🍉

252 34 39
                                    

Günün ilk ışıkları pencereden içeri dolup çoktan odayı aydınlatmıştı. Cheng gözüne gelen ışınlar yüzünden sol tarafa dönmek için hareketlendi fakat onu engelleyen bir şey vardı. Uyku sersemliği ile tekrar denedi, ne kadar güç kullanırsa kullansın dönemiyordu. Sinirle iç çekip gözlerini iyice yumdu. En sonunda uyanmaya karar verip yanında ona sarılarak uyuyan kişinin Wei Wuxian olduğuna emin bir şekilde gözlerini araladı.

Burnunun ucundaki adamı bir süre izledi. Bir şeyleri algılamaya başladığında ise huzurla uyuyan, bir koala gibi Cheng'in beline sarılmış Lan Xichen'i yataktan aşağı hızla tekmeledi.
Güne tekme ile başlayan Xichen mırıldanarak gözlerini ovuşturdu. Jiang Cheng ise ilk andaki dehşete düşmüş ifadesini koruyordu.

"S-sen hayalet misin!"

Sesinin titremesine lanet ederek Sanduyu kınından çıkarttı. Sonrasında ise daha çok kendi kendine konuşuyordu.

"Rüya görüyor olabilir miyim..."

Elindeki yastığı kalkan gibi kullanmayı bırakıp kınını aldı, yerde oturan adamı dürttü. Xichen nihayet uyku sersemliğinden çıkabildiğinde gözlerini büyüttü. Ellerini kaldırıp baktı. Artık kedi değildi ve anlaşılan kendi bedenindeydi. Dudaklarında sinsi bir gülümseme belirdi ve hemen yok oldu. Cheng, önce şaşırmış ve daha saniyeler geçmeden gözleri dolmuş adama kaşlarını çattı.

"DÜN GECE ÇOK CÜRETKARDINIZ ŞİMDİ BU TAVIRLARINIZ DA NE! Tekmelenecek ne yaptımm"

"Lanet olsun en saçmalıyorsun sen! HEM NE DİYE BAĞIRIYORSUN TÜM SEKTİ BURAYA TOPLAMAK MI İSTİYORSUN ?"

Lan Xichen daha fazla dayanamayıp Cheng'in üzerine atladı ve onu kollarıyla olabildiğince sıkı sardı. Hiçbir şey düşünecek halde değildi, sadece sevdiği adama sarılıp, öpücüklere boğmak istedi, tabiki ölüme bu kadar yaklaşmışken hiçbir şeyden korkusu yoktu ve hatta Cheng'ın onu öldürme ihtimalini hiçe sayıyordu. Jiang Cheng anın şokunu çoktan atlatmıştı, zihninde sahnelenen görüntüler ise Xichen'i tekmelemek, yumruklamak gibi şeylerdi yinede hareket edemiyordu yada etmek istemiyordu. Omzunda ıslaklık hissettiğinde ise kollarını yavaşca kaldırdı ellerini sırtına koymaya tereddüt ederken

"Wanyin sadece... sadece bana sarılamaz mısın? Söz veriyorum her şeyi anlatacağı..."

Jiang Cheng çoktan kafasını geniş omuza gömmüştü. Xichen bir anlık afallamadan sonra kendisine geldi ve anın tadını çıkarttı tâ ki Wei Wuxian odaya dalana kadar.

"..."

Cheng, Xichen'e tekrar bir tekme atıp hızla ayağa kalktı. Gülmekten gözlerinden yaş gelen kardeşiyle kavga etmeye hazırdı. Wei Wuxian gördüklerini anlamlandırmaya çalışırken geldiğinde elinden düşürdüğü kitabı zorla geri aldı. Karnına ağrılar girmeye başlamıştı bile.

"AHAHAHA Biliyordum ! XİCHEN İLE ARANDA BİR ŞEYLE... mm mmm MMMM"

Xichen'in düşündüğü tek bir şey vardı Cheng'in yanından ayrılmamak ve bulduğu ilk fırsatta itirafını etmek. Aklına gelen bu düşünce ile duraksadı, sinirden köpüren Cheng'ın aksine gayet sakin bir ifade ile

"Wei Wuxian çok üzgünüm ama bizi biraz yalnız bırakabilir misin?"

Wei Wuxian çattığı kaşları ile bir hmph daha çok mffmf yapıp kapıyı çarparak ayrıldı. Cheng, kardeşinin kollarını bağlamış bir şekilde uzaklaşırken dudaklarını büzdüğünü biliyordu.
Wuxian, odadan kovulmasına ve susturma büyüsü yapılmasına rağmen içten içe mutluydu.

风花雪月-𝔁𝓲𝓬𝓱𝓮𝓷𝓰Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin