dix-neuf(m)

6.7K 314 129
                                    

Belki yarın yanımda olmayacaksın. Belki de yine boş bir sabaha uyanacağım, yanım yine boş olacak. Ama umurumda değil biliyor musun? Sanırım bunu göze alıyorum.

Çünkü,

seni seviyorum Jeon Jungkook.

Dudaklarını dudaklarımda olmasını seviyorum, eşsiz tadının dilime yayılmasını seviyorum, parmaklarımın saçlarının arasından geçmesini seviyorum, adımı inlemeni, adını inlemeyi seviyorum.

Beni sevmeni seviyorum.

Seni seviyorum Jeon Jungkook. Sanırım her şeyini seviyorum, beni yarın tek başıma bırakacak olma ihtimalini bile seviyorum. Beni ağlatmanı bile seviyorum, çünkü sen varsın. Ne olursa olsun hayatımdasın, ve bu hoşuma gidiyor.

Siyah saçlarım, beyaz çarşafın üstünde bir yelpaze gibi açılmışken sırtım yumuşak zemindeydi. Araladığım bacaklarımın arasında bir dizi bulunurken, elleri kafamın iki yanına yaslanmıştı.

Dudakları dudaklarımdaydı, dili dilimle arsızca sevişiyordu. Ama öncekine göre daha nazik öpüyordu beni. Daha yavaş ve tadını çıkarmak ister gibiydi sanki. Ben de ona ayak uyduruyordum.

Ellerim saçlarının arasındayken, onu kendime daha çok çektim. Her bir zerresi bana ait olsun istiyordum, daha önce diğer kadınların açtığı izleri kendi dudaklarımla silmek istiyordum teninden. Bana ait olsun istiyordum.

İnce olan üst dudağını, dudaklarım arasına hapsettiğimde eşsiz tadı sarhoş olmamı sağlıyordu.

Dudaklarımdan ayrılırken, alt dudağımı dişleri ile çekiştirmiş, gözleri gözlerimi bulmuştu. Alnından dökülen yumuşak saçları, kaküllerime karışıyordu. Burnuma ilişen kokusunu seviyordum, tarif edebileceğim gibi değildi. O her anlamda eşsiz, tanıdıktı.

Aralanmış olan dudakları odak noktam olurken, göğsü yükselip alçalıyor göğüslerime çarpıyordu. "Seni seviyorum.." fısıldamış ve dudaklarını boynuma bastırmıştı. Dudaklarının tam altında kalbim atıyordu resmen.

Ben ise ellerimi saçlarından çıkarıp, sırtına getirmiştim. Bu hâlâ değişmemişti, sırtı beni tahrik ediyordu. Şimdi ise istediğim kadar dokunma fırsatım vardı. Dudakları tenimi aralarına esir ederken, gözlerimi yummuştum.

Parmaklarımın altında hissettiğim sert kürek kemiği, bacaklarımı daha çok aralamama sebep oluyordu.

Tenim dudakları ile kutsanırken, aniden tenim dişlerini geçirdiği için sızlamıştı. Bu zevk dolu acı ile dudaklarım aralanmış, inleme vari bir tonda ismini dökmüştü.

"Jungkook.."

Dudakları boynumdan yavaşça aşağı kaymaya başladığında, tuttuğum nefesim hafif başımı döndürmüştü. Saçları tenimi süpürdüğünde, gözlerim aniden açılmış ve omurgamın aşağısı yanmış uyuşmuştu. Elleri kazağımın eteklerine gittiğinde yüzüme izin almak için bakmış, göz kırpıştırdığımda da izni almıştı.

Ona yardımcı olmak için sırtımı doğrulttuğumda, zorlanmadan kazağı eteklerinden tutarak başımdan çıkarmış saçlarımın elektriklenerek havaya kalkmasını sağlamıştı.

Saçlarıma bakıp sırıttığında gözlerimi devirmiş ve kendi ellerimle havalanan saçlarımı indirmiştim.

Dudakları tekrar tenimi bulduğunda bu kez küçük izler bıraktığı boynumu es geçip, tam kalbimin üstüne bir öpücük bırakmıştı. Bu hareketi kalbimin bir iki saniye durmasını sağlamış, ruhumu göklere yükseltmişti.

Başımı yumuşak zemine yaslarken, burnunun ucu tenimde gezmiş kokumu içime çekmişti. Bu hareketi sütyenimin kavis aldığı yere kadar devam ettirmiş, kalbimin hızlanmasını sağlamıştı.

enseigne moiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin