Göğüs kafesimin ortasında koca hissiz bir boşluk vardı kendimi bildim bileli. ruhum annemin deyişi ile buzlar içinde dondurulmuş bir buz kütlesi gibiydi. donuk ve hissetmeyen.
benim için doğru tanım bu olsa gerek hisleri olmayan. bakışlarımı pencereden dışarı çevirmiş yağan yağmuru izliyordum. kesik bir nefes aldım. gün batmış ben odamda siyah dönen sandalyemde ders çalışmam gerekirken annemin hazırlanmamı beklediğini biliyor kendime zaman tanıyordum. çünkü gitmek istemiyordum.
"efes oğlum "diye kapının arkasından bağıran annemin sesini duyduğumda bakışlarımı oraya çevirdim. beni çağırıyordu.
"hazır mısın geç kalacağız oğlum "diyen kadının sesini bir kez daha duydum. gitmek istemiyordum hazır falan da değildim.
"içeri giriyorum "diyen kadın daha sözünü bitirmeden kapıyı açtığında beni hazır olarak beklemediği için kaşları hafif çatılmıştı.
"oğlum "diyen uyarı sesi tenimin ürpermesine neden oldu. "anne gelmek istemiyorum "dedim. fakat kaç kez söylersem söyleyeyim beni asla kale almayan kadın üzerime doğru geldi. kolumu tutup beni sandalyemden kaldırdı.
"bebeğim bu konuyu konuştuk seninle"diyen annemin bakımlı yüzüne baktım.
"benim gelmem şart mı anne "dediğimde dudaklarındaki gülümseme zaafımı tetikliyordu.
"sen gelmesen kendimi kötü hissederim bebeğim şimdi benim için hazırlanıp o davette gelir misin "dediğinde yeşl harelerindeki bana olan o duygu kalbimin erimesine ve ona asla hayır diyememe neden oluyordu. o benim annemdi canımdı tek varlığım ona nasıl hayır diyebilirdim ki. başımı memnuniyetsizce salladım.
"tamam "dediğimde kolumu okşadıktan sonra arkasını dönüp odadan çıktı. ne kadar hal ve hareketlerim ona karşı soğuk gelse belli etmiyordum ama onu çok seviyordum. o benim tek değerli mücevherimdi.
daha fazla annemi bekletmemek için kıyafetlerimi giyerek aynadan kendime son bir bakış attım.
siyah kargo pantolonum ve beyaz bol sadece düz tişörtüm ile fena görünmüyordum. bu annemim çalıştığı şirketinin kutladığı bir parti balo gibi bir ortam olacağı için benim orada olmam pek bir şey değiştirmeyecekti.
annemin orada olmamı istiyordu çünkü beni yalnız bırakmak biraz insan yüzüne çıkmamı istiyordu. kesik bir nefes verdim. odamdan çıktığımda merdivenlerden aşağı indim. beni bekleyen annemin yanına gittim.
"neden takım elbiseni giymedin "dediğimde ona yanı ifade ile bakmaya devam ettim. "sevmiyorum biliyorsun "dedim. başını anladım dercesine sallayarak tebessüm etti.
"bu da bir şeydir senin gelmen "dediğinde sadece bakmakla yetindim. birlikte iki katlı müstakil evimizden çıkarak annemin siyah arabasına bindik.
"bu gece çok güzel olacak "diyen annem arabayı çalıştırarak bahçeden çıktığında çoktan evden uzaklaşmıştık. ona sabit bir ifade ile baktım.
"benim adıma değil "dedim. önüne bakan kadın bana bir bakış attı. "yapma böyle sadece biraz insan içine çıkıp sosyalleşmeni istiyorum efes neden sana işkence yapıyormuşum gibi davranıyorsun "dedi. ona tek kaşımı kaldırarak baktım. "çünkü işkence ile aynı seviyede "dedim. bana hayret eder bir bakış atarak önüne döndü. insanlar ile iletişim kurmak istemiyordum. çünkü sevmiyordum. diyorum ya ben duyguları alınmış bir insandım. bilimsel olarak psikolog'a annem aracılığı ile gittiğimde doktorun da davranışlarımın bir sebep bulamaması kafaları iyice karıştırmıştı. bunun bir açıklaması yoktu. ben böyleydim. soğuk ve hissiz.
araba sonunda büyük bir otelin önünde durduğunda arabadan indik. içeri girmeden önce kapıdaki görevli adam isimlerimiz kontrol ederek bizi içeri aldı. otelin büyük salonuna girdiğimizde beni karşılayan manzara tahin ettiğim gibiydi. kadınlar çok güzel ve şıktı erkekler ise kendi aralarında konuşarak sohbet ediyor giydikleri klasik siyah takım elbise kalıplaşmıştı.
annem büyük bir masanın yanına gittiğinde bende onunla birlikte gitmek zorunda kaldım.
"tülin bu ne güzelik" kırmızı dekoltesi cesur olan siyah saçlı kadın anneme gülümseyerek bakarken annem gülümsedi. "teşekkür ederim sende çok güzel ve çekici olmuşsun "dedi. masadaki diğer konuklar bizi selamlarken hepsi kadındı bu masadaki insanlar.
"bu yakışıklı bey fendi yoksa bahsettiğin oğlun mu "diyen sarışın kadına baktımç bana bakıyordu.
"evet oğlum efes "dedi annem. bana bakan konuklara bakmamayı tercih ederek etrafıma baktım. duymamış gibi yaptım. masanın kenarından elimi tutup sıkan annemi aldırış etmedim.
aradan yarım saatin sonunda sıkılmaktan can çekişir hale gelmiştim. anneme baktığımda koytu bir sohbette dalmış gibiydi. bundan istifade ederek yanından uzaklaşarak salondan çıktım. büyük holü takip ederek terasa çıkmayı düşünürken açtığım kapı otelin kapalı yüzme havuzu tesisiydi. içeri bir kaç adım atarak havuza baktım. gece benim için daha çekilmez bir hal almaya başlıyordu.
"sende kimsin "diyen bir erkek sesini ensemde hissettiğimde bir anda arkamı döndüğümde dengemşi kaybettim geriye doğru düşecektim ki belime sarılan kollar ile ellerim relexle beni tutan adamın omuzuna tutundu. gözlerimiz kesişti. nefesim soluk borumda düğümlenmiş gibi hissettim.
***********************************************
İLK BÖLÜM İÇİMN FENA DEĞİL HA. NE DERSİNİZ. BOL YORUM YAPIP BENİ TAKİP ETMEYİ UNUTMAYIN GENÇLER.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOZGUN-BXB
Teen FictionSaplantılı bir aşk ne kadar tehlikeli olabilirdi ki? Tehlikeli bir insan ne kadar gözü kara olabilirdi?