-1-

11.8K 322 120
                                    

Resmen kan beynime sıçradı!
Babamın amacı ne acaba yaa??? Sinirden elimin titrediğini ve yüzümün yandığını hissedebiliyordum. Derken bir park gördüm ve oradaki bir banka oturdum. Çantamı yanıma koydum ve olanları düşünmeye başladım.

Sabah kalktığımda telefonum çalıyordu. Zorlukla kalktım , telefonu elime alıp önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına götürdüm.

ARAYAN :BABİİŞŞ

-Günaydın sultan !!!

Babamın bana sultan diye hitap etmesiyle yüzüme aptal bir sırıtış yerleştirdim.

-Günaydın babiş. İş yerindemisin???

-Evet canım. Bende seninle bu konu hakkında konuşmak istiyordum. Lütfen iş yerine gelirmisin???

-Hıımm... Peki, neden olmasın? Benim içinde değişiklik olur.

-Tamam canım.

Ne olduğunu bilmiyordum ancak iş yerinden sonra alışveriş yapmak çok cazip gelmişti. :) Kalkıp yüzümü yıkadım. Aynaya baktığımda çökmüş olduğumu gördüm. Üzüntüden değil!!! 10 saat uyuduğum için.

Dolabımı açtım ve önünde dikeldim. Öylecene mal mal bakarken yarasa kol uzun beyaz, üzerinde kurukafa resmi olan t-shirt ümü gördüm . Elime aldım ve bir tane de kot pantolon çıkardım. İddalı olmaya gerek yok!!!

Seçtiğim giysileri giydim ve çok koyu olmayan pembe rujumu sürerek uygun bir çanta seçtim. Çantama para , telefon, peçete, ruj vs gibi odamın duvarları dışında her şeyi doldurduktan sonra elime aldım ve arabamın anahtarını elime alarak dışarı çıktım. Arabamın koltuğunda iyice yayıldıktan sonra aynadan kendime son kez baktım ve gaza bastım.

***

İş yerinin kapısında duran adama anahtarı fırlattım ve beni kapıda karşılayan yalakaya başımla selam verdim. Koskoca binaya girdiğimde babamın sekreteri koşarak yanıma geldi. Kısa bir süre soluklandıktan sonra

Bana döndü.

-Ekrem bey sizi bekliyor. Eylül Hanım.

Bana hanım denmesini sevmediğimden tek kaşımı kaldırarak ona baktım.

-Eylülcüğüm.

Sırıtarak yanından ayrıldım ve bana bakan insanları aldırmadan asansöre bindim. 3. Kat yazılı düğmeye bastım ve çantamdaan telefonumu çıkardım.

1 MESAJ!

Kimden: Melisa

Canım çok sıkılıyor. Buluşup bir kahve içelim mi???

Bu fikir hoşuma gittiğinden alışverişi erteledim ve parmaklarımı hızla tuşların üstünde gezdirdim.

Kime: Melisa

İyi fikir. Saat 11 de , leodikya kafede ol :)

Asansörün kapısı yavaşça açılırken Iphone umu tekrar çantaya koydum .

Kapıyı tıklattım.

-Müsaitmisiniz beyfendi???

-Gel Eylülüm!!!

Masum bir gülümsemeyle kapıyı açıp babamın yanına gittim. Ona sarılıp, öptüm ve o kendi koltuğuna tekrar yerleşirken bende masanın diyer yanındaki bir deri koltuğa kendimi atarak çantamı ve telefonumu masanın üzerine koydum.

-Dinliyorum babacık :D

-Bir tanem direk konuya giriyorum ve sözümü kesmeden beni dinlemeni istiyorum

Arkama yaslandım ve ağzımı fermuarlıyormuş gibi yaptım.

-Birtanem, biliyorsun ki sen reşitsin. Ancak üniversite okumadın ve ahh böyle olmiyacak...

Canım artık senin de nasıl para kazanıldığını öğrenmeni istiyorum. Ayrıca sana içi döşenmiş bir ev vereceğim ve artık orada kendi kurallarınla yaşayacaksın. Başının çaresine bakabileceğine inanıyorum. Ayrıca hala sıkıştığında ya da bir sorunun olduğunda bana anlatabilirsin.

Telefonu çaldığında Afedersin diyerek elinde telefon başka bir odaya girdi.

Hangi duyguyu yaşayacağımı bilmiyordum.Telefonumu çantama koyarak elimde çantam ile birlikte dışarı çıktım. Kendimi ne ara dışarı attım bilmiyorum. Hızla yürüdüm ve gördüğüm parktaki bir banka oturdum.

Ve işte şimdi buradaydım. Peki ya şimdi bu durum iyi bir şey miydi???
Bir dakika ya tabiki iyi!!! Kendi paramı kazanarak kendimi babama kanıtlayacaktım. Hem eve Melisa yı davet ederdim ve film izler, patlamış Mısır yer, Çok kiloluyuz diye ağlar, yastık savaşı yapardık. Ahh bu fikir şimdi aklıma yattı. Kalk lan aklımdan! (Haha tamam vurmayın devam ediyorum.)
İyi ama bir dk ya ben ne işi yapabilirim ki???
Zaten üniversite de okumadım. Ama haklıydım yani babamın koskoca şirketi vardı sonuçta!!! Oof oof!
Durun lan titriyom töbe bismillah noluyo lan ??? Haa telefon çalıyoo...
ARAYAN : MELİSA
-Alo?
-Hayvan! Neredesin? Ağaç oldum burada ya öff!!!
-Aaa biz seninle buluşcaktık dimii ayy ben unutmuşum!
-İyi bok etmişin !
Suratıma kapattı evet doğru bildiniz.

Çantamı elime aldım ve telefonu çantaya kattıktan sonra yürümeye başladım. Olanların hepsini Melisa ya anlatmak için sabırsızlanıyordum! Bu düşünceyle adımlarımı hızlandırdım ve iphone umu tekrar elime alarak instagram da gezindim. Bir süre sonra daha fazla ezik bebelerin, 70 yaşındaki amcaların ve ünlülerin her nefes alışını fotoğraf çeken magazin fotoğraflarına bakmaktan bıktım ve eş zamanlı olarak da leodikya kafe ye geldiğimi fark ettim. Kapıdan içeri girdiğimde etrafa bakındım.
Melisa cam kenarindaki masada telefonuyla uğraşıyordu. Onun yanına gittim ve çantayı masaya koyarak ilgisini bana çekmeye çalıştım dikat edin ÇALIŞTIM! Sonuç=Göz ucuyla bana baktı.
Off trip mi atıyor bu bebe yaa!? Ama ben onun dayanamayacağı şeyi çok iyi biliyorum.
Garsonu çağırdım. Yanımıza geldiğinde de Melisa ya göz kırpıp, tekrar garsona döndüm.
-İki dilim kestaneli cheeskek lütfen.
-Hemen efendim!!!
Melisa pis pis sırıtıp telefonu çantaya koyduktan sonra tekrar bana döndü.
-Ne saklıyorsun??? Sökül!
-Ben masumum.
Yüzünü buruşturdu ve alaycı bir ses tonuyla
-çok komik!!!
-Teşekkür ederim! !!
-Hadi ama artık anlat her şeyi !
Sabırsızca bir şekilde söylediği cümleden sonra her şeyi bir bir melisa ya anlatmaya başladım.

BAKICIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin