Güneş Part-1

1K 41 55
                                    

"Barış, Güneş çok üzüldü."

"Farkındayım ama ödül alma ihtimalimiz çok yüksek Dicle."

Dicle üzerindeki elbiseyi çaresizlikle düzeltti.

"İlk oyunu bu Barış. Yani yanında olamamamız..."

Barış buruk bir tebessümle Dicle'nin çıplak kolunu okşadı.

"Evet öyle.... Ama amcası yanında."

Dicle tatmin olmayan bir yüz ifadesiyle Barış'ın papyonunu düzeltip odadan çıktı. Barış ise o çıkınca oyunculuğu bir kenara bırakıp hüzünle yatağa oturdu. Kızları Güneş ilk oyununa çıkacaktı ve onlar kızlarının yanında olmak yerine ödül töreninde boş boş oturacaktı.

Barış ödül alacak olsalar bile ödül törenine gitmeme taraftarıyken menajeri Ceyda bunu kesin bir dille reddetmişti. Tabi Dicle'nin bu durumdan haberi yoktu.
Barış da odadan çıktı.

...

Kuliste çocuklar heyecanla oradan oraya koştururken Güneş köşedeki koltuğa oturmuş, yere bakıp elleriyle oynuyordu. Gözleri dolu doluydu. Evet amcası Aydın onu izlemeye gelecekti ama anne ve babasının olmaması onu çok üzüyordu. Yoksa sevmiyorlar mıydı onu?

Berk perdeyi aralayıp bir süre seyircilere baktı.

"Herrkesin anne babası gelmiş."

Güneş bir heyecanla ayağa kalkacakken Berk ona döndü.

"Seninkilerr yok Güneş."

"Olmazlar tabi olum ödül töreni var. Ödül törenine gitmek yerine buraya mı gelecekler?" Dedi Can alayla.

"Ceyda yüzünden işte. Senin annen yüzünden Can. Tüm oyuncularını törene gitmeye zorlayıp kendisi buraya geliyor." diyen Efe, Güneş'in yanına oturdu. Can ise ayağını sinirle yere vurup kulisin başka bir yerine gitti.

"Sen de üzülme artık. Dicle teyze ve Barış amca seni çok seviyor. Törene gitmek zorundalar ama."

Güneş, Efe'ye sarıldı. Efe de onun kızıl lülükleriyle oynamaya başladı. Barış amcasını böyle yaparken görmüştü, belki Güneş'i mutlu ederdi. Güneş biraz daha iyiydi. Efe ona iyi geliyordu.

...

Dicle ve Barış arabaya binmiş yoldayken Aydın'la konuşuyorlardı. Kızları Güneş'le oyun öncesi konuşmak istemişlerdi ama küçük kız telefonu yüzlerine kapatmıştı. Bunun üzerine Barış Dicle'ye dönüp "İşte çocuk annesinden ne görüyorsa onu yapıyor." demiş ve biraz tartışmışlardı. Tartışma Dicle'nin alakasız bir şekilde ağlamaya başlamasıyla bitmişti. Aydın ise şu an telefonda onlara bilgi veriyordu.

Ne Dicle ne Barış dayanamadı. Şoföre verdikleri ani bir talimat ile şerit değiştirip oyunun oynanacağı okula doğru yol aldılar.
....

Tüm hazırlıklar tamamdı. Oyunun da artık başlaması gerekiyordu. Güneş prenses elbisesiyle son bir kez aynaya baktı. Arkasında anne ve babasını görünce dondu kaldı. Ne yani Kelid aynası gerçek miydi? Daha dün annesi ve babasıyla izlediği filmdeki Harry de anne ve babasını görmüştü. Annesinin eli omzuna değdiğinde aynanın değil de bu anın gerçek olduğunu anladı. Büyük bir heyecanla arkasına döndü. Anne ve babasının kucağına atladı. İkisinin birden kucağında olmayı nasıl becermişti o da bilmiyordu.

Babası lülükleriyle oynarken annesi ise saçlarına öpücükler konduruyordu.  En sonunda kucaklarından indi.

"Hani gelmeyecektiniz?"

"Hiçbir şey senden daha önemli değil Güneş." dedi Dicle gözleri dolu dolu.

Barış da kızının saçlarıyla oynuyordu hala. Onun da gözleri dolu doluydu. Güneş bu ağlamaklı ortamı dağıtmak istercesine konuştu.

Kısa Kısa - DicBarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin