"Buradan gitmemiz ne kadar mantıklı?""Voldemort'u yendin dostum mezarlıktan geçmeye mi korkuyorsun?"
"Evet"dedi Harry bıkkınlıkla. Gecenin bu saatinde sırf kestirme diye mezarlıkların arasından geçmeleri hiç de mantıklı değildi.
Altın üçlü uzun zamandır beraber bir şeyler yapmadıklarını düşünüp dışarı çıkmaya karar vermişlerdi.Tabi Harry başına bunların geleceğini bilse asla gelmezdi. Yürüyüş yapmak için gecenin bir yarısında gezerken yolları tam da mezarlığa düşmüştü.
"Harry sakin olur musun Voldemort'un ruhunun seni bulacağı falan yok."dedi Hermione sanki dünya'nın en mantıklı şeyini söylermiş gibi...
Harry onları umursamayarak el lambasını kendine daha çok çekti. Korktuğu şey bunlar değildi ki öyle ortamları sevmiyordu sadece. Sanki sürekli arkadan gerilim müziği çalıyor gibi hissediyordu.
Hermione ve Ron arkadan yavaş yavaş gelirken Harry onların önünden el lambasıyla biraz olsun ileriyi aydınlatarak gidiyordu.
Tabi arada sürekli arkasına bakıp onları kontrol etmeyi de unutmuyordu.Korku filmlerinde ki ilk yem olan kişi olmayı istemezdi.Hatta Hermione ve Ron'un düğünleri hakkında konuşmalarını bölmek istemese aralarına bile girebilirdi.
Sonuçta çıkabilecek bir tehlike karşısında ortada durmak en mantıklısıydı. Keşke Harry okul hayatında da olaylara karşı bu kadar temkinli yaklaşabilseydi.
Lambanın ışığının hafifçe aydınlattığı yazıyı görünce daha fazla yaklaşıp gözlerini oraya dikti.
"Lucius Malfoy."
"Ne? Nasıl yani?Lucius Malfoy ölmüş müydü?Uzun süredir muggle dünyasında takıldığı için kesin kaçırmıştı bu haberi.Harry'nin elbette Lucius'tan haz ettiği söylenilemezdi ama ölüm haberine de sevinmemişti.Hatta bir miktar üzüldüğünü söyleyebilirdi.
"Ron!" diye seslendi arkasını dönerek "Lucius Malfoy ne zam-"
"Ron!"
"Mione!"
"Orada mısınız?"
İki adım arkasında ki arkadaşlarının bir anda yok olmasına sıkıntıyla iç çekti kuzgun saçlı olan. "Sadece" diyerek söylenmeye başladı "Sadece bir dakika gözümü sizden ayırıyorum ve kayboluyorsunuz."
Yapacak daha iyi bir fikri olmadığından çıkışa doğru yürümeye devam etti kuzgun saçlı. Yemin edebilirdi ki üç büyücü turnavasında olan labirentin çıkışını bulmak daha kolaydı.
Sakin kalmaya çalışırken gördüğü siyah silüetle olduğu yerde dona kaldı Harry. "Umarım bu Lucius Malfoy'un ruhu falan değildir diye geçirdi içinden.Adam ölüyken bile rahat bırakmıyor."
"Kim var orada?" diye seslendi ama yanıt gelmedi.
"Sakin ol Harry diye tekrarladı kendine. Gerilim müziği falan çalmıyor. Pretty little liars dizisinde de değilsin.Ashley Benson'la alakan bile yok."
Daha demin gördüğü silüetin oradan sesler gelmeye başlayınca korkusunu bırakıp o tarafa doğru ilerledi. Sonuçta o Harry Potter'dı değil mi?Her zaman merak ettiği şeyin peşinden giderdi.
"Kim var orada dedim" diye bir daha seslendiğinde bir el onu geriye doğru çekip ağzını kapattı.
"Korktun mu Potter?
Tamam beklediği kişi kesinlikle Draco Malfoy değildi.Lucius Malfoy'un ruhunun gelmesi bile daha mantıklı bir ihtimaldi.
"Manyak mısın sen?" dedi üzerinde ki şoku yavaş yavaş attığında."Gece gece burada ne işin var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cardigan/Drarry
Fanfiction"When you are young, they assume you know nothing.But I knew you."