Bu sefer kader bana hiç beklemediğim bir anda güldü. Bir kere başladın mı bir hayale devamı her zaman olur. Gerçekleşen hayaller peri masalı gibidir. Bende de öyle oldu. Sonunda en büyük hayalimi gerçekleştirmiş ve yaşadıklarımı sağır sultana kadar duyurmuştum. Hayatın bana verdiği bu şans karşısında teşekkür olarak ben de dönünce daha çok ders çalışıp SBS’de iyi bir sonuç almıştım ve hiç beklemediğim bir anda sınavın ertesi günü ailemle arabaya atlayıp İstanbul yoluna çıktık. Giresun’dan İstanbul’a yol 16 saat ve biz akşam 9’da İstanbul’a gelmeyi başarmıştık hem de kalacak yer olarak Beşiktaş’ta bir misafirhanedeydik. İstanbul’da olduğum süreçte Beşiktaş’taydım daha ne isteyebilirdim ki? Onları görmesem bile aynı yerde olmak belki de benden hemen önce o yollardan onların yürüyüp gittiğini bilmek, aynı havayı solumak düşüncesi bile sevincime yetiyordu. Babam o kadar saat araba sürmüştü ama ben yalvarıyordum hemen o akşam BKM’ye gitmek için. Sonunda ikna etmeyi başardım ve saat 11’de BKM’nin önündeydik. Yarım saat bekledikten sonra zaten oyun bitti ve seyirciler çıkmaya başlamıştı. Seyircilerin hepsi aralarında “Ajda Pekkan nasıldı ama? Ajda Pekkan süperdi ya…” falan diye konuşuyordu. Bir anlam veremedik en sonunda birisine sorduk. Meğer o programı izlemek için seyirci olarak Ajda Pekkan gelmiş. Ama o oyun televizyon için çekilenlerden değildi, pazartesi oynanlardandı ve bu yüzden televizyon seyircisi Ajda Pekkan’ın orada olduğunu hiç görmedi. Sonra kapının orada belki Ajda Pekkan’ı yakalarım diye bekledim biraz. Tam pasajın çıkış kapısına kadar jeep geldi. Sonra Ajda Pekkan indi merdivenlerden. Hemen koştum yanına kalabalığı aştım ve tabi ki o fotoğrafı çektirmeyi başardım. :)
Sonrasında hemen BKM Mutfak Kafe’nin oraya gittim çünkü BKM Mutfak ekibindekiler yüksek ihtimalle oyundan sonra buradan çıkıyordu. Orada 5-6 tane daha kız vardı. Sonra Oğuzhan Koç çıktı. Zaten az kişiydik o yüzden herkesle tek tek ilgilendi. Sonra ben o zaman yaptığım Oğuzhan Koç dosyam vardı. Onu gösterdim imza attırdım. Bir inceledi dosyayı. Sonra “Oğuzhan abi Giresun’dan geliyorum ve Giresun’dan buraya kadar bütün yol boyunca senin şarkılarını dinledim” dedim. O da “Bütün yol boyunca benim çekilir miyim?” dedi, güldü. Gerçekten de dinlemiştim e malum o zamanlar Gül ki Sevgilim’in tüm telefonlarda zil sesi olduğu zamanlar. Sonra “Oğuzhan abi bütün hayranlar şarkılarına bayılıyor. Hepimiz internetten bulmak zorunda kalıyoruz artık albüm çıkar lütfen” dedim. Şu an düşünmediğini söyledi ve bundan 5 yıl sonra Ben Hala Rüyada çıktı. Ve ben yine Giresun’dan İstanbul’a gelirken bütün yol boyunca albümü dinledim. 5 yıl önce Ogi’yle bu konuşmamı hatırlayınca da gülümseyip özlüyorum bu güzel anıları. İyi ki yaşamışım diyorum, hayaliniz içinizde kalmasın, aklınıza sürekli bir “keşke” ile değil de hep “iyi ki” ile gelsin.
Ertesi gün erkenden kalktım. Artık konuda uzmanlaşmıştım. :) Öğlen 12 gibi gittim BKM Mutfak Kafe’ye zaten tek değilim benim gibi 2-3 fan daha gelmiş erken. Sonra o arkadaşlar ile de tanıştık, kaynaştık. En erkenci Metin Keçeci gelmişti. Onunlar sohbet ettik uzun uzun. Metin abinin felsefik konuşmalarını bilirsiniz. Gerçekten onunla sohbet etmek çok eğlenceli oluyor. Sonrasında Metin abiden öğrendim ki meğer benim canım abim Murat Eken daha da erken gelmiş ve çoktan provaya başlamış. Yine kaçırmıştım Murat Eken’i. Sonrasında Ersin Korkut geldi. Aynı şekilde imza, fotoğraf devam ettik. Ha bu arada daha güzel anı kalsın diye bu sefer ilk gelişimde giydiğim gömleği imzalatıyordum hepsine. Haliyle baya ilginç geliyordu onlara. Sonrasında ortalık sakinleşti. Biz bize kaldık yine. Bu arada da nereden geleceklerini tam bilemediğimizden bir BKM’nin kapısına bir BKM Mutfak Kafe’nin kapısına koşup duruyoruz. Biz bu arada koştururken annem de kafede çalışan Adem abi ile konuşmuş. E artık herkes benim Giresun’dan geldiğimi ve gerçekten sadece ekip için geldiğimi biliyordu. Ha tabi ki Büşra ve Murat için de nasıl kendimi parçaladığımı, nasıl heyecandan öleceğimi de. Adem abi de anneme Büşra Pekin’nin provadan birazdan çıkacağını ve beni görüştüreceğini söylemiş. Sonra annem beni çağırıp söyleyince nasıl heyecanlandım. Ama normalde yukarı çıkmak yasak olduğundan diğerlerine de söyleyemedim. Nasıl sevindim,nasıl mutluyum “hadi hadi hadi…” diye yerimde duramıyorum sonra Adem abiyle kafenin içindeki merdivenden çıktım. Terasa çıktık. Ekipten Şahin Irmak,Gülhan Tekin,Ersin Korkut,Ayşegül Akdemir oturuyor sohbet muhabbet ama ben Büş’üme ablaların en güzeline kavuşacağım için gözüm hiç kimseyi görmüyordu. Hatta ÇGHB kulisinin bile yanından geçtiğimi sonradan fark ettim. Sonra balkon salon katının kantin tarafında oturup bekledim biraz. Büş’üm çıktı provadan geldi karşıdan ama o nasıl bir güzellik, bir gülüşü var ki kelebek görse ömrü uzar, öyle tatliş, öyle sıcak ki sanki yıllardır özlem duyduğum ablam gibi. Nasıl sevdiğim anlatılamaz ki. Allah’ım bütün o sempatisini toplayıp da benim öyle heyecandan kalmış halime “Hoş geldin canım” diye tatlı tatlı gülümseyince rüyamı uykuda olmadan gördüğümü anladım. Meleğim karşımdaydı. “ Merhaba Büşra ablam. Yine ben geldim. Hani Giresun’dan gelen kız.” dedim. Büş’üm de “Biliyorum canım unutur muyum seni?” dedi. :) Sonra fotoğraf aşamasına geçtik. Bana sıkı sıkı sarılıp poz verdi dedim kalpten gideceğim ben galiba yani sen nasıl tatlı nasıl muhteşem bir insansın ablaların en güzeli. Ona gömleğimi imzalattım. Zaten direk en başta kalbin üstüne gelen kısmı Büş’üme ve Murat’ıma ayırmıştım. “Büşra ablam kalbim olan kısmı sana ve Murat abime ayırdım. Siz benim kalbimdeki en kocaman ve güzel yerdesiniz” dedim. Büş’üm “canım benim ya kuzum” dedi imzaladı gömleği. Sonra Zeynep Koçak da geldi. Onlara BKM Mutfak ile ilgili haberleri,röportajları topladığım dosyamı gösterdim. Hatta bir tane de turneye gittikleri bir ildeki dergiden yazı vardı. Büş’üm “İnanmıyorum bunu da mı buldun?” dedi, şaşırdılar dosyaya baya beğendiler. Onların bile haberi olmayan bir sürü şey vardı. Sonra o kadar güzel sohbet ettikten hem de başka hiç kimse olmadan sadece ben ve ablam doya doya onu görmüşken artık prova için gitmesi gerekti. Sonra Zeynep abla ile fotoğraf çektirdik. Sonra da Oğuzhan Koç geldi. Oğuzhan’a gömleği imzalattım. “Gömleğimi imzalar mısın?” dediğimde “Kağıda noldu da gömlek imzalıyorum?” dedi. :) Sonra bir kez daha “Giresun’dan geldim sizin için” dedim Ogi de “Giresun’dan buraya sadece bunun için gelmedin herhalde” dedi. “Yooo sadece BKM Mutfak için geldim” dedim. “Daha iyi bir şey için gelseydin ya” dedi,güldü. Sonra kahvaltıları geldi. Zeynep ile kahvaltı yapacaktı ben de rahatsız olmasınlar diye biraz uzaklaştım tabi o an hiç ikisiyle de fotoğraf çektireyim hazır yakalamışken diye gelmedi aklıma hiç onları birlikte kahvaltı yaparken çekmek de gelmedi. Hatta Oğuzhan’la fotoğrafımı Zeynep’e çektirmiştim, öyle de salaktım. Sonrasında normalde