Babamın ela gözleri beni bulduğunda hafif sendeledi. Onlara çok fazla acı çektirmiştim. Yavaş adımlarla anıma geldiğinde sıkıca sarıldı. Sanki gerçek olduğumu teyit eder gibiydi. Kollarımı kaldırıp sırtına bastırdım. Hıçkırıklarının sesi kulağıma çarpıyor benim de ağlamamı sağlıyordu.
Merdivenden gelen pati sesleri ile babamdan ayrıldım. Sirius koşarak üzerime doğru geliyordu. Wanda güçleri ile onun canını acıtmayacak şekilde durdurduğunda gülümsedim. Benim üzerime atlaması sakıncalı olabilirdi. Eğilip onu sevmeye başladım. Neşe ile kuyruğunu sakladığında gülümsedim.
"Sirius, yemini vermem gerek nerdesin?" Bucky'nin sesini duyunca durdum. Onun burada olacağını tahmin etmemiştim. Merdivenden üzerinde bol bir tshirt ve eşofman ile iniyordu. Saçları dağılmış, sakalları uzamıştı. Gözleri benim bulduğum noktaya baktığında yutkundu, elinde ki mama kabını yere düşürdüğünde Sirius hızla onun yanına gitti. Yavaş adımlar ile bana geldiğinde bende ona doğru yürüdüm. Bedenimi saran kollar ile derin bir nefes verdim. Bu kokuyu özlemiştim. Beni kendinden ayırıp yüzümü ellerinin içine aldı.
"Kar tanem, iyisin dimi? Sana bir şey olmadı?" sorularına gülerek cevap verdim. Gözleri gözlerimden ayrıldığında şaşkınca salonda geziniyordu. O soru sormadan onu cevapladım.
"Paralel Evren, birazcık Evren değişikliği yapmış olabilirim." bakışları bana döndüğünde gülümsedi.
"Galiba biz artık gitsek iyi olacak." Paralel evrende ki Tony ayağa kalktığında diğerleri de kalktı. Strange elime bir teklonojik alet verdiğinde soru soran gözler ile ona baktım.
"Bu alet bizimle iletişime geçmenizi sağlıyor. Teşekkürler Diana. Bize kattıkların için teşekkürler." herkes portaldan geçince ışık süzmesi yavaş yavaş kayboldu.
*
"Çok acıkmış olmalısın Diana. Sana ne hazırlamamı istersin?" Steve babamın sorusu ile ona döndüm.
"Sushi ve Noodle istiyorum." yüzünü buruşturup ayağa kalktı. Bu hareketi gülmeme sebep olmuştu. Asla bu tür yemekler ile barışık olmamıştı. Clint'in yanımda turşu kemirmesi ağzımı sulandırmıştı. Şiş karnının üzerine koyduğu tabak ile durmadan turşu yiyordu. Salona giren Bucky ile gözlerimi turşudan alabilmiştim. Yanıma oturup kollarını belime doladı. Burnumu boynuna götürüp burnumu boynuna sürttüm. Kokusu hiç bir yerde bulamayacağım huzuru veriyordu. Ve ben bunu çok özlemiştim.
"Sen ne zaman doğuracaksın?" Clint ona yönelttiğim soruyla turşu tabağını yanına bıraktı.
"Bilmiyorum, çok garip hissediyorum. Bu utanılacak bir şey değil elbette ama yine de garip. Pietro güçleri yüzünden hamile kalamayınca ben kalayım dedim." gülümsedim. Dediklerinde haklıydı, eğer Pietro hamile kalsaydı istemeden güçlerini kullandığı an (ki bu sık oluyordu) bebeğini kaybedebilirdi.
Natasha ve Bruce el ele içeriye girdiler. Sanki içerinde ki mutluluk dışarıya vurmuştu. Herkes salonda toplandığında bir şey olacağını anladım. Natasha karşıma oturduğunda hafif bana doğru eğildi.
"Hani senin bir projen vardı ya. Yapay yumurtalık projesi." kafamı salladım.
"O proje kabul edildi." hızla yerimden kalkıp Natasha'ya sarıldım. Çok uzun süredir onay almasını bekliyordum.
Projem yumurtalıkları doğuştan olmayan kadınlar, ameliyat ile yumurtalıkları alınan kadınlar ya da hamile kalmak isteyen herkes için bir kurtuluştu. Üstün teknoloji ile ürettiğini yapay yumurtalık testini ilk Natasha'nın üzerinde denemiştim. Aklıma gelen şey ile ona döndüm.
"Hamileyim!" yerime zıplayıp ona sarıldım. İyice duygusala bağlamıştım. Natasha'nın da ağladığını omuzda ki ıslaklıktan anlayabiliyordum. Ayrıldığımızda göz yaşlarımı sildim.
"E o zaman bende bir haber vereyim. Avengers ailesine küçük bir üye daha katılıyor." etrafımda ki şaşkın yüzlere baktıkça sırıtıyordum. Tony bana sarıldığında ona karşılık verdim. Sarılmamızı şaşkınlık ve mutluluk arasında gidip gelen ses kesmişti.
"Kar Tanem?" Bucky'nin bakışları karnıma döndüğünde gülümsedim.
*
Yıllar sonra
Ekranda küçük kahkahalar atan Diana'yı gördüğümde gülümsedim. Salonda ki herkes bu görüntüyle mest olmuştu. Kamera Steve'e döndüğünde dişlerini göstererek sırıttı. .
"Çok güzel değil mi?" bebeğine bakarak sorduğu soruya cevap verdim.
"Evet Steve." arkadan gelen bağrış ile herkes kendine geldi. Ekranda ki bebek o kadar büyüleyici bir güzelliğe sahipti ki kimse ondan gözünü alamamıştı.
"Steve, Diana nerede? Ona sütünü içirmem gerek." kameranın karşısında Tony'yi gördüğümde gülümsedim.
"Owww büyük Diana'da buradaymış."
Gittiğim evrende ki Tony ve Steve bir süre sonra evlenmişlerdi şuan ise özellikle Tony'nin karnında taşıdığı bebekleri ile zaman geçiriyorlardı. Özellikle olduğunu Tony söylüyordu, büyük ihtimal babamın yaptığı gibi yıllarca Diana'ya 'seni ben doğurdum' diyecekti. Bize el salladıklarında ekrana karnı şişmiş olan Natasha ve Clint girdiğinde sırıttım.
Yanıma gelen küçük bedenler ile gülümsedim. Kızımız Hera, Pietro ile Clint'in kızı Natalia'nın kolundan tutmuş yanımıza getirmişti. Meraklı gözler ile ona baktığımızda gülümseyip herkesin şok olduğu ama Clint'in sinir krizi geçirdiği şeyi söyledi.
"Anne ben Natalia ile evlenmek istiyorum."
-----------------------------------
Hayatımda ilk defa bu kadar kısa bir hikaye yazdım. Kendimle gurur duyuyorum. Hikayede aksiyon falan yok. Kısa Ship hikayesi diyebiliriz ama bence küçük, soft bir şey oldu.
Hamile bir Diana bıraktım şuraya;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{Parallel Universe} Diana & Bucky Barnes | Stony
FanfictionMpreg içerir! Stony' daughter Diana, sevdiği adama bir gece öylesine sorduğu sorunun gerçekleşeceğini nerden bilebilirdi ki. Uyandığında kendini farklı bir gerçeklikte bulmuştu. Yüzler tanıdıktı ama duygular. Ve kendi gerçekliğine geri dönmek için...