Silinmek mi daha zordu bu hayatta?Yoksa kendini hiçe sayıp bedenini üç beş kuruşa tanımadığın adamların kucağına atmak mı?
Hayatım sayfaları beyaz bir defterden oluşmuş, 18 yaşımda parmaklarımın arasından kayıp siyah bir bataklığa düşmüştü.
Yavaş yavaş, kirlenerek her bir sayfası koparılmış yıpranmıştı.
Göğüs kafesimi ortadan ikiye yaran bir geçmişi silememenin verdiği acizlikle buraya düşmüştüm.
Eskortluk? Önemi neydi ?
Kirli ruhların saklı kaldığı temiz bedenlerde çıplaklık soyut bir kavramdı.
Korku? Kalbimi tekletiyor, ciğerlerime çektiğim nefesi ruhuma zehir gibi sızdırıyordu.Ben kim miyim?
Gri.
Gri Demirkan.Gri adında isim mi olurmuş?Oluyordu işte.
Anannemin ölümü ile, doğum günümün aynı olması hem anneme büyük bir sevinç, koca bir üzüntü bıraktığı için o gün demiş ki, "Bu bebek benim Gri'm.Bugünü ne beyaz yapıyor, ne siyah.Fakat o öyle bir hediyedir ki yine bir aydınlığı var.O beni hep burukça aydınlatacak. "
Saçları beline kadar uzanan, gamzeleri yüzünde aydınlanan, güzel gözlü kadın.
Küçükken uyuyamadığım gecelerde annemin kucağına girerdim.
Boyun girintisine sakladığım küçük yüzümü, sanki bir daha asla duyamayacakmışım gibi kokusunu küçük ciğerlerime doldurur,zorlanan kadar ciğerlerimde saklardım kokusunu.
Minik parmaklarım bukle bukle saçlarına dolanır öylece uyurdum.
8 yaşında iken ailemi gaz zehirlenmesi ile kaybetmiştim.
Lise 3'e kadar geçebilmiş fakat ailemin tek kalıntısı halamda ölünce beş parasız, evsiz, aç, susuz kalmıştım.
İşte bu yüzden şuan hiç tanımadığım bir adamın altına girmek için sırada bekliyordum.
Ölmek mi daha iyiydi?Yoksa namusunu siyaha boyamak mı?
Ölümle yaşamın arasında bir kelime fark, milyonlarca nefes alış veriş.
Ölüm namluyu alnına dayayıp, tetiğe basmaktı benim için.
Bu kadar acısız, bu kadar yalnız, bu kadar tekrarı olmayan, gerçek, somut.Fakat yaşamak..
Yaşamak bir deyimle ölümü süslemektir, ölümü çoğaltmak.
Her gün zihninizde katil olmak, insanları öldürmektir.
Yaşamak, bir diğer deyimle ölmektir.
Yaşam rus ruletidir, ölümle nefes nefese dans etmektir.
Her gün öldürüldüğünüz kadar ölmektir.
Ruhunuzda akan kan damlalarını göz yaşına çevirmektir, hayat.Islak kaldırımların üzerindeki zik zak çizgileri takip ederken, dudaklarımın arasında yükselen nefeste alkolün tadı yüksekti.
Kalbimin üzerinde oluşan siyah bulutlar yağdıkça yağıyor göğüs kafesimde fırtınayı tetikliyordu.
Sanki saniyeler içinde hızlanan kalbime yağan ölüm damlaları göğüs kafesimi yerle bir edecek, ruhumu sular altında hengâmeye dönüştürecek gibiydi.Sol omzumda hissettiğim baskıyla güçsüz ince bacaklarım sahip olduğu gücü kaybetti.
Maşalı saçlarım önüme düşerken ellerimi ıslak kaldırımlara düşüşümü yavaşlatmak için koyduğumda görüş açıma giren ilk şey siyah botlar olmuştu.
Dizlerim, yavaşlattığım düşüş sayesinde yavaşça ıslak zeminle temas kurarken, kafamı kaldırdığım anda kaşlarını çatmış siyahlar içinde parlayan geceyi ışıldatan karanlık bir denizi andıran mavi gözlü adam elini bana doğru uzatmıştı.
Avucumu avucunun içine kaydırdığımda çevik hareketlerle bedenimi saniyeler içinde havaya kaldırdı."Dikkatli ol ufaklık" İnce ile dolgunluğun arasındaki o ince çizgideki dudaklarından dökülen, karanlık bir ses tonuyla ölümcül bakışları altında ezildiğimi hissetmiştim bir an.Loş sokak lambasının ışığı tenine dökülürken, dudaklarının arasından mayhoş sigara tadı nefesiyle beraber dağılıyordu.
İçinde asırları bulunduran saniyelerde, yüzünü incelerken avucumun içinde kayan ellerin yerini soğuk hava rüzgarları doldurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bakire Eskort.
JugendliteraturTanrı'dan ölümü bahşettiğim de, karşılığında küf ölüm kokulu bir hayatı avuçlarıma bıraktı. -