Yazdıklarımın hepsi kendi hayatımdır.
Evde oturmuş bilgisayarın başında pinekliyordum her zaman ki gibi. Sevgili babacığım telefon etti. Ses tonundan anladım bi bokluk olduğunu.
"Alo Özge."
"Efendim baba."
"Ne yapıyorsun ?"
"Hiç. Sen ?" Her zaman ki gibi sorumu görmezden geldi.
"Sonuçlar açıklanmış."
"Aa öyle mi ?" Soru olmadığının ikimizde farkındaydık. Ben hep yaptığım gibi sadece heyecanlı gözükmeye çalışıyordum. O ise sert sesiyle birşeylerden bahsediyordu. İletişimimiz bu kadardı işte;tabi bu bi iletişim şekliyse.
"Evet. İzmir Anadolu Lisesi'ni kazanmışsın."
"Nee! Ciddi misin ?"
"Evet." Hiçbir şey söyleyemedim. Susmak ikimiz açısından da en anlamlı cevaptı. Bir dakikayı aşan bir sessizliğin ardından babam tekrar konuştu.
"Birşey söyle!" Ses tonu herşeyi açıkça belli ediyordu zaten. Sinir küpüne dönmüştü. Hiçbir şey söylemedim yine. Susmaya devam ettim. Açıkçası bende beklemiyordum bu sonucu. hemen hazırlanmamı, gelip beni alacağını söyleyip suratıma kapattı telefonu. Hazırlanıp çıktım kapının önüne. Araba kapının önündeydi. Annem de arabadaydı. Yavaşça arabaya ilerleyip bindim. Hiçbir şey söylemeden ilerledik. Evimize yakın olan bir kafeye gidip oturduk. Babam kazandığım okulun açıklandığı internet sitesinin çıktısını sertçe önüme koydu. Uzanıp elime aldım ve inceledim. Yazılar gittikçe bulanıklaşıordu. Sonra bir damla kağıda düştü. Evet 'güçlü kız' buraya kadardı. Uzun bir nutuk çekti her zaman ki gibi. Dinleme ihtiyacı hissetmedim. Ne söyleyeceği zaten ezberimdeydi. Arkadaşlarını ve bazı akrabalarımızı arayıp haber verdi. Birkaç cümle dışında pek sesimi çıkarmadım. Çünkü söylediğim ikinci kelimeyi tamamlayamadan boğazımdan acı bir çığlık yükseleceğinden emindim. Birer soda içip ayrıldık kafeden. Eve gelir gelmez odama çekildim, babam balkona ve annemde mutfağa. Evet artık herkes olması gerektiği yerdeydi. Kitabıma gömülüp kaçışı kitap kahramanlarının dünysına dalmakta aradım.
Akşam olduğunda kaçış buraya kadarmış diye düşünüp çıktım odamdan. Mutfağa gittim ve annemle beraber yemek yedim. Ve tabi ki yemekten sonra odama kaçtım. Babam çocuk gibi trip atar ve ardından normale dönerdi, annem zaten her zaman babama karşı yanımda bana destek olmuş ve okulumdan da gayet memnundu. Aslında okul sorun değildi. Sorun babamın müthiş egosuydu. Başarısızlığı hazmedememe. En iyisini bekleme. Ama dediğim gibi biraz zaman geçince normale dönerdi. Alışmıştım.
Okulların açıldığı sabah ayaklarımı sürüyerek hazırlandım. Okula babamla beraber gittik. Okula ilk girdiğim anda kanın yüzüme pompalandığını hissettim.
"Ben servis ve yemekhane işini konuşup gelicem.Sen bekle burada." dedi.Ve yanımdan ayrıldı.Kafamı sallamakla yetindim sadece. Çömez olmanın ve yeni biri olmanın verdiği güvensizliğin üstüne birde kendi özgüven problemim eklenince kafamı yerden kaldıramadım.Etraftan "9 lar ne kadar ezik! Çömezler" gibi cümleler yükseliyordu. Duymuyormuş gibi yapmak en iyisiydi. Ya kendi aralarında konuşuyorlardı ya da bilerek duymamı sağlıyorlardı bilemiyorum. Ortaokul dan arkadaşım Nehir de burayı kazanmıştı. Onu bulmak için gözlerimle etrafı taradım. Ama bu kadar insanın içinde onu bulmak imkansız gibi birşeydi. Neyse işte müdür sınıf listelerini okudu sırayla sınıflarımıza yöneldik. Önden ikici orta sırada bir kız oturuyodu boş olup olmadığını sordum ve oturdum. Sevecen bir kızdı. Biraz sohbet ettik. Adının Yaren olduğunu öğrendim. Zengin biriydi belli ki; kıyafeti, saati, telefonu, davranışları bile hissettiriyordu bunu. Faza düşünmedim bu konuyu çünkü tüm bunlara rağmen egosu yoktu. İlk gün olduğu için ders işlemedik bazı hocalarla tanıştık derken çıkış zili çaldı. Servise bindiğimde boş yer bulup oturdum ve servisin kalkmasını bekledim. Servis harekete geçince sessizce yolu izledim. Evimin önünde indim ve eve girdim. Annem daha gelmemişti. Babam zaten geç gelirdi. Yatağıma uzanıp artık eski diye adlandıracağım arkadaşlarımla mesajlaştım. Annem gelince günümden kısaca bahsederken bir yandan da yemek yedik. Babam gelince de kısaca günümü anlatıp odama geçtim. Üzerimi değiştirip kulaklığımı taktım ve uzandım. Okulun ilk günü için fazla sıradan bir gündü. Gözlerimi kapatıp yarını düşünürken uykuya daldım.