Alarmın lanet sesiyle gözlerimi açtım. Bugün okul vardı. Yatakta biraz oyalanıp dolaptan kıyafetlerimi aldım ve banyoya girdim. Kısa bir duş aldıktan sonra siyah taytımı ve hafif uzun beyaz kazağımı giydim. Şarkı mırıldanarak mutfağa girdim ve Gizem'in hazırladığı kahvaltıya ağzım açık bakarken "Günaydıın" dedim. Gizem kocaman bir gülümsemeyle "Günaydın" dedi.
"Bizimkiler gelecek mi?" dedim ağzıma dilimlenmiş salatalıklardan bir tane atarak.
"Gelecek"
"Tamam" dedim ve çantamı hazırlamak için odama gittim. Özel bir kolejde Lise son sınıfta sınıftaydım. Kitaplarımı çantama koyduktan sonra çalan kapıyı açtım ve kahvaltı masasına oturduk.
"Ece dünki çocuk kimdi? Dedi Kıvanç abi havasıyla. Abim yoktu ama yerini aratmayan Kıvanç vardı.
"Sadece bir arkadaş" dedim gerilerek. Niye soruyordu ki? Rahatsız oluyordum böyle konulardan.
"Sevgili mi yaptın yine kız" dedi Ege dalga geçerek. Beni tanırlardı. Aşık olmazdım. Aşka inanmazdım. Hep saçma gelmiştir. Kardeşlik daha kuvvetli bir duyguydu benim için.
Ege'nin bu sorusuna gözlerimi devirerek cevap verdim. Biraz sonra toparlanıp arabaya bindik ve okula geldik.
...
Sınıfa girip bağırarak "Günaydın millet" dedim ve yerime geçtim. Bizimkilerle aynı sınıfftaydık. Arkadan 3 önde gizem ile ben, arkamızda ege ile kuzey en arka sıradada kıvanç tek başına oturuyordu. Sıkıcı geçen bir coğrafya dersinden sonra sonunda teneffüs zili çaldı ve kantinde hef zamanki oturduğumuz masaya oturduk. Kuzey'le Fenerbahçe Galatasaray'ı tartışırken -çok koyu Galatasaray'lıydım ve Kuzey beni hep sinir ederdi- kantinin kapısından Doruk girdi. Gözlerimi devirip "Hadi amaa" diyince tüm masa benim baktığkm yere baktı ve Ege komik bir şekilde "Dünki çocuk değil mi bu yaa" dedi.
"Onun adı Doruk. Dünki çocuk deyip durma" dedim kafamı Doruk'tan ayırmayarak. Kuzey ooo layınca "neyse canım ne konuşuyorduk?" dedikten sonra Doruk'un yavaş yavaş yanıma ilerlediğini fark ettim.
"Selam sakar"
Kafamı kaldırdığımda yamuk gülümseyen Doruk'u gördüm. Bende aynı gülümseyişle cevap verdim
"Selam"
"Oturabilir miyim?"
Bizimkilere baktım. Hepsi istemez bir ifade takınmıştı. Ağzını açan Kıvanç oldu .
"Hayır bay ukala. Bu masaya sadece bizim tayfadan olanlar oturabilir ve sen bizden değilsin."
"Kıvanç lütfen" dedim kısık bir sesle.
Doruk alaycı bir kahkaha atıp
"Sana sorduğumu hatırlamıyorum BAY ASABİ." Bay asabiyi vurgulamıştı ve yüzünde hala alaycı bir gülümseyiş vardı .
Ege araya girdi.
"Bak kardeşim, uzatmadan git istersen."
Doruk hala Kıvanç'a bakıyordu.
"Siz oturun. Sınıfta buluşuruz dedim ve Doruk'uda alıp kantinden çıktım. Koridorda
"Derdin ne senin?" diye bağırdım. Bizimkilerle tartışması beni sinirlendirmişti. Nasılsa onlar benim kardeşim, ailemdi. Bir ukalaya değişrmezdim.
"Derdim sensin" dedi oldukça ciddi durarak. Söylediği karşısında afalladım ve ne diyeceğimi bilemedim. Sonunda
"Ne istiyorsun benden?" dedim ciddi durarak.
"Kalbini, sevilmeyi hak ettiğimi göstermeni."
"Ben.." dedim ne diyeceğimi bilmeyerek.
"Doruk, ben aşık olamam."
"Niye dedi bağırarak. Niye?"
"Hiç aşık olmadım... Seni tanımıyorum"
"Ben seni tanıyorum Ece. Bu mahalleyede, okulada gelme sebebim sensin. Tanırsın. İnan bana tanırsın zamanla. Ne olur Ece. Düştüğüm şu dipsiz kuyudan çek al beni. Karanlığıma ortak ol."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dipsiz Kuyu
Teen FictionSıradan hayatı olan bir genç kızın birdenbire değişmesi ve yeniçocuk.