don't let go of my hand forever.

130 24 23
                                    


                          ☆・*。

jimin havanın aydınlanmasıyla, taehyung'un ona temiz getirdiği kıyafetleri üzerine geçirirken, calico'da poşetin içinde duran simiti yemeye çalışıyordu. zorlandığını anlayan jimin ise yere eğilip poşetin içindeki simiti parçalara ayırıp calico'nun önüne koydu. yarısını calico yerken diğer yarısınıda kendisi yedi. taehyung'un getirdiği sweet kalın olduğu için oldukça sıcaklamıştı. uzun kollarını dirseğine kadar sıvazlayıp, yumuşak olan sarı saçlarını düzeltti. okula taehyung ile gittiği için saati kaçırmamak adına telefonuna bakıyordu sürekli.

dün gece yaptığı papatya tacını çimlerde dağılmış şekilde görünce dudaklarını büzdü.

"baksana calico'm... o kadar da uğraşmıştım ama bozulmuş... neyse, akşam tekrar yaparız değil mi?" dedi gülümseyerek. calico ise sanki jimin'i anlarcasına dizine patisini sürtmüştü.

okul saatinin yaklaşmasıyla cebindeki telefonu çıkarıp taehyung'a mesaj attı.

ah annyeong💜

taetaee

hazır mısın?

                                     hello my alien💜

                                    şimdi çıkıyorumm

                         mor direğin orada bekle
  
                                                   tamam mı

ah annyeong💜

tamamdırr

dikkatli gel

***

"taetae, ben müzik odasına gideceğim. sen sınıfta bekle beni olur mu?"

'tavşan adamı' dinlemek için diyemedi.

"tamam o zaman dikkatli ol, sarı bebiş." dedi göz kırparak.

"bebiş demesene bana ya.."

"bebeksin işte mızmız bir bebek."
jimin, taehyung'a dilini çıkarıp, kaşlarını çatıp adımlarını müzik odasına ilerletti.

kapıyı açmadan önce her zaman yaptığı gibi 'rol icabı okuduğu' kitabını eline alıp kapıyı yavaşça açtı. tahmin ettiğinin tersine odada kimse yoktu. pencereler açık olmadığından dolayı o kadar havasızdı ki, jimin burnunu kırıştırmadan edemedi.

üstelik astımı varken...

sınıfa gitmek yerine onu beklemeyi tercih ederek arka sıraya gidip beklemeye başladı. kapalı olan pencereleri açıp, kafasını duvara yasladı.

gözü piyanodaydı.

neden gecikmişti ki?

hazır kimse yokken çalsa, en azından denese fena olmazdı. daha fazla beklemeyip piyanonun olduğu yere gitti. batırmaktan korksa da deneyecekti.

kendi çapında tatlı şekilde kıkırdayıp piyanoya dokundu.

henüz daha yeni dokunmuşken, okulun sürekli olay çıkardığı kız gelmişti odaya.

yuju.

müzik odasına gelmeyi çoğu kişi tercih etmiyordu jimin gibi. yuju da bunun farkındaydı. üstelik sadece jeon jungkook ile yalnız başına kalışının nedenini çok farklı ve edepsizce düşündüğü için kendisine yediremiyordu.

ki jimin'in amacı o olmadığı halde.

"ne o? sürtükler piyano çalabiliyor muydu?" takma tırnaklarını saçlarından geçirirken devam etti. "ama pardon senin amacın piyona çalmak değil. her gün orada piyano çalan jeon jungkook'un altına girmekti değil mi?"

calico catHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin