Vee yeni bölümümüz geldii. Bu bölümde kalbim çok kırıldı, çok üzüldüm. Bakalım siz okuyunca neler düşüneceksiniz?
***
Yeni bir güne başlamak bana her zaman umut verirdi. En üzüldüğüm gün ve gecelerde zaman hiç geçmeyecekmiş gibi gelse de eninde sonunda her şey bitiyordu. Zaman akıp geçiyor ve üzüntülerini üzerini örtüyordu. Bu yüzden yeni bir güne uyanabiliyorsam eğer her şeyin daha iyi olacağı umudu da benimle birlikte uyanıyordu.
Amber ve Rowena'nın Slughorn'un dolabından çaldıkları iksiri içmemizin üzerinden üç hafta geçmişti. İksir ve gördüğümüz rüyalar konusunda bir arpa boyu kadar bile yol kat edememiştik. Rowena'nın bu konuda ağzını bıçak açmıyordu. Amber ise daha önce hiç görmediği birinin hayaliyle yaşıyordu. Rüyasında gördüğü adamın yüzünü unutmamak için her yere resmini çiziyordu. Hector, Rowena'nın iksiri dökmüş olmasına hâlâ kızgındı. Haftada bir bize gelip James ve Sirius'la quidditch antrenmanı yapıyordu. Eğer onlardan vakit bulursa birlikte oturup bu konuda beyin fırtınası yapıyorduk ama elimizde hiçbir şey yoktu.
Bugün ise James, Sirius, anne ve babamla birlikte Diagon Yoluna gidiyorduk. Hogwarts'ın yeni dönemi için alışveriş yapmamız gerekiyordu. Almam gerekenlerin bir listesini yapmıştım ve gider gitmez hepsini alıp işimi bitirmeyi planlıyordum.
Tabii önce evden çıkmayı başarmamız gerekiyordu.
Mutfakta babamla birlikte oturuyor ve kalabalık grubumuzun hazırlanmasını bekliyorduk. Derin bir of çektim ve ayağımı yere vurarak ritim tutmaya başladım. Göz ucuyla babamın elindeki fincanı masaya bırakıp dikkatini bana verdiğini gördüm. "Bir saattir bekliyoruz. Tek başıma gitmeme izin verseydiniz çoktan bitirip dönmüştüm."dedim.
Babam diğer elindeki gazeteyi katlayarak kapattı. "Annenin bu alışverişleri çok sevdiğini biliyorsun. Kendi okul yıllarına döndüğünü hissediyormuş. Yalnız gitmenize asla izin vermezdi."
Gözlerimi devirmekten kendimi alamadım. Annem sadece kendi okul yıllarına dönmekle kalmıyordu. James için bugünü muhteşem bir güne, benim içinse tam bir eziyete çeviriyordu. James'in zaten yeni olan süpürgesi yerine daha yeni ve daha pahalı olan bir diğerine ihtiyacı varmış, hemen alalım. James'in yeni bir cübbeye ihtiyacı varmış, şunu alması lazımmış, bunu alması lazımmış... Onun bütün istedikleri derhal yerine getirilirken ben her istediğim için bin tane sebep göstermek ve açıklama yapmak zorunda kalıyordum. Çünkü her an bütün ailemi ve arkadaşlarımı karanlık büyüler kullanarak katledebilirdim (!) Tabii ki tek suçum Slytherin'e seçilmiş olmaktı.
"Gün bitmeden çıkmış oluruz umarım."diyerek homurdandım. Gözlerimi mutfak kapısından gözüken merdivenlere diktim ve evrene çabuk olmazlarsa evi yakacağıma dair enerjiler yollamaya başladım.
Zaman geçtikçe delilik seviyem artıyordu.
Neyseki ben evi yakmadan önce hazırlanıp aşağı inmeyi başardılar. En öldürücü bakışlarımı üzerlerine yollamaktan vazgeçmeden babamın yanına gidip elini tuttum. Yanımızda anne ve babam olduğu için cisimlenerek gidecektik. James ve Sirius da annemin yanına geçtiğinde cisimlenmeye başladık.
Cisimlenmek gerçekten çok tuhaf bir olaydı. Bana her seferinde hem kusacakmış gibi hem de uçuyormuş gibi hissettiriyordu. Sadece birkaç saniye sürüyordu ama bana çok uzun geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Sevgi/Endless Love(Marauders)
FanfictionSlytherin'e seçildiği günden beri hayatı, frenleri tutmayan bir bisikletle yokuş aşağı inmek gibi geçen Daphne Potter; gelecekte kime aşık olacağını görebilmek için arkadaşları ile birlikte sihirli bir uykuya yatar ancak kendisini korkunç bir gelece...