titreyen eller ve morarmış gözaltları, biraz çürümüş ciğer - Otuz Eylül
Sayfalara nakış nakış işledim, çok kez gözyaşı akıttım ama rahatlayamadım daha da yıkıldım. Ben ruhumu tenimden koparmışım şimdi ne yazarsam yazayım, ne hissedersem hissedeyim hepsi ölü.
Örselenmiş bir hayatı taşıyorum omuzlarımda ve bu gitgide zorlaşıyor.
Paslı bir hançer kanattı kaburgalarımı, canım acıyor ama bunun çaresi de yok. Acılarımı sevmeye çalışıyorum daha da tiksiniyorum!
Gövdem acılarla, izlerle dolu sanki acılardan acılara doğru bir köprü oldu.
Herkesten utanıyorum, öncelikle kendimden!
Vücudumdaki morluklara her dokunduğumda daha da acıyor, acıyor dokunma! Hem canım yanıyor, hem de parmaklarım morluklara her dokunduğunda parçalanıyor.
Altıncı yaş, Yedinci yaş sekizinci yaş dokuzuncu yaş...
Hâlâ aklımda unutamıyorum..
Kendimi öldürmek istediğimi hissettim bunları yazarken.
Defterim parçalanıyor, kalem parmaklarımın arasından her seferinde düşüyor yazamıyorum.
Daha fazla yazamıyorum.Organlarım iflas etti.
Koynumda bir sızı var canımı yakıyor, yutkunamıyorum bedenimdeki izler gitgide beni çürütüyor. Her yanımı sarıyor.
Soluğum kesilirken toprağın tadını aldım ben, ölüm tadı vardı. Hatır için yaşamaktan fazlasını yapamıyorum.
Lütfen yaşamama izin ver. Bunu altıncı yaşım söyledi..
Lütfen canımı yakma. Bunu yedinci yaşım söyledi..
Lütfen ölmeme izin verme. Bunu sekizinci yaşım söyledi..
Lütfen bana bakma. Bunu dokuzuncu yaşım söyledi...
1854
-dea-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölü bir kadının günlüğü
Short Storyxxx kâğıda içimi döküyorum ve kâğıt içim gibi harabe bir binaya dönüşüyor. xxx dea