opening cok guzek dimleyin
----------------------
Felix onu unutmaya çalıştıkça kendini hatırlatmayı başarıyordu. Böylece kafası karışıyordu. Uzun süre boş gözlerle arkadaş grubuna ve önündeki kızıl saçlıya baktıktan sonra ani kararla sıradan hızlıca kalkıp alt kattaki kütüphaneye ilerledi.
"Ne yapıyorum ben? Neden burada? Hayır, hayır düşünmek istemiyorum."
Adımlarının farkında olmadan kütüphanenin sonundaki cam kenarına ulaşmıştı. Çocukluktan kalma bir alışkanlıktı. Ne zaman olaylara anlam veremese veya anlama bozukluğu çektiğinde farkında olmadan ortamdan uzaklaşırdı. Küçükken bunun için GPS'li bileklik bile kullanmıştı.
Felix'in gitmesinin ardından arkadan ona bakan üçlüyü süzdü. Ona doğru geldiklerini farkedince yutkunup onlara döndü.
"Merhaba. Zengin misin?"
"Jeongin bi dur kanka. Merhaba. Acaba Felix'e bağışta bulunmak için mi geldiniz?"
"Hayır? Siz kucukenistekmek, lebiliyorum ve bangulkucuchan mısınız?
"Oha nerden biliyosun yoksa Felix'in içgüveysi misin?"
Diş tellinin dediğinin üzerine gözlerini kocaman açtı Hyunjin.
"Hayır yanlış anladınız ben Felix'in eski bir arkadaşıyım da telefonu bende kalmıştı onu verecekti-"
"Anladım beeeen. Tamam kardeşim utanma hepimizin hayatında eski yatak arkadaşı oldu."
"Benim olmadı kanka."
"Bozmasana beni. Döverim bak."
"Tamam Minho abi valla özür dilerim dövmicen dimi?"
Hyunjin telefonu en akıllıları gibi görünen kaslının eline tutuşturup Felix'in gittiği yöne koştu.
"Al işte çocuk korktu. Niye ceylan görmüş panter gibi davranıyosunuz?"
"Ama ceylana benziyordu sanki."
"Aynen bacaklar ve gözler baya benziyodu."
"KONUMUZ BU MU?"
Elinde pubg tavası olanın bağırmasıyla sınıftakiler ona baktı.
"
Felix kalbini durdurmaya çalışıyordu. Kardiyak Senkop hastalığı yüzünden kalbinin hızlı atması sonucunda ani bayılma geçirebiliyordu. Böyle olmasını istemiyordu.
Kendini rahatlatmak için onun için çok değerli olan atlıkarıncayı düşündü. Küçükken babasıyla hep gelirdi. En mutlu olduğu yerdi. En güzel anları orada geçmişti. Düşündükçe aklına Hyunjin gelmeye başlamıştı. Atlıkarıncadaki en güzel anlarının çoğunluğunda Hyunjin de vardı.
Küçüklüğünden beri kızlara karşı ilgi duymadığını biliyordu. Ve Hyunjin o kadar iyi biriydi ki, ona karşı bir şeyler hissetmemek mümkün değildi. Üzgünken teselli ederdi, kızgınken sakinleştirirdi, mutluyken daha da güldürürdü. Sadece arkadaş olmadıklarından emindi. Ta ki Angelita gelene kadar.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
carousel | hyunlix
Fanfictionara verildi(buyuk ihtimal devam edilmeyecek) "Üzgünüm. Belki başka bir evrende, arkadaş veya daha fazlası oluruz. Ama bu evrende asla." hyunlix minsung