Kısa Kısa - DicBar

Değeri Sorgulayış

Barış Havas, yakışıklı, yetenekli ünlü oyuncu... Dicle Ertem, onun sevgilisi... Sadece sevgilisi... Dicle Ertem'in başka bir kimliği yok.

Artık Barış Havas'ın sevgilisi olmayan Dicle kim peki? Kimse...

Şimdi kim hak versin ki Dicle'ye? Koskoca Barış Havas'ın kendisinden ayrılmasının suçlusu Dicle'den başkası olabilir mi? Haberlerde okuyor işte. Dicle aldattı mı? Dicle yeteri kadar güzel değil ki Barış nasıl bakmış ona? Barış, Dicle'nin yanına yakışmayacağını anlamış olabilir mi? Dicle, Barış'ın parlamaya başladığını görünce onu kısıtlamaya mı çalıştı? Gerçi bu doğruydu değil mi? Barış öyle demişti. Ne kötü bir insan Dicle! Sevgilisinin başarısını çekemeyen, hatta onun kendine olan inancını köreltecek kadar kötü! Ne acınası!

Tuğrul Denk'in yaptığı "Aldattı mı?" haberinden bile daha acı verici.

Dicle, kötü biri... Dicle, çok kötü biri... Daha fazla kimseye zarar vermemeli. Dicle kimseyi hak etmiyor. Dicle Barış'ı hiç hak etmedi.

Dicle ölmeye yattı sanki... Aysel gibi... Aysel, çırılçıplak yatmıştı ama. Dicle büyük yıkım gecesine ait olan elbisesiyle yattı yatağına.

Sevgilisine köpek balığı diyen Dicle Ertem asıl köpek balığı... Babası gibi o... Hatta o da hapiste yatmayı hak ediyor. O rutubet kokan yere ait Dicle... Barış ise zengin kokularıyla sarılmış lüks villalara...

Feris, haklı ya işte... Onlar farklı gezegenlerin insanları ya da ufak bir revizyon ile farklı gezegenler. Dicle Plüton, Barış ise Dünya... Dicle, gezegen mi ondan da emin değil şu an. Dicle bir hiç şu evrende belki de.

Başka bir evren var mı peki? Oralar karışık... Her şey karışık...

Yanındaki yastıktan gelen koku bu düğumleri çözebilir miydi? Ya da yanında takım elbisesiyle yatan adam... Niye gelmişti ki? Kendisine zarar veren, bu kadar kötü bir insan olan bu kadının yanına niye gelmişti? Kalkmalı mıydı Dicle ölmek için yattığı yataktan? Belki de çoktan ölmüştü ya da olduğu araftan çıkmıştı.

Çalan telefon... Gece iki... Ölmeye yatmaktan vazgeçtiği an o gidiyor... Dicle'nin tir tir titrediğini, iyi olmadığını fark etmiyor mu? Belki de fark ediyor ama Dicle iyileşmeyi, onun tarafından iyileştirilmeyi hak etmiyor işte..

Bu bir işaret belki de... Belkiler, ne çoklar... Ölmeye yatmaya devam... Aysel gibi yapamayacak Dicle. Hakkını veremeyecek...

Alacak eline telefonu onu arayacak... Açmayacak. Mesaj yazacak bu sefer...  Genç adamı çağıracak... İlk mi son mu diyecek... Diyebilecek mi? Genç adam gelecek mi?

Gelemeyecek çok meşgul... Menajeri ona gecenin ikisine bir çekim ayarlamış, ne garip. Flaşlar patlayacak... Dicle gecenin içinde gün ışığı mı gerçekten? Barış öyle...

Dicle sabaha kadar gözünü kırpmadan bekleyecek... Genç adamın çekimi bitecek olmalı sabaha kadar. Dicle o zaman araftan çıkacak işte.

Dicle sonunda kalkacak o yataktan, kalkış sebebi genç adam olmayacak. Ölmüş olması olacak... Güneş bir gün ölecek... Dicle ondan önce ölecek... Gecenin içinde hiçbir şey olacak...

Karanlık... Oda gibi... Aynada yansımasını zar zor görüyor. Ne değersiz bir varlık Dicle... Kendisine fazla değer vermiş, genç adama bir teşekkür borcu var belki de... Ya ona değerliymiş gibi davranmaya devam edip kandırsaydı Dicle'yi... En azından bu konuda dürüst Barış...

Açıyor Dicle telefonunu, ses kaydı gönderiyor Barış'a. Teşekkür ediyor kendisine değerli olmayı hissettiren, bu hazzı yaşatan sonra yol yakınken onu kandırmaktan vazgeçen adama. Bu sefer dürüst olmasına ayrı bir teşekkür etmeyi unutmuyor.