Geçen bölüm kırılan kalplerinizi onarmaya geldim saaa.
"Hey Cap! Sana bir kargo geldi!" Asansöre uzanan koridordan Clint'in sesi yankılandı. "Ne sipariş ettin?"
Steve son görevleriyle ilgili olan SHIELD dosyasından kafasını kaldırarak düşünceli bir şekilde kaşlarını çattı. "Kargo mu? Ben bir şey sipariş etmedim."
"Emin misin? Üzerinde senin adın yazıyor. Yakala!" Clint karton kutuyu ona doğru fırlattı ve Steve yere düşmeden önce kutuyu yakalayabilmek için iki eliyle kutuya uzandı.
Gülerek çoktan spor salonuna doğru gitmeye başlayan betaya kaşlarını kaldırdı. Clint neden kutuyu ona getirme zahmetine girmişti ki? "Teşekkürler!" diye bağırdı sarışının arkasından.
Gerçekten de kutunun üzerinde kendi ismi yazıyordu. Kaşları daha da çatıldı. Bir şey sipariş ettiğini hatırlamıyordu, mağazanın adını da çıkaramamıştı. Tony internetten alışveriş yapmaya bayılıyordu, ama Steve daha gelenekseldi, neye ihtiyacı olursa Manhattan sokaklarındaki küçük butiklerden almayı tercih ederdi.
Dikkatlice karton kutuyu sallayarak içinde ne var anlamaya çalıştı. Ama bir ses yoktu sadece hafif bir sallanma sesi geliyordu. Steve bu gizemli kutuyu eşiyle paylaştığı odada incelemeye karar verdi. Belki de Tony'nin sipariş ettiği ve ona söylediği bir şeyi unutmuştu.
"Bir tanem burada mısın?" Asansörden çıktıktan sonra sessiz ve bomboş görünen çatı katı süitine doğru sordu. Omegası gibi kokuyordu, hem acı hem tatlı. Steve karamel ve biberin tadını neredeyse alabiliyordu. Tony yakın zamanda odada olmalıydı. "JARVIS Tony nerede?"
"Üzgünüm Yüzbaşı, Bay Stark'ın acil bir toplantıya gitmesi gerekti." diye cevap verdi AI. "Ama yakında döner."
Steve onaylar bir şekilde mırıldandı. Sonra kanepeye giderek oturdu. Tony'i beklemesi gerekip gerekmediğini düşünerek pakete baktı. Ama sonunda merakına yenik düştü. Hadi ama o da bir insandı sonuçta.
Steve paketi açtı ve karton kutudan ilk çantayı çıkardı. Basit keten çantanın içinde üç tane pantolon vardı. Steve onlara daha yakından bakmak için birini kaldırdı. Kumaşı yumuşacıktı. Belindeki tuhaf kumaş olmasa oldukça şık görünebilirdi. Çok büyüktü ve belinde elastik bir ek kemer vardı. Tony'nin onları denediğini hayal etti. Çekici ama oldukça komik duruyordu.
Alfa pantolonu önündeki sehpaya koydu. İkinci pantolonu eline aldı, o da ilkiyle aynı duruyordu. Steve Tony'nin modaya bu kadar düşkünken neden böyle gülünç şeyler aldığına anlam veremedi.
Paketin içinde bulduğu bir sonraki şey üstlerle dolu bir çantaydı. Mavi gömlekler, kırmızı kazaklar, bir kaç tişört ve kolsuz bir bluz... ama hepsi tuhaf görünüyordu. En doğru tabirle şekilsiz. Çok bol. Onları da masanın üzerindeki giysi yığınına ekledi.
Steve başının arkasını kaşıdı. Kafası karışmıştı. Sonra gözleri kutudaki son torbaya takıldı. Hiç beklemeden açtı, gene biçimsiz kıyafetler bekliyordu. Ve kutu onu şaşırtmadı.
Gri pijama takımı kucağına düştü. Pantolon diğer pantolonlar gibi biçimsizdi, ama üstü daha ilgi çekiciydi. Üzerine bir şey yazılmıştı. Ne yazdığını görmek için kaldırdı.
KARAYA VURMUŞ BALİNA
BULURSANIZ
LÜTFEN KOCAMI ARAYIN
Steve cümleleri dört kere okudu, ama ilk okuduğu seferden daha anlamlı gelmedi. Bir sonraki sweati aldı.
IRON DADDY
IRON BABY
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STONY TRASH
Hài hướcstony trash TINY TONY STARK SUPREMACY. DADDY STEVE ROGERS SUPREMACY. BAMBİ GÖZLÜ TONY SUPREMACY.