4

46 5 0
                                    

Rosaline yıkandıktan sonra kadın askerlerden biri ona idareten giymesi için birkaç parça kıyafet getirmişti. Bu sırada Reiner'la detaylı konuşma fırsatları olmuştu. Rosaline bütün planını Reiner'a anlatırken Reiner da Paradis'te yaşadıklarını özetlemişti. Önemli noktaların üzerinden geçerek edindiği bilgileri de aktarmıştı. Rosaline'in kendi bedenini kullanarak komutanlarını etkileyecek olması düşüncesi her ne kadar içten içe aklını yese de karşı çıkacak, çıkabilecek bir konumda değildi. Çünkü planda zaten geride kalmıştı. Şimdiye kadar kadar kurucuyu bulup geri dönmeleri gerekiyordu ve yapamamışlardı. Bu yüzden yeni plan hakkında tek bir söz hakkına bile sahip olmadığını düşünüyordu.

Konuşmalarının üzerine Reiner gidip Annie ve Berthold'a da Rosaline'in planını anlatmıştı. Onlar da ayak uyduracaklardı. Yani Rosaline'i tanımıyormuş gibi davranacaklardı. Sadece bazen bilgi alışverişi için Reiner ile çatıda buluşmaya karar vermişlerdi.

Rosaline, kadın askerin ona getirdiği beyaz gömlek ve bej pantolonu giydikten sonra odasında sorgusunu beklemeye başladı. Her şey çok kolay olacaktı, sonuçta o hiçbir şey hatırlamayan bir kadındı değil mi?

Bir süre pencereden keşif birliği idmanlarını izledi. Gerçekten iyi çalışıyorlardı. Bir anlık da olsa bu insanların hayatını çaldığı için kötü hissedebilirdi, ancak milliyetçi asker yapısı bunun önüne geçerek onu büyük bir huzursuzluktan kurtardı. Bu insanlar zamanında kurucu titanı da çalmışlardı. Sarışın komutan, cüce ve uzun boylu gözlüklü kadın binanın içine girdiğinde sorgu vaktinin geldiğini anlamıştı.

Birkaç dakika içerisinde odasının kapısını açan iki asker kadının iki koluna da girmişti bile. Onu koridolarda yürütüp aşağı indirdiklerinde zindana gittiklerini anladı. Reiner ona bundan bahsetmişti. Sorgulama yöntemleri kişiye göre işkenceye kadar gidebiliyordu, bu yüzden de zindanda yapıyorlardı bütün sorguları. Ne olur ne olmaz diye.

Zindan kapısı açıldığı andan itibaren kadın içerideki rutubeti fark edebilmişti. Çok havasız, soğuk ve bütün duvarları küflüydü. Burada mı kalmak zorundayım ben şimdi. Birkaç hücreyi geçtikten sonra onu en dipteki hücreye sokup parmaklıklardan oluşan kapıyı kapatmışlardı. Henüz kilitlememişlerdi. Rosaline olduğu yerde yere çökerek dizlerini kendine çekti ve kollarını bacaklarına sararak çenesini dizlerine yasladı. Umutsuz gözlerini etrafta gezdirerek gelecek olan komutanı beklemeye başladı.

Birkaç dakika sonra komutan ve yanındaki iki askeri de gelmişti. Rosaline bu sırada ıslak olan saçlarının gömleğinin yakasını da biraz ıslattığını fark etti. Üzerine yapışan gömleğini, komutanı etkilemek için avantaja çevirebilirdi.

Üçlü parmaklıkların öbür tarafında durdu ve yerde oturan kadını incelemeye başladı. Hange tam olarak ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu, hayatında ilk defa böyle bir durumla karşılaşıyordu. Levi ise kadına acıyarak baktı. Fark ettiği benzerlikten sonra kadın gözüne en çok şu an annesi gibi geliyordu. Aç ve susuz olduğu çok belliydi. Rosaline bilinçsizce de olsa sürekli yutkunmaya başlamıştı susuzluktan. Bir an genç adamın içinden ona su vermek geçti, ancak bunu Erwin'e bırakmaya karar verdi. Sarışın komutan ise sorgu için yüzüne güven veren bir gülümseme yerleştirdi. Kadın hakkında endişeleri olsa da o da bir insandı, bir kadındı. Narin 'gözüken' bir kadın.

"Su ister misiniz?"

Kadın duyduğu kibar sesle duvarları süzmeyi bırakarak gözlerini açık mavilerle buluşturdu. Farkında olmadan tekrar yutkunarak başını aşağı yukarı salladı. Bunun üzerine Erwin kafasını solundaki askere çevirdi ve tek bir bakışıyla askeri harekete geçirdi. O sırada öbür asker de üçlüye birer tane tabure getirmişti. Erwin, Hange ve Levi taburelerine oturdu.

sır; levi ackermanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin