Spot ışıklarının mükemmel vücudumda dans ettiği büyük stüdyoya girdiğimde oldukça rahattım. Sadece iki teknik anlatarak elemelerden geçebileceğimi düşünecek kadar güveniyordum kendime.Büyük kapı olağan bir biçimde açıldığında içerisinde malzemelerimin bulunduğu el arabasını iterek şeflerin karşısındaki tezgaha geçtim.
"Hoş geldin. Adın nedir?" Şef Kim Junmyeon'un sesini duyduğumda onlara bakarak hafif eğildim.
"İsmim Oh Sehun."
"Beş dakikan var Sehun. Başlayabilirsin." Malzemelerimi hızla tezgaha dizmeye başladım, tabiki enfes olacaktı elimin değdiği bir yemeğin kötü olmasına ihtimal vermiyordum zaten.
"Aşçı mısın?" Danilo şefin sorusu ile başımı salladım ve doğrama tahtasının üstüne orta boy levreği koydum.
"Aşçıyım ve kendimi bildim bileli bu mesleği yapıyorum. Yaklaşık 10 senedir." dedim içini daha önceden açtığım balığın kılçıklarını özenle çıkarırken
"Kaç yaşındasın."
"23 yaşındayım." hiç kılçık kalmadığına emin olana kadar balığı temizledim. İnsanların elemeleri geçmek için anlattığı dramatik, trajik dahası trajikomik bir hikayeye sahip değildim. Benim arkasına sığınacak bir hayat hikayesine ihtiyacım yoktu.
"Ne yemek yapacaksın" Yanıma yavaşca gelen Hwasa şefe baktım.
"Mühürlenmiş derili levrek, ızgara pancar ve yanına ise Danilo şefin oldukça aşina olduğu bir sos yapacağım. Limoncello'nun çakma sosu."
Hwasa şef tezgahıma hakikatli bir bakış atarken ocağa koyduğum tavaya yağ döküp levreklerimi yerleştirdim.
"Ben bu filetoyu daha önceden hazırlamıştım, şimdi ise mühürleyeceğim." ellerim ile tavaya koyduğum ve kusursuzca kestiğim balığı gösterdim. "İyi bir mühürün en büyük düşmanı nemdir bu yüzden -."
"Oğlum bize yemek tarifi verme." Hwasa şef lafımı böldükten sonra ellerini tezgaha dayadı ve konuşmaya devam etti. "Biz biliyoruz tarifi de tekniği de. Yaptığın yemekte vurucu noktalar ne, levreği derili mi mühürleyeceksin
derisiz mi? Bunlarla gel bize.""Yemeğimdeki vurucu nokta asit ve şeker dengesi olacak." dudaklarımı hafif bir alay yoklarlarken devam ettim.
"Bu denge sağlanırsa, çok önemli bir işlev görüyor çünkü- ."
"Sana gastronomi öğrencisi gibi mi görünüyoruz Sehun?" diğerinin aksine biraz daha sinirli sesini duymam ile Junmyeon şef olaya müdahale etmesi gerektiğini düşünmüş olacak ki kalan süreyi hatırlatmıştı.
"3 dakikan kaldı, hızlan biraz."
Tek amacı ise Hwasa şefi sakinleştirmekti.
O işinde oldukça iyidi, mutfak disiplinini her şeyin üstününde tutardı. İnanılmaz saygı duyduğum fakat bu başıma buyruk hallerimle çileden çıkacağını tahmin ettiğim bir kadındı.
Bunun üzerine Hwasa şef yanımdan ayrıldı ve yerine geçti ben de o sırada pancarları ızgaraya dizip birkaç limonu alıp blendera attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
masterchef :: hunhan exo
RandomO pastacının saçları karamel, teni beyaz çikolata ve dudakları keşfedilmeyi bekleyen tropikal bir meyve gibiydi. Ben ise elinde kanlı bıçağı ile gezen bir et aşçısıydım. Aramızdaki fark ise tam olarak burada başlıyordu.