1.bölüm: ardışık sayılar

20 2 1
                                    

1.bölüm: ♢ ardışık sayılar ♢

*1 felaket 2 felaket 3 felaket la la la la*



    Hayatın size sunduğu küçük sevinçleri ciddiye almanızı söylerim hep. Önüme gelen minicik bir kedi, hayatıma giren küçük bir kelebek, yada yüzüme doğru gelen güneş ışıkları..

Evet. Ben güneş. Hayatı seven birisiyim.. Olmaya çalışıyorum çünkü emin olun depresif bir şekilde yatarak bu aptal hayat geçmiyor.

Sabahın köründe yeni nakil aldırdığım sıramda oturmuş her şeyin çok güzel olacağına tenefüste yanıma arkadaş olmak isteyen insanların geleceğini falan düşünüyorum. Çünkü gelmeyeceklerini bilip evet gelmeyecekler demek bir nevi pes etmek benim için.

  "Evet arkadaşlar bugün ki dersimize başlamadan önce sınıfımıza yeni nakil aldıran arkadaşımız bize küçük ve kısa bir tanıtma yapsın çünkü öteki ders yapılacak biyoloji sınavına çalışmanız için izin vereceğim."

Kes diyordu yani bana konuşmama gerek bile yoktu.

"Güneş" dedim yerimden kalkmadan

"Ayağa kalkarak gür bir sesle nerden geldiğinden ve hobilerinden ufak bir bahsedebilir misin güneşçim ?"

Sabrımı sınıyordu bu adam kısa kes dedi hala hobi soruyor.

"Hobilerim kendimi anlatmayı sevmemek hocam"

Hoca takati tükenmiş bir şekilde yüzüme baktı ve

"Evet derse geçiyoruz biliyorsunuz benim dersimin sınavı 16 ocakta..."

Sakince eski okulumdan getirdiğim 11.sınıf biyoloji ders kitabımı açtım ve küçük bir özet çıkarmaya başladım.

"Dönem ortasında bir anda buraya teleportlanan birisi.. Bak sen"

Arkamda saçları kıvırcık yeşil gözlü bir oğlan çocuğunun bana ithafen yaptığı konuşma ile elimdeki kalemi bıraktım.

"Eee nakil olmanı sağlayan ne gibi acıklı hikayelerin var anlatsana biraz bize"

Evet. Neye umut etmiştim ki ? Salak okulun tekinde oturup arkadaşım olacağını falan zannetmiştim gerçekten.

"Annem öldü babamla eski evimizde yaşamak istemedik bu sizi yeterince tatmin eder mi ?" Dedim bir kelimede bile teklemeden. Gerçeği kabullenmiştim (kabullenmekmi ?)ve bunu söylerken zorlanmıyordum.

"Başın sağ olsun.." dedi suratı düşük bir şekilde

"Ne oldu üzüldün mü ?"

"Hayır ben sad-"

Konuşmasına fırsat vermeden ayağa kalktım. 2 ay önce kaybettiğim annemi hatırlamak bana acı veriyordu. Bu fikre alışmak bana çok acı veriyordu. Ama annem burda olsaydı eğer güçlü olmamı isterdi. Burda olsaydı ölümün beni yıkmasına izin vermezdi. Onu kalbimde hissettiğim her an yüzüme bir gülücük ve bir damla gözyaşı oturturdum.

"Mutluyum anne" diye fısıldadım

"Sen yanımdasın ya ben çok mutluyum."

Kendimi kandırıyordum belki. Ama bir insanın yanınızda olması için fiziken onu hissetmeniz gerekmezdi değil mi ?

"Kimi kandırıyorsun!" diye bağırdım kendime bilmediğim bu okulun boş koridorunda yürürken. Kimi kandırıyordum. Gördüğüm lavaboya daldım. Aynanın karşısına geçip kendimi izlemeye başladım.

Dağınık kaşlarıma göz gezdirdim. Alta doğru inince normal kahverengi büyük gözlerime baktım. Içe çökük olmayan yanaklarımdan aşağıya doğru inip soyulmuş mor renge kaçan dudaklarıma baktım. Açık kumral saçlarıma. Ordan yine gözlerime çıktım. Yanaklarımdan süzülen yaşları bir bir takip ettim.

"Anne!" Diye bağırıp kenara çöktüm hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım atlatamıyordum anneme ne oldu bilmiyordum annem nereye gitti bilmiyordum annem nasil öldü bunu bile bilmiyordum.

Babam ile zaten kötü bir ilişkimiz vardı. Annem öldüğünde ben trabzonda halamın yanındaydım. Ne toprağa verilişini gördüm ne son kez vedalaşabildim onunla. Araba kazası denildi geçildi. Suçlunun hapiste olduğu söylendi.

Zilin çalıp bitmesini dinledim. Sonra öğretmenler zilinin melodisii dinledim.
"Hadi" dedim kendi kendime "hadi kalk gidelim"

Yüzümü yıkadım saçlarımı ellerimle taradım ve aynada kendime buruk bir gülümseme verdim. İyi olmak zorundaydım. İyi olacaktım.

Sakin adımlar ile tuvaletin çıkış kapısına doğru yürüdüğümde çığlıklar ve ayak sesleri duymaya başladım. Kaşlarımı çatıp kapıyı açtığımda. Buraya doğru koşan uzun bir çocukla çarpıştım. Ne oluyor bile demeye fırsat bulamadan elimi tutması ile afalladım

"Burdan hemen çıkmalıyız !"

Elimi tutup beni sürükleyerek koşmaya başladığında şoktan şoka koşuyordum.

Onca çığlığın ve koşturan insanın arasında çocuğa

"Ne oluyor !" Diye bağırdım.

2 kelime 10 harf..

"Bir felaket"







1 felaket mi ? Peki sizcede felaketler ardışık sayılara benzemiyormuydu ? Yada uyumak için saydığımız koyunlara ? 1 felaket 2 felaket 3 felaket 4 felaket la la la la la...








Yeni bir kitaba başladım. Öylesine bir şeyler deniyorum. Lütfen yorumlarda kendi kitabınızın tanıtımını yapmayın. Okudugunuz için teşekkür ederimmmmm

Kayıp Gerçeklik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin