Bölümün içinde kafa karışıklılığı olmasın -Eunwoo, Jungkook ve Lalisa'nın geçmişte sadece öylesine bir kerelik takıldığını biliyor-
Bol bol yorum lütfen
2 yıl önce
Jungkook'tan."Düşeceksin!" diye bağırmıştım gülerek. Yüzündeki neşeli ifadesi her şeye değerdi. Onun gülümsemesi her şeye değerdi. Mutlu olması için elimden gelen her şeyi yapmaya hazırdım.
Saçlarım yüzüme çarpan soğuk rüzgarla geriye doğru savrulurken, üşümemen için ellerimi beline sarmıştım. Benim olduğun için kollarım arasına almıştım seni. Küçük kalıyordun, kayboluyordun.
"Rüzgarı hisset Jungkook!" diye gülerek bağırdığında, sesindeki mutluluk beni güldüren tek şey olmuştu. Kollarını aynı, beraber izlediğimiz ilk filmdeki kadın gibi açarken bir melek misali uçuyor gibiydin. Sarı kısa saçların rüzgardan yüzüme doğru çarparken gülüyor ve tatlı kokunu içime çekmeye çalışıyordum.
"Seni seviyorum.." seni o kadar seviyorum ki.. belki de şu vapurdan atla desen bir saniye düşünmezdim. Arada kızıyordun bana, çok söylüyormuşum diye. Ama ne yapayım? Bil istiyordum, seni ne kadar sevdiğimi bil istiyordum.
Rüzgardan savrulan kaküllerinle ortaya çıkan alnınla başını bana çevirdiğinde, gözlerinin elalarını gördüğümde titreyecek kadar seviyordum seni.
"Ben de seni seviyorum." bilemezsin. Bilemezsin Lalisa. Güzel dudaklarının arasından çıkan bu basit cümlelerin beni aynı ilk gün ki gibi nasıl heyecanlandırdığını bilemezsin.
Sonra hiç beklemeden gözlerim dudaklarına düştü. Dudağının üstündeki, canının sıkıldığı için etini soyduğun yer bile kusursuzdu. "Öpsene beni." diye fısıldadın dudaklarıma.
Seni öpen hep ben oldum, sen hiç öpmedin. Olsun.
İnce belindeki ellerimi sıkılaştırırken öptüm dudaklarını. Hala aynı tadın. Dilinde, dudaklarında benim tadımı taşıyorsun. Her zerren bana ait. Kusur diye saydığın her noktan dahi bana ait.
Ellerini yüzüme koyduğunda daha derin öptüm seni. Bağımlılık yaptığını hiç söylemiş miydim? Sanırım senden asla vazgeçemeyeceğim. Üst dudağın dudaklarım arasında kaybolurken, başını sola eğdiğinde seni daha sert öpmek için senin aksine başımı sağa eğdim. Kusursuzsun. Soğuktan kızaran burnunun ucu bile kusursuz. Başkasının olamayacak kadar güzel, benden başkasıyla yakışmayacak kadar eşsizsin.
Yavaşça dudaklarımdan ayrıldığında alnını alnıma yasladın. Gözlerim kapalı olsa dahi hızlı nefeslerin ile göğsünün inip kalktığını hissediyorum. "Sana doyamıyorum.." bütün hislerime tercüman olmak adına fısıldadım dudaklarına.
Gülümsedin "Doyma," elinin altındaki yanağımı okşadın. "doymanı istemiyorum.." daha sonra dudaklarıma tekrardan küçük bir öpücük bırakarak geri çekildin.
Gözlerim anında açılırken, dudaklarında kıvrılmaktan yırtılacak bir gülümseme gördüm. Ben de elini tutarak gülümsedim çünkü seni mutlu edebiliyordum. Yüzünde gördüğüm mutluluk yeterdi bana.
"Hadi fotoğraf çekilelim!" bir çocuk gibi bağırdığında gülmeden edememiştim. Elimden tutarak çektiğinde denizi arkamıza almıştık. "Lalisa," dedim sen boynuna astığın fotoğraf makinesini ayarlamaya çalışırken. "Zaten burada yeterince fotoğrafımız var.."
Gözlerin elindeki kameradayken gözlerini devirdin. "Fazla fotoğraf olması iyidir Jungkook." mırıldandığında kaşlarımı çattım. "Ama tam burada çekildiğimiz en az on fotoğrafımız vardır." diye konuştum hafif kızgın bir tonda. Amacım seni sinir etmekti, fark etmesen dahi sinirlenince bir bebeğe dönüşüyordun.