devils love | hyunchan

🕛

"Chan benden hoşlanıyor."

Masadaki üç arkadaş konuşan beyaz saçlıya döndüğünde inanmayan bakışlarını atmaya başlamışlardı.

"Nerden çıkardın?

Jisung un sorusuna diğerleride katıldığında Felix gülümsemiş sandalyesini çekip yerine kurulmuştu. Hala saf saf kendini izleyen jeongin ve merakla ona bakan jisung'u es geçip direkt seungmine bakarak

"Hyunjin söyledi"

demişti. Seungmin'in gözleri direkt ona dönerken jeongin daha da dikkat kesilmiş durumdaydı, ta ki jisung'un yüksek kahkahası bütün yemekhaneyi doldurana kadar. Kahkahaları arasında ne kadar konuşmaya çalışsada resmen boğulucak raddeye gelene kadar gülmeye devam etmişti. En sonunda etraftaki herkes ona bakmaya başlayınca nefesi kesilmiş yerine sinmişti.

Şimdi sıra kalan ikiliyle dalga geçmedeydi.

"Sonuçta Chan ile aynı odada kalan birinden bahsediyoruz."

Felix omuz silkerek yemeğini yiyen sakin ikiliye bakmıştı ama onu tekrar jisung bölmüş bu sefer ciddi bir şekilde önüne bakarak hepsinin ürpermesini sağlamıştı.

"Evet şeytan olan Chan'ın tıpkı onun gibi hatta ondan daha beter olan şeytan hyunjinden bahsediyoruz. Dostum onlar meleklerle uğraşmaya bayılırlar biliyorsun."

"Geçen toplu amfide bütün ders göz göze geldik."

'Ve sen sonrasında kendinden değilde şeytan prensten duyduğun saçma sözlere inanıp dahada umutlanıyorsun.'

"Seung sende mi ya? Bir kere sende sürekli şeytan prens dediğin çocuğu gördükçe heyecanlanıyorsun."

'Yok öyle bir şey'

Seungmin resmen konuşmaya nokta koymuş yemeğine dönüp kendini hızlandırmaya başlamıştı. Fakat jisung yine ve yine susmak bilmiyordu.

"Ben innie nin elinin ayağının dolaştığını görmüştüm geçen toplu amfide."

*Yok ya sadece öyle garip bir şey oldu.*

"Garip ne oldu?"

Jisung ve Felix yine aynılardı. Küçüklerinin kelimelerini toparlayamadığı anı koklayıp sürekli sıkıştırırlardı. Bunu aslında seungminede yaparlardı ama onun soğuk sesi bazen herşeyi ürpertebilirdi. İnnie yi hala sıkıltırırlarken içeri şeytan prens girdi.

Adına tamamen zıt bir şekilde beyaz gömleği sıkı deri kotu ve ışıldayan yeşil gözleriyle Hwang hyunjin gözler önüne yine kendini sermişti.

Şeytan prens lakabı nerden çıkmıştı kimse bilmiyordu ama ona en çok uyacak isim kesinlikle buydu.

Yürüdükçe gömleğin açıkta bıraktığı sırttan gözüken siyah heybetli kanatlar çoğu meleğin kalbini yere düşürmesine yol açıyordu. Tabi bunların başında seungmin ve jeongin olabilirdi. Çünkü ikiside hyunjin kafeteryadan çıkmış olmasında rağmen halen kapıya bakıyorlardı.

Ve sonrasında ikisi kafasını çevirip göz göze gelmişlerdi. Felix aradaki gerginliği hissederek biraz tırssada jisung bilerek ve gülerek ikisini izliyordu. Ve bombayı koymaya hazırdı.

"Ee innie geçen toplu amfi diyorduk?"

*Evet, amfide gözgöze geldik hatta bana göz kırptı bende tam onu anlatıyordum.*

Küçük, seungminin gözlerinden gözlerini çekmeden minik bir sırıtmayla ona bakıyordu.

'İnnie, innie arkanda ben vardım bana bakıyordu.'

*Hayır, hayır direkt benim gözlerime bakıyordu.*

Elleri ile gözlerini gösterirken Felix gerçekten mi bakışlarıyla jisunga dönmüştü. Ama arkadaşı resmen yemek yerken ikiliyi gülerek izliyordu. Kutsal taşın yalan söylemiyeceğini bilse arkadaşını kesinlikle şeytan olarak tanımlardı.

Ders başlıyacağı için okul koridorlarına döndüklerinde ilerden gelen ekibi görüp heyecanlanmıştı Felix. Chan önde olmak üzere changbin ve hyunjin üçlüsü dersliğe yürüyorlardı. Tabi crop giymiş changbin ve siyah gömleği ile Chan fazla göz çekiyorlardı üstlerine.

Hyunjin in küçük gülümsemesini önce seungmin yakalamıştı. Sonrasında önde yürüyen Chan ın pahalı ayakkabıların bağcıkları birbirine dolanmış düşmekten saniyeler önce kurtarmıştı kendini.

Bu sırada yüzündeki çapkın gülümseme ile ilerleyen şeytan prens ona bakan gözleri hissedip dahada mutlu oluyordu. Arkasında sinirden ve bilmediği saçma bir kıskançlıktan yumruklarını sıkan bir Chan bırakarak tabi.

Koridorun sonuna gidene kadar beyaz gömleğinden ince belini sergilemiş sonrada dersliğe girip arkadaki sıraya yerleşmişti. İşte normal bir öğleden sonraydı. Şimdi bütün ders önünde oturan şeytan çocuğa ne yapıcağını düşünebilirdi.