11

13.5K 1.1K 424
                                    

10.bölümü atlamayın♡

*

Yemekhanenin sinir bozucu gürültüsü bir süredir Jungkook'u rahatsız etmiyordu. Bir ay öncesine kadar yalnız başına yemek yediği için yemek yerken sohbet edeceği kimse olmuyordu, bu yüzden insanların gereksiz muhabbetlerine istemeden de olsa kulak kabartıyor ve bu durumdan oldukça rahatsız oluyordu. Ona ters bakışlar atan insanları umursamadan yemeğini çabucak bitirmeye çalışıyor ve hızla terk ediyordu yemekhaneyi.

Can sıkıcı rutini artık değişmişti çünkü yalnız yemek yemiyordu. Jin'in hevesle anlattığı olaylar ve Hoseok'un ona sürekli laf atmasıyla beraber yemekhanede bulunmaktan keyif alıyordu. Jin'in sevecen yaklaşımları ve Hoseok'un koruyucu tavrı Jungkook'un alışık olmadığı şeylerdi. Ayak uydurmaya çalışırken çoğu zaman tökezlese de halinden memnundu.

"Felix annesini ikna edip kaydını Hyunjin'in geçtiği liseye aldırmış. Aşklarını görüyor musun, Hoseok? Keşke sen de biraz nasiplensen." Jin'in yaptığı imalara gülmeden edemiyordu Jungkook. Yoongi, Hoseok'la konuşmak istediğini her defasında belli etse de Hoseok duvarlarını yıkmamaya yeminli gibiydi. Herkese ciddi görünen ama Jin ve Jungkook'a gelince eğlenceli ve asi bir ergen olan Hoseok, Jungkook'u çok eğlendiriyordu.

Jungkook pek dahil olmadığı sohbeti dinlerken masanın başında bir gölge hissetti. Göz hizasına giren beyaz spor ayakkabının sahibini tahmin edip bakışlarını o kişiye çevirirken yüzünü buruşturmuştu.

Jackson tüm karizmasıyla kollarını göğsünde kavuşturmuş bir şekilde bakışlarını Jungkook, Hoseok ve Jin üçlüsünde gezdiriyordu. Jackson'ın iki yanında duran ikili de Jackson'ı taklit edip ters bakışlarını masaya yollamıştı.

Jackson tip olarak çoğu insanın hayali olabilirdi ama Jungkook onun içindeki pisliğe şahit olmuş biriydi ve ondan nefret ediyordu. Yerden göğe kadar haklı olduğu bu nefret Jungkook'un dilini lal ediyor, kelimeleri toparlamakta zorlanmasına neden oluyordu.

"Bir sorun mu var?" dedi Hoseok, kusursuz kaşları çatılmış, az önce espriler yapan halinden eser kalmamıştı. Hoseok'un ciddiyeti her zaman Jungkook'un dikkatini çekimişti. Onun bu ürkütücü haline imrenmeden edemiyordu. Jungkook ellerini mor sweatinin kollarına iyice yerleştirerek uçlarını çekiştirdi. Kendini konrol etmek istediği zaman bu hareketi yapardı.

"Sizinle bir sorunum yok, sadece Jungkook'un keyfi yerinde mi diye kontrole geldim."

"Gördüğün gibi sen gelene kadar yerindeydi." Jin'in imalı ve tok sesi Jungkook'un dikkatini çekmiş, bakılarımı masadan çekip Jin'e yöneltmesine neden olmuştu.

Şu an iki arkadaşı onu Jackson'a karşı koruyordu. Şimdiye kadar yabancı olduğu bu durımla birkaç seferdir karşılaşıyor ve kalp atışlarının hızlandığını hissediyordu.

Cevap vermesi gereken kişi Jungkook'du ama neden konuşacak gücü kendinde bulamıyordu? Kendinden bir kere daha nefret etti. Böylesine aciz biri olmasaydı insanlar arasında bu kadar savunmasız kalmaz yaşadığı kötü olayları minimuma indirirdi.

"Jungkook? Yüzüme bakar mısın?" Jackson koca yemekhanede sadece ikisi varmış gibi davranıyordu. Jungkook ise o yokmuş gibi davranıyordu ve bu davranışı Jackson'ı çileden çıkarmaya yetiyordu. Jungkook'un ona karşılık vermesini istiyor ama çoğu zaman bunu başaramıyordu. Her seferinde dozajı arttırsa da çok nadiren karşılık buluyordu Jungkook'dan. Neyseki geçenlerde yüzünün kısmen dağılmasına neden olsa da Jungkook'u kışkırtabileceği konuya parmak basmıştı. Yine aynı yöntemi kullanmak istedi.

Dilini çilekli nemlendiriciye ev sahipliği yapan dudaklarının üzerinde gezdirirken başını Jungkook'a doğru eğdi. Dudaklarıyla Jungkook'un kulağı arasında o kadar az bir mesafe bırakmıştı ki, konuştuğu sırada dudakları Jungkook'un kulağına çarpabilirdi.

"Vücuduna tapıyorum." Jackson Hoseoklara dönük eliyle gereksiz bir kalkan yapıp diğerlerinin ağzını okumasına mahal vermemişti. Jungkook kulağında hissettiği dudaklar ve söylenilen cümleyle midesinin çalkalandığını hissetti. Yediği birkaç lokmayı Jackson'ın üzerine çıkarmak ve bu lanet olası durumdan bir an önce kurtulmak istiyordu.

Hoseok ve Jin çatık kaşlarıyla karşılarındaki ikiliye bakıyor, Jungkook'un yüzünün neden şekilden şekile girdiğini çözmeye çalışıyordu.

Jungkook sağ elini Jackson'ın göğsüne çarptığında sakinleşmek adına derin bir nefes aldı ve o an sakinleşmek istemediğini fark etti. Jackson'ı sert bir şekilde ittirdiğinde Jackson hazırlıksız yakalanmış, arkadaşları tarafından kurtarılmasaydı çoktan yeri boylamıştı. Jungkook iğrenen bakışlarını Jackson'a çevirdi.

"Siktir git, Jackson."

Bir aydır Jungkook'un sadece sevimli hallerine şahit olan Jin ve Hoseok fazlasıyla şaşkındı. Jackson denen şerefsizin Jungkook'u sinir etmeye çalıştığı birçok sefere şahit olmuşlardı ama Jungkook her seferinde metanetini korumuş, Jackson'ı yok saymıştı. Jackson kulağına her ne fısıldadıysa Jungkook'un ayarlarıyla oynadığı kesindi.

Jackson, Jungkook'un ona karşılık vermesine bayılıyordu. Bu çok nadiren yaşadığı bir durumdu ve her seferinde aynı hazla doluyor kasıklarında müthiş bir baskı hissediyordu.

Silkinip kendine geldikten sonra hiçbir şey demeden uzaklaştı zira lavaboda uğraşması gereken biri vardı.

Jungkook, masada yalnız olmadığını yeni fark etmiş gibi şaşkınca gözlerini kırpıştırdı. Az önce çıldırmanın eşiğinden dönmüştü. Şimdi ise her zamanki sevimli ifadesini yüzüne yerleştirmiş masadaki ikiliyle bakışıyordu.

"Doydunuz mu?" Eliyle olmayan göbeğini birkaç kere patpatladı. "Ben ve göbüşüm doyduk da."

*

Senden nefret ediyorum Jackson🥺

Neler oluyor ya bir şey anlamadım ben🤔

cast someone away ! taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin