"Hyunjin bir kere açsana ya bakmak istiyorum." Bıkkınlıkla nefesimi dışarıya verip Jeongin'i kolundan tutup koltuğa bırakmıştım.
"Aptal çocuk! Bayılmaya yer arıyormuşsun resmen." Hastaneden daha yeni gelmiştik ve annemle babası dışarıda yemek yiyeceklerini söyleyip gitmişlerdi.
Göğsümün üstünde hissettiğim el ile dona kalmıştım. Şaşkınlıkla Jeongin'e baktığımda önce beni delirtmek istercesine dudaklarını yaladı ve baygın gözleriyle bana bakıyordu.
Gözlerimi kapatıp bir kaç saniye görüntüsünü aklımdan silmek istemiştim ama nafileydi. Ondan bu kadar çabuk etkilenmem, kendime lanet okumamı sağlıyordu.
Uzun bir bakışmamışım ardından belimi kavrayıp beni kucağına çekmişti. Boşluğuma gelmesiyle kucağına düşmüştüm. Birbirimize olan baskımızdan dolayı ikimizin de ağzından kısık bir inleme kaçmıştı.
Yüzünü yüzüme yaklaştırdığında beni sinir ediyordu. Dudaklarımızı birleştirmiyordu. Yüzü yüzüme bu kadar yakınken sıcak nefesini dudaklarımda hissediyordum.
En sonunda dayanamayıp ensesindeki saçları hafif çekiştirip dudaklarımızı sertçe birleştirmiştim. Dilimi ağzına göndereceğim sırada sesli bir şekilde dudaklarımızı ayırmıştı.
"Uh! Nefesimi çeviremedim." Nefes almasını bekledikten sonra tekrar birleştirdiğimde uzun kemikli ellerini ince belime sarmıştı. Parmağının bir tanesi belimde daireler çizerken huylanıyordum.
Mırıldandığımda, dudaklarının gerilmesinden güldüğünü anlamıştım. Ellerimi çenesine yerleştirip hafifçe sıktığımda ağzını aralamıştı. Dillerimiz birleştirdiğinde dilini dilimin etrafında bir kez döndürmüştü. Bunun anlamını biliyordum.
Devam etmek istiyordu ve zevk alıyordu
Belimdeki elleri yavaşça beni hareketlendirirken onun üstünde ileri geri yavaşça sürtünüyordum. Onu daha önce görmüştüm ama büyük olduğunu şu an iyi anlıyordum.
Elleri tişörtümün içinden girdiğinde direkt göğüs uçlarımı bulmuştu. Hafifçe sıktığında inlememle geri çekilmişti.
"Beni kandırdın." Evet göğüs ucumda henüz bir piercing yoktu ama yaptıracaktım. Bana yakışacağını düşünüyordum.
"Küçük bir şakaydı sadece." Fısıldamamla belimi tutup sertçe kendisine bastırmıştı ve boğazından bir hırıltı kaçmıştı.
Uyarıydı
Belimdeki hareketlerini daha da hızlandırmıştı. Gelmeye yakın olduğunu anlamıştım aynı şekilde ben de öyleydim.
Dudaklarımızı bir ayırıyor bir birleştiriyorduk. Alnımdan ter damlaları süzülüyordu fakat onun altımda büyümesini hissetmek muhteşemdi.
Benim için gelmişti.
Kızarmış dudakları ve terden alnına yapışmış saç tutamları ile kafasını geriye doğru atmıştı. Elimle saçlarını geriye attırdırdığımda gülmüştü.
Ben hâlâ rahatlayamamıştım bu yüzden tam kucağından kalkacakken elini penisime atmış okşamıştı.
Elinin dokunuşu ile birlikte dudaklarımı ısırmıştım. Beni delirtiyordu. Eli hızlıca pantolonumun üstünden hareket ederken bacaklarımın titremesiyle geleceğimi anlamıştım.
"Kendini bana bırak bebeğim." Kafamı salladığımda elinin hareketleyle gelmiştim.
Kapının sesini duymamızla hızlıca ayağa kalkmıştım. Ben paniklerken Jeongin bacaklarını açmış gülüyordu. Rahatlığı beni daha da delirtiyordu.
"Çocuklar?"
***