Pandora'nın verdiği papatya çayını içerken bir yandan da evrenin kendisi üzerinde oynadığı oyunu düşünmekle meşguldü.
Zirâ daha bugün boğazına asa dayamak üzere olduğu ve daha bir ay öncesine kadar hiç görmediği adamla aynı evde oturup Dumbledore'u bekleme olasığı gerçekten çok düşük olmasına rağmen buradaydı. Gülünç balıkçı yaka bir kazakla karşısında oturuyordu.
O sırada aşağıya inen merdivenlerden ufak tefek bir kız çocuğu belirdi. "Anne buradaki adamların neden alınları çatık?" Diye uykulu bir sesle sordu. Xenophilius Luna'nın hemen yanına geldi. "Shhh, aşağıda anlatacağım sana hadi gidelim." Demesiyle kızının elini tutup onu aşağıya götürdü.
"Pandora, Dumbledore neden bu kadar gecikti bir fikrin var mı?" Diye sordu Sirius sabırsızca. Ortamın havası giderek daha da tuhaf bir hal almaya başlamıştı. Remus'un sessizce oturmasına rağmen yaydığı enerji, bir an önce buradan gitmek istediğini açıkca belli ediyordu. Doğal olarak Sirius bu durumu kişisel algılıyor; onun içinde durum gerici olmaktan öteye geçemiyordu.
"Marls'ı alıp gelecekti bildiğim kadarıyla birazdan burada olurlar." Şeklinde cevap verdi Pandora. Sirius mümkünmüş gibi daha çok gerildi. Kız arkadaşının cenazesinden sonra Marlene ile görüşmeye yüz bulamamıştı. Marlene'in Dorcas'ın katiliyle aynı ortamda bulunmak istemeyeceğinin gayet farkındaydı, zaten duyduğu suçluluk duygusu yüzünden aylarca evinden çıkamamış; James ve Lily'nin yardimlari olmasa en dibe çökmüştü. Şimdi uzun bir süreden sonra bu durumda görüşmek çok garip olacaktı.
" Bu kadar uzun süre beklettiğim için özür dilerim, yolu uzatmak zorunda kaldık." Dumbledore yanında sarışın bir genç kızla ve saçında bir dal parçasıyla içeri girdi. Pandora kendini tutamayarak kahkaha atınca aynadan kendine bakıp saçındaki dalı çekip çıkardı. Marlene herkese iyi akşamlar dileyip Sirius'un yanına oturdu. "Seni görmek güzel Sirius, düğüne gelemedim, seherbazlık sınavları için kursa gidiyorum; Lily'nin haberi vardı zaten." Samimi konuşması Sirius'un çok daha kötü hissetmesine yol açmıştı. Hiçbir şey olmamış, Marlene'den sevgilisini almamış gibi davranıyordu. Hafif bir baş sallamasıyla cevap verdi ve dikkatini Dumbledore'a verdi. Ancak Remus'un tarafına bakınca kendisini ilgiyle izlediğini fark etti. Bakışlarıyla karşılaşınca midesinin orada bir hareketlilik hissetti.
Remus gözlerini kaçıran ilk kişi oldu.
" Sizi neden buraya topladığımı merak ediyor olmalısınız. Uzatmadan konuya geçmeyi planlıyorum çünkü vaktimiz çok az. Şimdiden bazı dedikodular yayılmaya başladı. Öncelikle bir soruyla başlayacağım, hortkuluğun ne olduğunu bileniniz var mı?" Derin bir sessizliğin gerekli cevabı verdiğini düşünen Dumbledore, konuşmasına devam etti.
"Kara büyücü veya cadıların ölümsüz olmak amacıyla ruhlarının parçalarını gizlediklerin nesnelerdir. Voldemort'un hortkuluk yaptığından şüpheleniyordum, artık eminim. Ms. Dorcas'ın öldürülme sebebi hortkulukların varlığını öğrenmesiydi. Yoldaşlığa haber vermeye gelecekti, ancak vakti yetmedi. Bir an önce onları bulup yok etmemiz lazım. Benim okuldan sürekli olarak çıkmam takdir edersiniz ki çok dikkat çekecektir. Ben bulabildiğim kadar bilgi bulup sizlere yardımcı olacağım. Şuanlık sadece bu odadaki beş kişi olayların farkında, James ve Lily tatillerinden dönünce onları bizzat ben bilgilendireceğim."
Dumbledore'un anlattıklarının ağırlığıyla odadaki herkes dumura uğramıştı. Remus izin isteyip balkona çıktı. Sirius da bir sigara yakmanın tam sırası olduğuna karar verdi.
Balkonun korkuluklarına yaslanmış bir şekilde gökyüzüne bakıyordu Remus. Yanına birinin geldiğini fark edince döndü, kafasıyla hafifce selam verdi. Bir süre hiçbir şey demeden yan yana durdular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Most Beautiful Coincidence
General FictionEn yakın arkadaşı evlenme hazırlıklarıylarıyla boğuşurken kendisini ihmal edilmiş hisseden Sirius Black, kendisini Domuz Kafası'nda buldu. Ancak barmenin çok güzel bir adam çıkmasını hiç ama hiç beklemiyordu.