çıkılması yasak olduğundan hemen ara kapılardan aynen geri indim tekrar BKM’nin kapısına. Sonra annemin yanına gittim dedi “Buraya sakallı olan var ya o geldi. Kızlar hep fotoğraf çektirdi sana da imza attı bak buraya.” dedi. “Ne!?” dedim “Bülent Emrah Parlak geldi ve ben kaçırdım mı!?” Bülent abiyi geçen sefer de görememiştim ve görmeyi çok istiyordum. Neyse ki Bülent abi tekrar indi aşağı hemen fotoğraf çektirdim. Sonra zaten saat 19.30 oldu. Ve şansıma o akşam 2.sezon finali oyunuydu ve ne yazık ki benim biletim yoktu. Bu sefer sürpriz gelişen bir hayaldi çünkü ama sonra televizyonda bölümü izleyince pişman oldum. Kapının köşesinden ayakta izlemeye bile razı olurdum. Neyse oyuna yarım saat var biz yine aynı hayranlar toplanmaca ekip terasta. Sonra tam o anda bir baktım Murat Eken orada. Zaten geçen sefer son anda yakalamıştım, içimde kalmıştı bir heves. Gittim terasın altından Murat abiye bağırdım, baktı “Murat abi seni çok seviyorum. Giresun’dan geliyorum. Büşra ablamı da gördüm seni görmeden gitmek istemiyorum. İkiniz benim her şeyimsiniz. Lütfen sadece bir fotoğraf için oyuna da kalmayacağım zaten.” dedim. Çünkü 10 dakika önce babam aramıştı ve bizim acilen gitmemiz gerekiyordu ve daha da gelemeyecektim oraya. Oyun çıkışına da bekleyemeyeceğimi düşündüğümden bu kadar ısrarcıydım ve o an bunları söylerken bir yandan da fark etmeden hüngür hüngür ağlıyormuşum. Ben biraz rezil oldum ama benim pamuk kalpli abim neyse ki üzmedi beni “Tamam sen Adem abinin yanına git ben geliyorum” dedi, güldü. Ben de hemen kafeden içeriyi girdim pardon ya resmen daldım “Murat abim gelecek şimdi” diye. Tabi kafeyi o sırada kapattıkları için diğer fanlar da girip görmek istiyordu ama ben hemen içeri girdim ve milletin arkamdan “O giriyor biz niye giremiyoruz?” diye isyan ettiğini duydum ama kusura bakmasınlar her hafta buradalar zaten 16 saat yoldan sadece bu ekip için bu insanları görmek için geliyordum ben. Sonra canım Murat abim indirim skecindeki o havadan sarktığı askılar, eldivenler ile indi aşağı. Hemen imza attırdım sonra o zaman fanlar arasında bir el ele fotoğraf çektirme modası vardı. Öyle çektirdim meğer ÇGHB’nin yönetmeni Hakan hoca da oradaymış o da “O zaman o kadar ajan gibi bari sırt sırta ajan pozu verin” dedi biz de öyle poz verdik. Hayatımdaki en güzel ve eğlenceli fotoğraf karelerinden biri olarak kalacak. Sonra çıktım ve oyun başladı. O kadar yolu gelip de oyunu izleyememek dokunmuştu tabi. Sonra döndük misafirhaneye.
E tabi ki naptım ettim yedim beyinleri ve sonunda oyundan sonra yine BKM Mutfak’ın önünde bekliyordum. Sezon finali olduğu içinde önce tüm ekip terasta pasta kesip kutlama yaptı biz tabi aşağıdan hepsini izledik. :) Sonra tüm ekip geldi dışarı bizimle fotoğraf çektirdi o kadar kalabalıktı ve o kadar güzeldi ki resmen hayal ettiğim ortamdı ve çok güzel bir fan ailesiydik, çok tatlı godiklerdik biz. Sonra Şahin Irmak, Eser Yenenler, İbrahim Büyükak, Metin Yıldız ile fotoğraf çektirdim. Ayça Erturan’ı günün sonunda nihayet gördüm. Aykız ablam beni görünce hatırladı “Aaa ne güzel sen mi geldin?” dedi. :) Sonra tabi ki Büşra’mı bal gözlü meleğimi son bir kez daha gördüm,fotoğraf çektirdim. O sırada da Kutsal Damacana’da oynadığı o makyajı sormuştum. Gerçekten o korkunç hal de oymuş insan nasıl kıyar böyle güzelliği o hale getirmeye acaba. Bunu hatırlayınca çok güldü ablam. Böylece güzel,mutlu ve rüya gibi bir gün daha bitti. Bu en güzeli derken hayal yine bitmedi meğer bundan kat kat güzeli olacakmış. Sabır, istek, emek bir araya gelince olmayacak şey yok. Yeter ki hayaline inan ki o da sana inansın şu evrende bulsun bir yolunu gerçekleşebilmek için.
Öyle bir inandım ki hayalime en güzelleri yaşamaya devam ettim…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Manyağın Tuhaf Anıları
Phiêu lưuHayatı televizyon izleyerek geçen kız en sonunda manyak oldu. İlk kez 2 yaşında bir ünlü ile tanıştı ve o günden beri ünlü peşinde koşturuyor. Tüm dünyası ünlüler,diziler... Sette koşturur,tiyatro kapılarında yatar. Hayranlığı beterdir,severse abart...