Arkadaşlar bu benim ilk hikayem ve ben çok heyecanlıyım bu bölüm beğenilirse ikinci bölümü yayınlayacağım yorum yapın lütfen yorumlarınızı görmek istiyorum. İyi okumalar...
Evlerinde verilen partiyle tüm sosyeteyi ayağa kaldıran Funda hanım kızının gelişi için düzenlediği partide en çok eğlenenler arasında bir numara sayılabilirdi. Faruk beyde çalıştığı iş adamlarıyla derin bir sohbete dalmıştı bile. Bahar salona gelip çevreyi bir güzel kontrol edip kimin gelip gelmediğine bakmış ve ortamın sıkıcı olduğunu düşünüp ablasını bahçede beklemeye karar vermişti.. Bahar bahçeye çıktıktan 15-20 dakika sonra o tanıdık beyaz araba yalının önünde durmuş ve içinden bambaşka bir Eylül çıkmıştı. Koyu siyah saçları kalçasına kadar uzun, mavi gözleri iriydi. Buda Eylül Atayın en belirgin iki özelliklerindendi. Bahçe kapısından girer girmez Baharı kucaklayan Eylülle birlikte bütün salon dışarıya çıkmıştı. Eylül sırasıyla önce annesine sonra babasına sarıldı. Kendini daha önce hiç bu kadar huzur dolu hissetmemişti. Hal hatır sorararak içeriye girdiler. Parti gece yarısına kadar sürmüş ve Eylülün başından gecen komik olaylar her zamanki gibi annesinin o çok sevdiği sosyetesinin yüzünü güldürmeyi başarmıştı. Misafirler gittikten sonra annesi ve babasıyla biraz daha vakit geçirip hasret giderip izin istemiş ve en son 2 sene önce geldiği odayı izlemeye koyulmuştu. O yokken duvarları krem rengine boyamışlardı. Farklı bi düşünce tarzı olarak düşünmüş ve eşyalarını dolaba yerleştirdikten sonra eşofmanlarını giyip kendini mis kokan yatağının üstüne bırakmış ve uykuyu kendisine armağan etmişti...
Eylül eskiden olduğu gibi sabahın en erken saatinde uyanmış yanında bir fincan kahvesiyle odasındaki camakenin önündeki koltukta denize karşı güneşin tepeye çekilmesini izliyordu. Uzun bi süre karşısında duran eşsiz güzelliğe bakıp iç geçirdikten sonra yarım bıraktığı kitabını okuma kararı almış kitabın sayfalarını karıştırırken kitabı elinden düşürmüştü. Kitabı almaya eğildiği sırada karşı villanın balkonunda onun olduğu tarafa bakan uzun boylu bi esmer bir çocuğun olduğunu gördü. Çaktırmamaya dikkat ederek balkonunun perdesini kapattı. Banyoya girip sıcak bi duşla ölü bedenini canlandırdı. Daha sonra yeni aldığı jean ve dar t-shirtünü giyip koyu lacivert deri ceketininde beyaz converseleriyle sağladığı uyuma 10 puan verip aşağıya indi... Masa kurulmuş tüm aile fertleri sofraya teker teker akın etmişti. Eylül masaya otururken herkese selam verip babasını yanaklarından öptü. Ardından tüm aile günlük hayattan ve bu gün neler yapacağından konuşuyorlardı. Faruk bey çalan telefonuyla telaşa kapılmış ve önemli olduğunu söyleyerek masadan kalkıp yukarıya çıkmıştı. Babasının bu tavrı Eylüle pek bir ilginç gelsede diğerlerinin pek umrunda değilmiş gibiydi. Faruk bey 15 dakika boyunca sofraya geri gelmeyince Eylül annesinin tüm ısrarlarına rağmen babasına bakmaya çıkmış ve kapıdan içeriye girecekken babasının sözleriyle yerinde çivilenmiş gözleri fal taşı gibi açılmıştı. İçeriye girip babasına seslenmiş babası elindeki tabancayı şakaklarına dayamış halde kızına dönerek son sözlerini dökmüş içinden dudaklarına... "Kızım benim, canım, Eylülüm,ilk göz ağrım. Seni çok seviyorum kızım sensiz çok yalnız hissedeceğim kendimi fakat buna alışmam zor gelmeyecek, çünkü her gece yanına gelip saçına yıldız tanelerini bırakacağım. Her gün izleyeceğim sizi kızım benim. Seni cok sevdiğimi unutma bitanem. Senden özür diliyorum Eylülüm. Seni ve kardeşin Baharı alışkın olduğunuz hayattan koparıp bambaşka hayata attığım ve sizi yaktığım için üzgünüm. Kimseye güvenme bitanem Bahara dikkat et güvende değilsiniz. Senden sakladığımız sırları teker teker ortaya dök ve sakın ağlama bitanem. Ağlarsan güçsüz görürler seni. Herkese karşı acımasız ol benden sonra. Annene bile." Eylül gözlerinden düşen yaşlara engel olamıyor bi yandanda canından çok sevdiği babasını kaybetme korkusuyla yanıp tutuşuyordu. Faruk bey hıçkırıklara boğulmuştu. Eylül babasına yapmaması için yalvarırken babasının silahından çıkan bir el silah sesi ve silah sesine karışan baharın çığlığı bütün aileyi olay yerine sürüklemişti bile. Eylül babasının başına gidip kalbini yokluyor bağırıyor yardım istiyordu. Ama bilmiyordu ki babası bir melek olmuştu. Doktorlar geldiğinde Eylül kriz geçiriyordu. Hemen bi odaya yatırıp sakinlestirici verdikten sonra hıckırıklarla birlikte derin bir uykuya dalmıştı.. Uykusunda babasını yemyeşil buğday tarlalarında bembeyaz bir melek gibi görüyor ve babasının elinden tutarak uçsuz bucaksız tarlada gözden kayboluyorlardı....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül
RandomBABASI GÖZLERİNİN ÖLÜNDE ÖLEN BİR GENÇ KIZ... KENDİNDEN SAKLANAN SIRLARI BİR BİR ÇÖZÜP AİLESİNİN BAŞINA GEÇECEK. EYLÜL YAPMAMASI GEREKEN HATALARI YAPAR VE ÖZELLİKLEDE SEVMEMESİ GEREKEN BİRİNİ SEVER... SİZCE EYLÜL GİTTİĞİ BU YOLDA YAKININDAKİLERE GÜ...