0.1

154 27 37
                                    

etrafındaki insanların uğultuları, klavye sesleri ve akrebin her hareketinde çıkan 'tık' sesi artık bir bütünü olmuş gibiydi. öyle ki hiçbir sesi umursamayıp, önündeki dosyalarla olan işini yaklaşık yarım saatte bitirmişti.

fazla ses çıkmamasını dileyerek, sandalyesini yavaşça arkaya doğru ittirdi. tüm karakolda yankılanan sandalye sesi ile içinden lanetler okudu. tüm gözlerin üzerine dönmesini umursamayarak ayağa kalktı. ardından dosyaları alarak raflara doğru adımladı.

dosyaları özenle raflara yerleştirip, kafasını yanına gelen adama çevirdi. "bay toshinori sizi odasında bekliyor efendim." kafasını olumlu anlamda sallayıp, son kez raflara baktıktan sonra ezbere bildiği yolda hızlı adımlarla ilerlemeye başladı.

bir yandan olabildiğince hızlı olmaya çalışırken, bir yandan görevinin ne olabileceğini düşünüyordu. saçma imza işleriyle uğraşmak yerine, gerçekten iş diyebileceği bir görevinin olmasını istiyordu.

düşünceleri kendisine çarpan bir çocuk (?) yüzünden bölündü. çocuğun kucağındaki kağıtlar yere dağılırken tek yaptığı izlemekti. çocuk yavaşça yere eğilip kağıtları toplarken, katsuki onu süzmeyi ihmal etmemişti. minik bedeni ve bedenine kıyasla oldukça bol olan kapşonlusu fazlasıyla hoş duruyordu.

gözleri bir anlığına ellerine kaydığında içi titredi. minik beyaz ellerinin yarısı dışarıda iken, yarısı ince bol kumaşın içerisinde kaybolmuştu ve bu fazlasıyla tatlı gözüküyordu.

yüzünü görmek için biraz eğildi. siyah maskesi ve güneş gözlükleri küçük yüzünün %70'ini kaplarken taktığı büyük şapka kafasını çok daha küçük gösteriyordu. neden onu seyrettiğine dair bir fikri yoktu. fakat onu seyretmek garip derecede rahatlatıcı gelmişti.

çocuk ayağa kalkıp tek kelime etmeden uzaklaşırken tek yaptığı izlemek olmuştu. çocuk hakkında düşündüğü şey tatlı ve garip olduğuydu. ne özür dileyebilmişti ne de bir özür alabilmişti. bu tarz şeyler onu sinirlendirse de, kendini kontrol etmek zorundaydı.

sinirli kişiliğinin aksine karakolda çok farklı davranması gerekiyordu. ilk başlarda bu durum yüzünden zorlansa da zamanla alışmıştı. -alışması gerekmişti.-

ne zaman önüne geldiğini bilmediği kapıya baktı usulca. hiç düşünmeden kapıyı çaldığında, biraz beklemediği için oluşan pişmanlık hissi bedenini sarmıştı. fakat bunu önemsemeyerek içeriden gelen "gir" sesi ile hızla kapıyı açtı.

girdiğinde gördüğü kişi ile sinir katsayısı yükselirken sakinleşmek için türlü yollar düşünüyordu. karşısındaki adamın surat ifadesinin oldukça ciddi görünmesi biraz garipti. "otur katsuki." müdürün cümlesi ile karşısındaki koltuğa oturmuş, olayı anlatmalarını bekliyordu.

"bay shigaraki ile tanışıyorsunuz zaten." bu konuyu uzatma çabaları sinir bozucuydu ve buna bir son vermeleri gerekiyordu. "uzatma ve konuya gir." müdür, sarışının oldukça soğuk sesi ile irkilse de belli etmedi. konuya girebilmek için hafif öksürdü. "bay shigaraki etrafındaki çoğu kişinin mesaj yoluyla tehdit edildiğini ve aynı mesajdan kendisine de geldiğini söyledi."

katsuki bu anlattıkları karşısında alayla sırıttı. "bay shigaraki'nin köpekleri mi tehdit edilmiş hım? ne yazık."  masaya dirseklerini yaslayıp ellerini çenesinde birleştirdikten sonra devam etti. "fakat siz mafya babaları için bu tarz durumların normal olduğunu düşünüyordum. yanılıyor muyum?"

shigaraki ciddi ifadesini hiç bozmadan yanıtladı. "pekala, kabul ediyorum. çoğu zaman bu tarz olaylar normal. fakat şuan olan şey normal değil." 

katsuki anlamıyordu. normal olmayan şey neydi? shigaraki gibi birinin tehdit edilmesi kadar normal bir şey yoktu ki. sakin olması gerekiyordu. "anlayabileceğim şekilde anlatsana aptal."

"bu bir oyun. yani mesajda dediğine göre. herhangi bir görev veriyor ve yapmazsan cezasını çekiyorsun. bana herhangi bir görev vermedi ama mesaj geldi. açıkçası korkutucuydu."

shigaraki mesajları göstermenin daha açıklayıcı olacağını düşünerek elini pantolonun cebine attı. hızlı bir şekilde telefonunu çıkarıp mesaj kısmına girdi. ilk sıradaki mesaja tıklayarak sarışına uzattı.

"Bir oyun oynamaya ne dersin Shigaraki Tomura :)?"

eğer katsuki bu tarz olaylar ile ilgilenmemiş olsaydı, bu mesajı gördüğünde 'ne olacak oğlum bundan' tepkisini verirdi. fakat katsuki deneyimliydi. başını müdürüne çevirdiğinde istediği soru gelmişti. "gereksiz gibi görünen fakat oldukça tehlikeli olan bu dosyanın başına geçmek ister misin bakugou katsuki?"

suratına alay dolu sırtışını ekleyip ayağa kalktı. ardından kapıya adımladı. tam kapının önünde durduğunda hiç düşünmeden cevabını verdi.

"oynayalım bakalım." 

ay tekrar başladım!!! biliyorum çok özlediniz beni ihihihi🤭🤭
neyse ya başladık bakalım ne olacak. biliyo musunuz çok özlemişim yazmayı
ilk iki bolum acemice yazdigim kisimlar ama degistirmeye kiyamadim sorry not sorry. kendimi gelistirmeye calisiyorum🥺
oy atmayı unutmayın 🤨😡

oyun | bakudekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin