"Neden yoksun anne?"

66 4 0
                                    

Sabah alarmımın lanet olası sesi ile uyandım çünkü bir ailem yok.Yataktan gözlerimi ovuşturarak kalktım.Terliklerimi giyip banyoya doğru ilerledim ve duş işlemini halletmiş oldum.

Aslında bugün yeni bir işe başlayacaktım.Şirkete göz gezdirmiştim dün.Hepsi uzun bacaklı,manken gibi kızlardı.Ben ise gözlüklü,yüzünde sivilce izleri olan 22 yaşında bir kızdım.Aslında benim de boyum uzundur ama o uzun bacaklar gibi kısacık şeyler giymem.

Şirkette tam bir afet olan Selim Bey’in sekreteri olacaktım.Tabi ki de beni Selim Bey seçmemişti.Babası bile sadece üniversitede ki başarım yüzünden almıştı beni işe.

Dolabın önüne geçip ne giyeceğime düşünmeye başlamadım.Ben öyle süslü grubundan değilimdir.Eh anlamışsınızdır herhalde.Saçım düzdü.Hoş dalgalı bile olsa düzleştirmezdim ya.Saçımı sade bir at kuyruğu yaptım.Giysim ise kumaş siyah bir pantolon ve beyaz bir gömlekti.

Kahvaltı olarak kakaolu süt içtim.Evet tadı çok güzel.

Evden çıkıp otobüs durağında beklemeye koyuldum.Otobüs gelmişti gelmesine ama ben kuyruk yüzünden girememiştim.

“Ah bekleyin,işe geç kalmamam lazım!”

Tabii ki de duymamıştı ve otobüse binememiştim.Bugünlük parama kıyıp taksiye binecektim.

5 dakika kadar bekledikten sonra taksi gelmişti.Şirketle buranın arası yaklaşık yarım saatti.Ben de fırsat bu fırsat deyip şekerleme yapmaya karar verdim.

--

“Hanımefendi,hanımefendi!”

Gözlerimi araladım.Nerdeydik?

“Hanımefendi,geldik.Ücret 50 Tl.”

E oha ama!

Oflayıp cüzdanımdan 50 Tl’yi çıkardım.Adama verdim ama bırakmıyordum.

“Hanımefendi parayı bırakır mısınız?”

“Bırakmasam?”

Taksiciyle böyle tartıştık ama sonunda taksici kazanmıştı.

Şirketin önüne geldiğimde derin bir nefes aldım.

“KIRAN ŞİRKET”

Merdivenden çıkmaya başladım.Ben Selim Bey’in odasının yanındaki odayı almıştım.Sonuçta Selim Bey’in işlerini yapacaktım(!)İnşallah bu işler kahve getirip götürme olmaz.

Odama geldiğimde etrafa bakındım.

Beyaz ikili bir koltuk,eskimiş ama hala daha görevini yerine getiren bir kütüphane,çalışma masası ve üstünde bir dizüstü bilgisayar.

Koltuğa geçip oturdum.Bu koltuk benim yatağımdan bile daha rahattı!

Telefon çalıyordu.Benim telefonumun çalma sesi böyle değildi.Etrafa göz attığımda masanın üstünde bir telefon gördüm.Telefonu açtım.

“Alo?”

“Ben Selim.Bana 1 tane köpüklü ve şekerli kahve getir.”

“Selim Bey bu şirketin bir kah-“

Sözüm telefonun kapanmasıyla kesilmişti.Ne küstah bir adam!Ayrıca yakışıklı.Hey çirkin olabilirim ama ben de bir kadınım.

Aşağı kantine indim.Yaşlı tonton bir teyze vardı.

“Teyzeciğim,Selim Bey köpüklü ve şekerli bir kahve istedi.Yapar mısın?”

Teyze gülümsedi.

“Yavrum ben buranın aşçısı sayılırım.Neden yapar mısın diyorsun ki?”

“Olsun,ne olursan ol,sen benim büyüğümsün.”

Teyze bana sarıldı.Şaşırmıştım ama bu teyzenin kokusunu çok sevmiştim.Aynı ‘anne’ gibi kokuyordu.

“Sen burada yenisin sanırım yavrum,seni çok sevdim ben.Yanıma gel biraz laflarız olur mu?

Gülümsedim.

“Olur teyzecim,olur neden olmasın?”

Teyze kahveyi yaparken ona adını sordum.

“Adın ne teyzecim?”

“Gülnihal yavrum,senin ne peki?”

“Selin, teyzeciğim.”

Gülnihal teyze kahveyi fincana dökerken konuştu.

“Bana Gülnihal anne de yavrum,benim de kızım var aynı sana benziyor biliyormusun?”

Burukça gülümsedim.

“Peki Gülnihal anne.”

Kahveyi alıp Gülnihal anneye veda ettikten sonra Selim Bey’in odasına ilerliyordum.İlerliyordum,ilerlemesine ama fincandan kahve dökülmesin diye kendimi zar zor kontrol ediyordum.

Selim Bey’in odasına geldiğimde kapıyı tıklattım.Ses yok.Bir daha tıklattım.

“Gir!”

Kapıyı açtığımda Selim Bey bana bakıyordu.Sonra cıkcıkladı.

“Hem çirkin,hem beceriksiz.Babamın seçimleri işte.”

Kırılmıştım.Kalbim vardı benim.Kapının oraya gidip fısıldayarak gitmem gerektiğini söyleyip odasından çıktım.

Tuvalete gittim ve aynaya baktım.

Gözlüklü,sivilceli,kendisine güvensiz bir kız gördüm.

Her zaman,her yere gittiğimde böyle söylenimlerden dolayı artık kalbim kalmamıştı benim.

Neden kırıyorlar kalbimi?

Neden yoksun,anne?...

BİR BAHAR GÜNÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin