"İyi mi böyle?"
Dudaklarımın üstüne fısıldadı. Gözlerim kapalı olsa dahi üstüme eğildiğini hissedebiliyordum. İçimdeki parmakları beni doruğa çıkartmak için uğraşıyor gibiydi. Dudağımın kenarını ısırdığımda, elini tutarak daha da bastırdım. Daha fazlasına ihtiyacım vardı, yeterli gelmiyordu.
"Ah.. Hızlı." Dedim nefesim kendime yetmezken, bir elim elinin üzerindeyken diğeri yumuşak saçlarının arasındaydı. Komutumla parmaklarını daha da hızlandırdığında saçlarını çektim.
"Daha hızlı Jungkook.."
İçimdeki parmaklar hareket etmeyi durduğunda, gözlerimi yavaşça açtım. Şaşırmış duruyordu. "Ne oldu?" Dedim kaşlarımı çatarak. Parmaklarını içimden çıkardığında doğrularak benden uzaklaştı ve yatağın kenarına oturdu. O giyinikti, benim ise üstümde bol kazağım, bacaklarımın arasında da siyah alt çamaşırım vardı.
"Eunwoo? İyi misin?" Dedim yanına yaklaşıp, neden bir anda durduğunu anlayamamıştım.
Ellerini geriye yaslayarak, yüzüme baktı. "Jungkook'un adını inledin." Dedi ve kaşlarını çattı. Dediği şeylerle şaşkınlıkla dudaklarım aralandı, hatırlamıyordum bile. Onu aklımdan silmeye çalışıyordum.. sanırım ben fark etmeden bile aklıma geliyordu.
"Eunwoo-"
Güldü ve lafımı böldü. "Jungkook ve senin aranda bir şey var değil mi?"
Keşke.
Diyecek bir şey bulamadığım için dudaklarımı birbirine bastırdım. Ben kesinlikle bir kara kuyudaydım. Yanımda elimi tutan Eunwoo vardı ama ben yukarıdan seslenen Jungkook'u duyuyordum. Ben.. aptalın tekiydim.
Eunwoo dudaklarını dışa doğru büzerek kafasını salladı. "Aranızda bir şey olması umurumda değil. Ama benim sana olan duygularımı kullanma Lalisa."
Kullanmak gibi bir amacım yoktu..
Ya da vardı. Kendimi Jungkook'tan uzak kalmaya zorluyordum. Eunwoo'da buna güzel bir araç oluyordu. Bahaneye gerek yoktu. Bakışlarımı kucağımda bağladığım parmaklarıma indirdim. "Ben.. özür dilerim Eunwoo. Evet, Jungkook'tan hoşlanıyorum. Ama onunla olmak istemiyorum, seni istiyorum."
Yalan değildi. Eunwoo Jungkook'tan daha iyi biriydi.
Gülerek kafasını iki yana salladı. "Sen ondan sadece hoşlanabiliyor olabilirsin ama o sana aşık. Kimse kimseyi bu kadar tanımaz.. başta anlamalıydım." Son cümlelerini mırıldanırken, kucağımdaki ellerimi ayırıp, yatağa yasladığı elini tuttum.
"O bana aşık falan değil Eunwoo. O beni istemiyor bile. Ben de ona istediğini veriyorum." Parmaklarım parmaklarının içine girerken, tutuşan ellerimize baktı. Bazen mutlu olmak yerine, mutluğun sonunda üzülmemeyi seçmelisin. Daha ne kadar böyle devam edecekti ki? Ben hep onun peşinden mi koşacaktım?
Bir süre sessiz kalıp ellerimize baktıktan sonra dudaklarını araladı. "Üzgünüm. Ne ben sizin için bir oyuncağım ne de duygusuz biriyim. Arkadaşımın sana aşık olduğunu bile bile seninle olamam." Dedi ve ellerimizi ayırdı.
Kısacası beni yalanına ortak etme demek istiyordu.
Olduğum yerde şaşkınlıkla otururken, oturduğu yerden kalktı ve masanın üstündeki hırkasını aldı. "İnsanları kullanma Lalisa. Yoksa seni üzerler." Demiş ve siyah hırkasını omzuna atarak odadan çıkmıştı..
Kapattığı kapıya bakarken, sinirle derin bir nefes aldım. Jungkook tamamen hayatıma engeldi. Ona hiç yazmamalı ya da onunla hiç yatmamalıydım.