Sevilmeyi hak ediyorsun.

54 5 0
                                    

Doruk'u görünce içimde tarifsiz bir sevinç oldu. Nedenini bilyordum ama karnımda kelebekler uçmuş gibi hissediyordum. Göz göze geldiğimizde gülümsedim yavaş ve ürkek adımlarla yanına doğru ilerledim. "Selam" dedim hala gülümseyerek. Oda tam tersi bir şekilde "Selam" dedi. Sanki hiçbir şey olmamış gibi donuk yüzüyle. "Hep buradamı takılırsın?" dedim gülümsemem yüzüme iyice yayılırken. "Taşındık taşınalı burada takılırım" dedi. "Hiç karaoke yaptın mı?" diyo sordum. "Yapmayı denedim ama sesim güzel değildir" dedi ve ekledi "Senin sesin büyüleyiciydi" NE. SEN. CİDDİ MİSİN. OHA. SESİM BÜYÜLECİ Mİ. UTNDRMSNA YHA .S.S.S.S."Teşekkür ederim" dedim hala gülümseyerek ve elimi saçıma götürerek. Gizem bana "Ecccc koooşş bak Kıvanç neyi sööliyyceeek" diye bağırınca Doruk'a dönüp gitmek zorundayım" dedim. "Tamam" dedi gülümseyerek. Gamzelerime bakarken "Çıkışta beraber bişeyler yapalım?" dedim. Tamam anlamında başımı sallayıp gülümsedim ve arkamı dönerek bizimkilerin yanına gittim. Kıvanç "Çikitaa muuz muuuz muz  Ajdaaar ajdaaar eaaajdaaar" diye mükemmel sesiyle mükemmel şarkısını! Söylerken Doruk'u izliyordum. Bu çocukta hiçkimsede olmayan bir şey vardı. Kendimi farklı bir şey vardı, kendimi iyi hissetmemi sağlayan bir şey. Gizem "hoop daldın gittin kızım" diye bağırınca "Noluyo yaa" dedim bana valla salak ya bakışı atarken"Şu çocuk... Evde konuşucaz" dedi. Kafamı olumlu anlamda salladım. Konuşmaya ihtiyacım vardı. Aşk mıydı bu? Bu kadar süredemi? Ben aşık olamazdım ki. Aşk'ı sormak içinde tam doğru kişiyi seçmiştim, Ruhsuz Gizem!.
...
Bir iki şarkıda ben söyledikten sonra salondan çıkmak için dışarı doğru yürümeye başladılar bende onlara biraz işim var siz gidin diyince başta itiraz ettiler ama sonra kabul ettiler. Kalkıp Doruk'un yanına doğru ilerlerken "Eee napıyoruz dedim.
"Bowling oynayalım?"
"Tamamda bem oynayamamki..." dedim iii yi uzatarak.
"Ben öğretirim" dedi ve bowling kısmına doğru yürümeye başladı. Bende hızlı adımlarla ona doğru yürümeye başladım. Bowling kısmına geldiğimizde eline bir bowling topu geçirdi ve seri hareketlerle topu attı. Tümünü devirdi ve çok normal bir şeymiş gibi tekrar devam etti. Tüm salon bize bakıyordu ama o umursamıyor muydu? Ben olsam ABLANIZZ KUUL BİÇLER AÇILIN tavrını alırdım kesinlikle. 1-2 atış daha yaptıktan sonra bana döndü ve "Hadi sende dene" dedi. "Oynayamıyorum" dedim. Be yanına çağırdı ve topu nasıl tutacağımı gösterdi. Eli elime değdikçe karnım gıdıklanıyordu. Hani salıncakta çok hızlı sallanırsınız da karnınız çok gıdıklanır ya. O histen. Elini benimle beraber bowling topuna yerleştirdi, bacaklarımız birleşti , kafası omzumun üzerindeydi ve beraber eğilmii bir şekilde durıyorduk. Kolumu yana doğru açarak "Ben kolunu ileri ittirdiğimde atacaksın" dedi. Aşağı yukarı tamam anlamında kafamı salladım. Kolumu tekrar ileri ittirdim ve topu attım. Pozisyonumuzu hiç bozmadan topun gidişini izledik. Sadece 1 tanesini devirebilmiştim. Yapışık bedenlerimiz ayrıldığında Doruk "Sakin olmaya çalış, sadece iyi hisleri düşün. İlk atışa göre iyisin" dedi. Cidden! Sakin olmamı mı istiyordu? O muhteşem kokusu burnumdayken ve dokunduğu yerler alev alev yanarken!
Bi kaç atış yapıp çoğunda başarısız oldum. Atış yapmadığım sıralarda Doruk'un mükemmelliğini seyrettim. Kazandığında alaycı bir şekilde gülümsüyordu ve gamzelerini ısırmak istiyordum.
Sonunda bowlingten çıkınca hava kararmıştı ve zamanın ne kadar çabuk geçtiğini fark etmiştim. Doruk'la beraber yan yana yürüyorduk. Çok yakın değildik ama bu bile huzurla dolmama sebep oluyordu. Bir süre sessizce yürüdükten sonra dayanamayıp
"Kimsin sen?" dedim.
"Doruk" dedi. Dalga geçtiğini anlamıştım. Kahlaha attım ve tekrar ona döndüm.
"Hayır hayır. Ciddiyim ben. Kimsin? Nerden geldin? Ailen nerde? Kaç yaşındasın?"
Kafasını yola dikip yürümeye devam etti. Önüne durdum ve gözlerimi gözlerine diktim.
"Sevilmeyi hak edecek biri değilim." dedikten sonra yürümeye devam etti. Sessizce evime doğru ilerledik. Bi kaç kere konuşmak için ağzımı açacaktım ama sonra vazgeçtim. Eviöin önüne geldiğimde
"Her insan sevilmeyi hak eder" dedim kahverengi gözlerine bakarak.
"Ben hak etmiyorum." dedi oda aynı şekilde benim ela gözlerime bakarak.
"En çok sen.."
"Belkide" dedi ve vedalaşıp gitti. Arkasından noktaya dönüşünceye kadar onu izledim.
...
Kapıyı anahtarla açmaya çalışırken kapı içeriden açıldı. Gizem'le göz göze gelince sırıttım. İçeri girmeme yardım etti vetabaklara abur cubur doldurup salona oturduk.
Bir yandan Mabel matiz-yaşım çocuk çalarken bir yandan sohbet ediyorduk.
"Ece, o çocuk kim?" diye sordu ciddi bir ifadeyle. Evet Gizem'in ciddi olduğu sayılı zamanlardandık. Tüm olan biteni anlattıktan sonra
"Bu hisin adı ne Gizem?" dedim.
"Bu soru için yanlış insanı seçtin" dedi ve ikimizde kahkaha attık. 3-4 bölüm yabancı dizi izleyip odama çıktım ve pijamaşarımı giyip kendimi yatağa attım. Gün boyunca yaşadıklarımı düşündükten sonra uyuya kalmıştım.

Dipsiz KuyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin