Bölüm 5

1.2K 226 491
                                    

The Beatles
Two Of Us (1970)

Bölüm 5

      Biricik amcasının galerisinden yürüttüğü arabayla Malfoy Malikanesi'nin önünde beklemeye başladı. Gerçi tam olarak 'önünde' denemezdi. Bulunduğu yerden malikaneye yürümeye kalksa yorulurdu, öyle büyük bir bahçesi vardı. Bu kadarı biraz abartı olsa da en azından Harry, arabanın görünmeyeceği konusunda kendini bu şekilde ikna etmişti.

      Birkaç dakika bekledikten sonra Draco'nun vazgeçmiş olma ihtimalini düşünmeye başlamış, mesaj atmak için telefonuna odaklanmıştı. O sırada bahçe kapısının sesiyle başını telefondan kaldırıp camdan dışarı baktı. Draco'nun yaklaştığını görünce hemen sırıttı ve yolcu kapısı tarafında kalan camı indirdi.

      "Pişt, yolculuk nereye yakışıklı? Bırakayım ister misin?"

      Draco arabaya birkaç adım kala yürümeyi bıraktı ve kafasını iki yana salladı. "Vazgeçtim, eve dönüyorum."

      Harry gülerek, "Hadi, hadi," dedi. "Atla. Yolumuz uzun."

      Draco birkaç saniye kararsız bir şekilde bekledi, etrafına bakındı ve sonunda derin bir iç çekişle arabaya bindi.

      "Harika," dedi Harry neşeyle. "Yolculuk başlasın!"

      Emniyet kemerini takarken, "Yaa, tabii, harika," dedi imalı bir tonda.

      Harry neşesinden bir şey kaybetmeden, "Neşelen biraz," dedi ve gaza bastı. "Kız arkadaşına kavuşacaksın işte, daha ne istiyorsun?"

      "Huzurlu bir yolculuk," dedi Draco.

      "Merak etmeyin efendim, Potter Havayolları yolcu huzurunu ön planda tutar."

      Draco cevap vermedi ve başını yana çevirip camdan dışarı bakmaya başladı. Harry de üstüne gitmemeye karar vermişti. Zaten gecenin bir saati, amcasından yürüttüğü arabayla, kendisinden -anlam veremediği bir şekilde- nefret eden Draco'yu sevgilisini görsün diye Londra'ya götürüyordu. Sahi, bunu neden yapıyordu? Draco'nun nefretinin sebebini öğrenmek için değer miydi?

      Kesinlikle evet.

      Bu tarz belirsizlikler hoşuna gitmezdi Harry'nin... Ona ne yaptığını bile bilmiyordu, hatırlamıyordu. Draco'nun şu huysuz halinden uzaklaşmasını sağlarsa gerçekleri öğrenme şansı olacaktı.

      Eh, biraz maceraya hayır diyemiyorsa da ne vardı sanki?

      Yolculuğun ilk bir saati sessiz geçti. Gece yolculuğu olduğundan ikisinin de enerjisi yok gibiydi. Draco genel olarak yolu izlemek ve telefonunu kontrol etmekle meşguldü. Harry de kaza yapmadan, sorunsuz bir şekilde Londra'ya ulaşabilmek için olabildiğince dikkatli sürüyordu. Gerçi Sirius'tan aldığı dersler düşünülürse oldukça profesyonel sayılırdı.

      Yolun yarısı geride kaldığında arabadaki sessizlik sinir bozucu olmaya başlamıştı. Sonunda Harry radyoyu açmaya karar verdi. Üç beş kanal değiştirdiği halde doğru düzgün bir şey bulamayınca medyaya geçti. Sirius'un listesinden şarkılar çalmaya başladığında sesi biraz daha açıp yeniden yola odaklandı.

      Havanın aydınlanmaya başladığı sıralarda Draco camı aralamış, rüzgârı hissetmek için kolunu dışarı çıkartmıştı. Harry'nin yolun yanı sıra Draco'yu izlediği o anlarda arkada The Beatles'tan Two Of Us çalıyordu.

      Sonunda Londra'ya ulaştıklarında daha hayat tam olarak başlamış sayılmazdı. Sabahın ilk saatleriydi. Akşama kasabada olmaları gerektiği düşünülürse rahatça birkaç saat kalabilirlerdi.

Hogwarts Town | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin