3. BÖLÜM
''Peri Kızı''08/06/2008
Bursa
Yemekler yeniyor, sohbetler ediliyordu. Günlük güneşlik hava ve kuş cıvıltılarının eşlik ettiği bir gündü. Atılan kahkahalar bulutlara kadar uzanıyordu. Minik kız topunun kaçtığı yön doğrultusunda hızlı adımlar atıyordu. Çakıllarla dolu toprağın üzerinde bulduğu topunu heyecanla kucağına aldı. Arkasına döndüğünde dört ayrı yol gördü. İçini aniden korku kapladı. Nereden geldiğini bilmiyordu. Topluluktan uzaklaştığını sesleri gelmediğinde iyice anladı. Elleri titriyordu. Hızlıca koşmaya başladı. O kadar hızlı koşuyordu ki bacaklarının titremesinden yere düşüverdi. Beyaz botları ve elbisesi çamur içinde kalmıştı. Saçındaki kırmızı kurdele uzağa düşmüş, saçları açılmıştı. Olduğu yerde oturup ağlamaya başladı. Kısa süre sonra adının çağırıldığını duydu. Umut içinde ayağa kalkıp sesin geldiği yere koştu. Karşısında anne babasından sonra en değer verdiği kişi duruyordu. İlk erkek arkadaşı, dostu. Arkadaşı ona var gücüyle sarıldı. Annesinden sonra ilk defa bir kıza sarılıyordu erkek çocuk. O zayıf bedeni küçük kız için kocaman geldi. O iki minik kalp birleşmiş, tüm dünyaya kafa tutarcasına atmaya başlıyordu...
Günümüz
''Seni pansuman etmeden bırakmam."
''Gerek yok Atlas gerçekten. Benim arkadaşıma gitmem gerek, eminim ki bacağımda bir şey yoktur.''
''Tamam en azından emin olalım sonra götüreceğim seni arkadaşına merak etme.''
''Nereye götürüyorsun beni?''''Evime.''
''Hayır Atlas gelemem evine indirir misin beni lütfen?'' Kucağından inmeye çalışıyordu; Atlas'ın dağ gibi vücudunu sarsamıyordu bile.
''Zelal!'' Atlas anlık hırsla, yüksek sesle çağırıverdi, sonrasında ses tonunu düşürerek devam etti:
''Biliyorum yeni tanıştık sana neden güveneyim diyebilirsin ancak ben tanıdığın kimseye benzemem. Bacağına pansuman yapıp arkadaşına geri getireceğim. Tamam mı?'' derken arka binanın çaprazında bulunan garaja gitmiş; Zelal'i arabasına bindiriyordu. İtiraz etmek istedi fakat Atlas'ın onu dinlemeyeceğini bildiğinden susmayı tercih etti. Atlas Zelal'i arka koltuğa uzanır biçimde yatırdıktan sonra direksiyona geçti. Loş ışıklı garajdan çıkıp kalabalık caddeye geldiklerinde Zelal, ''Gitarla ne zamandan beri ilgileniyorsun?'' diye sordu.''Kursa yeni yazıldım fakat babamda gençken çalıyordu. Onun çaldığını görünce bir gün ondan gizli gizli gitarını aldım ve kendi çapımda rastgele tellerine basmaya başladım. Sekiz yaşında falandım tabii. Yanlışlıkla telini kopardım." Duraksadı; kısa bir sessizliğin ardından devam etti. "Genelde yaramazlık yapan biri olmadığımdan pek takılmamıştı. Bana gitar aldı. Kendi gitarının da tellerini yaptırdı. Ama ben yeni gitarı değil babamın gitarını istedim. Çünkü eski ve anısı olan her şey beni fazlasıyla mutlu eder, hala da öyle. Sonra araya hep bir şey girdi ve ben gitar çalmak için bir türlü vakit bulamadım. Yıllar sonra elime aldım ve bu sefer kararlıyım. Kursa yazıldım; zaten o nedenle tanışabildik. İyi ki yazılmışım.'' Atlas yavaş yavaş cümlelerini sıralarken Zelal sözünü kesmeden dinliyordu.
''Evet Atlas iyi ki tanışmışız yoksa bacağıma kim pansuman yapardı şimdi?'' İkisi de kahkaha patlattı.
''Farklı bir aura var sen de, burcun ne?''
![](https://img.wattpad.com/cover/275370127-288-k504586.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇERÇEVEYE ASILAN RUHLAR
RomanceLethe: nehir. Üç bebek doğur; Birini büyüt, diğerini öldürt. Kalan? Ona cehennemi yaşat. Çerçeveye asılan ruhlar, Yitirilen zihinler, Kanayan Temmuzlar. Senin uğruna senin göğsünde ağlamam, acı. "İyileşmeye yüz tutmuş yaraların kabuğunu soyar Temmuz...