Yolculuk 1

301 17 1
                                        

Bu sabah biraz olsun mutlu uyandım, evet sonunda gidiyordum. Otobüs 7.40 da kalkacaktı, saat 7 olmuştu. Biraz acele ederek üstümü giyindim, teyzem benim için kahvaltı hazırlamıştı, hemen yemeye başladım. Aceleyle içtiğim kahve boğazımı yakıyordu, güneş bütün mutfağı aydınlatmıştı. Hafiften uykulu bir halde dışarıyı izlerken hızlıca bir şeyler atıştırıyordum. 5-10 dakika içinde masadan kalkıp odama gittim, son kez eşyalarımı kontrol ettim. Herşey hazırdı.

Daha fazla oyalanmadan teyzemle vedalaşıp dışarı çıktım. Yavaşça yürürken Bu pis şehrin havasını solumaya devam ettim. Dışarıda çok fazla insan yoktu, önümden bir kadın geçiyordu, göz göze geldik. Üstünde siyah bir elbise, ayağında ise topuklu bir ayakkabı vardı. Gözleri dolmuş hafif öfkeli bir şekilde hızlıca yürüyüyordu. Acaba ne yaşamıştı da sinirlenmişti ? Belki işine geç kalmıştı yada evden çıkarken ailesiyle kavga etmişti. Ama iyi bir şey yaşamadığı kesindi. İnsanların gözünden hayata bakmayı çok isterdim, yaşadıkları acıları merak ederdim yada mutluluklarını.. Bunları düşünürek terminale geldim.

 30 dakika içinde gelmiştim,eşyalarımı yerleştirdikten sonra otobüse binip 22 numaralı koltuğa oturdum. Cam kenarı olması beni mutlu etmişti. Hiç değilse dışarıda ki insanlara bakıp uzun uzun düşünebilecektim. Otobüs hareket etmeye başlayınca kulaklığımı takıp kafamı arkaya doğru yaslayıp düşünmeye başladım yine...

 1-2 ay sonra okul seçimi yapacaktım ve ben daha hangi okula gideceğimi karar vermemiştim bile. Sınıftakilerin çoğu bunu 8. sınıfın ilk dönemi düşünüyordu. İnsanların ne kadar da düzenli ve mutlu bir hayatı vardı hayret ediyordum. Ben ise daha insanlarla doğru dürüst konuşmayı beceremiyordum, tabii bunun o zamanlar hastalık olduğunu düşünmemiştim bile. Bir yandan şarkı dinlerken diğer yandan çaprazımda annesinin kucağında oturan çocuğu izliyordum. Aslında tam da oturmak denilemezdi buna, canı çok sıkılmışa benziyor ki annesinin kucağından inip otobüsün içini turlamak istediğini anlayabiliyordum. Annesinin de sinirlendiğini çocuğun davranışlarına karşı verdiği tepkilerinden anlayabiliyordum.. Bu yaşananları izlerken omzuma bir elin değdiğini farkettim. Aslında değmek yerine dürtmek desem daha iyi olur. Yanımda oturan adam kulaklığı çıkarmamı işaret ediyordu. 

 Şarkıyı durdurup kulaklığımı çıkardım ve endişeli bir bakışla: '' Efendim..?'' dedim.

Hafif kirli sakalı olan kısa saçlı bir adamdı. Adam endişlenmeme şaşırmış olmalıydı ki: '' Sadece biraz sesini kısabilir misin ? Diyecektim.''

Bunu duyduktan sonra biraz rahatladım. Neden bu kadar endişlenmiştim bilmiyordum.. Rahatladığımı belli etmeye çalışarak: '' Tamam, olur'' dedim.

Daha sonra adam diğer tarafa dönerek uyumaya başladı. Belki de yolculuğun başından itibaren uyuyordu, benim yüzümden uyanmış olabilirdi. Neyse bu o kadar çok önemli değildi benim için zaten. Ben de kafamı cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım.. 

 Saat 9.20 falandı, internet paketim yoktu ve yolculuk çok sıkıcı geçiyordu. Güneş yavaş yavaş yükseliyordu. Her geçen saniye Ankara'dan biraz daha uzaklaşıyordum...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 10, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Antidepresan ToplumuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin