DBP-3

20 0 0
                                    

Günlerim -abartısız- aynı sıkıcılığında devam ediyordu. Dersler bu sene cidden çok yoğunlamıştı. Alışık olmadığım bir tempo içerisindeydim. Birde bunun üstüne okuldaki birçok yeni yüz işimi daha da zorlaştırıyordu. Biraz kafamı dağıtmak için Sinem'i aradım. Sinem benim ortaokuldan arkadaşımdı. Ama arkadaştan öte canımın bi parçası gibi. bir saat sonra buluştuk. Herzaman ki yerimize gittik. Tarif etmiyorum çünkü ne kadar anlatırsam anlatıyım yeri tam anlamıyla tasvir edemeyeceğim. Sadece bizim yerimiz işte. Hep yaptığımız gibi iki bira alıp oturduk. Ve son zamanlarda ne yaptığımız hakkında konuştuk. Sinem'e ayberk olayını anlattığımda şaşırdı ama pek fazla üstünde durmadık ikimizde. Batu hakkında konuştuk biraz. Düşüncelerimi onunla da paylaştım.

"Sinem be, bence son zamanlarda birbirimizden biraz uzaklaştık. Ne biliyim, zaten biliyosun ne kadar piç olduğunu." Biramdan bir yudum daha aldım. "Sanki ayrılsak ikimizde rahata ereceğiz gibi. Söylemesi bile zor geliyo ama ah nasıl açıklayacağımı cidden bilmiyorum. Yani evet, seviyorum. Ama ayrılmak daha doğru gibi. Ama ayrılmak da istemiyorum. Sanırım beynimin kalan son birkaç gramı da bunları düşünerek eriyor Sinem." diyip güldüm.

O da gülüşüme karşılık verdi. "Sıkılmışsın sen." diyip herzaman yaptığı gibi tespitini ortaya koydu ve birasını kafasına dikledi. Kafamı hafifçe iki yana sallayıp önüme döndüm ve bakışlarımı karşıda sabitledim. Sanırım bu konu biraz daha düşünülmeyi bekleyebilirdi. Biramı kafama diktim ve başka konulardan sohbet etmeye başladık. Saat iyice ilerlediğinde sakızlarımızı ağzımıza atıp beraber yürümeye başladık. Bir yerden sonra o başka bir sokağa sapıyordu. O sokağın köşesine geldiğimizde birbirimize sarıldık.

"Kuzum biliyosun ki ben herzaman yanındayım. İyi kararlar alsanda, kötü kararlar alsanda hep yanındayım. Eminim ki kendin için en doğru kararı vericeksindir. Yeterki tekrar tekrar aynı şeyleri yaşayıp üzülme. Bir çıkış yolu bulamadığında ben buradayım unutma. Seni çok seviyorum." diyip daha sıkı sarıldı. "Lanet kız ağlıycam burda." diyip sitem dolu bakışlar attım ona. Birbirimizden ayrılıp eve yürümeye başladım. Eve gidince kimse bira içtiğimi anlamasın diye direk yatağa girdim. yatarken bu gün sinemle konuştuklarımızı düşündüm. Aklım Ayberk'e kayıp duruyordu. En sonunda dayanamayıp elime telefonu aldım. Whatsappa girip ayberki buldum. Ve mesaj bölümüne tıklayıp beklemeye başladım. ne yazsam diye düşünüyordum. Selam çok klasik olurdu. Merhaba desem selamdan hallice. Aklıma takılan başka bir soru vardı aslında. Ya sevgilisi varsa... O zaman ciddili sıçışlara gelirim. Bir taşla iki kuş diye düşünerek 'Sevgilin var mı'  yazdım ve göndere tıkladım. Allah sonumu hayır etsin.

Sabah, keşke annem "Özge uyan !" diye bağırsa da öyle uyansam diye geçirdim içimden. Çünkü başım adete merküre ulaşmak istercesine yükselişte gibiydi. Baş ağrısının bir üst boyutu bu. Heraman ki uyuşukluğumla hazırlandım ve servisi beklemeye gittim. Servis gelince kimseyle göz teması kurmadan yerime geçtim ve başımı cama yaslayıp gözlerimi kapattım. Okula yaklaşırken hafiften insanı andırmak amacıyla kendime çeki düzen verdim ve sınıfıma ilerledim. Hala okulun ilk haftalarında olduğumuz için nakil işlemleri devam ediyordu. Her hafta düzeli periyotlar oluşturulmuştu. Ve Nehir övgü terzibaşığlu'na nakil verdiği için artık 'canım sınıf arkadaşlarım'la başbaşaydım. Bizim sınıfa da bazı nakiller olmuştu. İnşallah gereksiz tipler değillerdir diye geçirdim içimden. Sınıfa girdiğimde çantamı Yaren'in yanına bıraktım ve diğer kızların yanına yöneldim. Sohbetlerine tam olarak katılmasamda arada bir onaylayan sözler ve gülüşlerle onlara katılmaya çalışıyordum. Yeni kızlarda bizimle beraberdi ve Allaha şükür çok kafa kızlardı. Ders zili çaldığında hepimiz yerlerimize dağıldık ve hocayı beklemeye başladık. Arada Yarenle küçük sohbetler ediyoruk. Herşey ne kadar da güzel, toz pembe bir okul hayatı. Tenefüs olduğunda yeni kızlar yani Zilan, İlayda, Zeynep, Eda ve ben kantine indik. Güzel bir grup olmuştuk bence.

Artık her tenefüs bizim grupla kantine inmek, yemekten sonra kantinde kakaolu süt içmek ve Ayberk'i kesmek farz olmuştu. Kızlarla son bir haftada iyice içli dışlı olduk. Hatta bir whatsapp grubumuz vardı. Ve grupta okulda her ne kadar çok beraber olmasakta Nil ve Beril de vardı. Onlarda iyi kızlara benziyorlar. Bu bir hafta içerisinde Ayberk'le konuşmaya başlamıştık. Yani en azından ben mesaj attıkça konuşuyorduk. En azından beni terslemiyordu sevgilisi olmasına rağmen. kızlara da ayberkten bahsetmiştim konuştuklarımızı falan anlatıyordum. Hatta Ayberk'in instagramını buldum, ve gruba attım. Nil takip edip etmediğimi soru bende etmiyorum dedim. Bilmiyorum gerek duymadım. Sonra o ben takip ettim bence sende et dedi. Tamam falan diyip geçiştirdim. Ama niye takip ediyoki ayberki şimdi? Sinir oldum. 

Cuma günü kızlarla otururken Zilan'ın telefonu çaldı. Babası arıyordu. Yanımızdan ayrıldı ve daha sessiz bir yere gitti. Döndüğünde gözleri dolmuş ve yüzü düşmüştü.

"Kızlar babam övgü terzibaşıoğlu'na nakilimizin onaylandığını söyledi. İlayda ve Zeynep'inde." 

Diz Boyu PapatyalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin