0.2

93 23 15
                                    

suratına esen soğuk rüzgar ile baştan aşağı titrediğini hissetti. gözlerini bilgisayar ekranından kaldırdı ve doğmak üzere olan güneşe doğru baktı.

derin bir nefes alıp verdi ve anında buhara dönüşen nefesine odaklandı. yorgundu. fazlası ile yorgundu katsuki.

tüm gece uyumamış, bu 'oyun' hakkında araştırma yapmıştı. yıllardır görüşmediği arkadaşlarına dahi bir şekilde ulaşmış birkaç ipucu aramıştı. lakin başarısız olmuştu.

evet. bu oyunun başında kim olduğu önemli değildi. her türlü onu bulacaktı. fakat karşısındaki insanın her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşündüğü o kadar açıktı ki, katsuki onun bir insan olup olmamasından şüphe etti.

bir anda telefonunun rahatsız edici zil sesi kulağına ulaştığında yüzünü buruşturdu. evet, bu zil sesini değiştirmeliydi. fakat bu sonraki işiydi.

yavaştan etrafındaki eşyaları toplayarak ayağa kalktı. ne zamandan beri oturduğunu bilmiyordu. fakat uyuşan kalçası bayağı uzun süredir oturduğunun kanıtıydı.

balkon kapısına ilerledi ve kapıyı yavaşça açtı. yüzüne çarpan ılık hava ile kutsanmış hissetti. balkonda fazlasıyla üşümüştü. soğuğu pek sevmezdi, ona hep olumsuz şeyleri hatırlatırdı çünkü.

kapıyı sessizce ve tam kapattığından emin olarak yemek masasına ilerledi. o sıradada telefonu çalmayı bırakmış ve tekrar çalmaya başlamıştı. daha karga bokunu yemeden kimin aradığını oldukça merak ediyordu doğrusu.

telefonunu eline alıp arayan kişiye baktı. müdürün aradığını gördüğünde tek kaşını kaldırmış, kendi kendine sorgulamaya başlamıştı. ah, telefonu açmayacak ve karakola gidecekti. bizzat yüz yüze konuşmak çok daha ilgi çekici idi çünkü.

üstünü değiştirme gereği duymadan kapıya ilerleyip, montunu hızlıca giymişti.

***

önündeki demir kapıyı sertçe ittirmiş, sonrasında hızlı adımlarla içeri girmişti. tek tük insan olduğundan adım sesleri karakolda yankılanıyordu. günaydın diyenlere baş selamı vererek müdürün odasına ilerledi.

kapıyı çalıp içeri girdiğinde müdürüne baş selamı vererek koltuğa ilerledi. karşısında oturan shigaraki'nin kendisine böyle bakma nedenini anlayamamıştı. yanlış bir şey mi yapmıştı? tanrım, bilmiyordu. o sadece araştırma yapmıştı!

"bakugou katsuki rozetini ve silahını ver." müdürün rahat bir tavırla bunu söylemesine şaşırmıştı. "neden?"  sahiden nedendi?

"kovuldun." toshinori gözlerini tavana çevirip ve düşünür gibi yaptıktan sonra devam etti. "gerekli dosyaları ojirou'ya verirsin." 

yumruğunu sıkmış ve masaya sertçe vurmuştu katsuki. neden birdenbire kovulduğunu anlamıyordu. ya da neden bir kere olsun sormadan açıklamıyorlardı? eliyle alnını ovuştururken yanıtladı onu.

"hayır gerekli dosyaları ismi her neyse ona vermem. siz bana bir açıklama yapmadan şuradan şuraya sikik bir adım dahi atmam. neden kovulduğumu  öğrenmek hakkım değil mi, hm?"

toshinori seslice bir nefes vermiş ve katsukinin gözlerine bakıp, dalga geçerek konuşmaya başlamıştı. "suçlu insanlar suçunu bilir ama kabullenmezler. sen suçunu da mı bilmiyorsun yoksa?"

"ne yaptığımı söylemediğiniz sürece bilmeyeceğim."

"hey, katsuki. todoroki ailesinin davasını hatırlıyor musun? hani şu canımızdan bile değerli olan belgeler falan hani, hm?" hatırlıyordu. çok net hatırlıyordu ama konu ile ne alakası vardı?

"dosyalar sızdırılmıştı ve kimin yaptığı aranıyordu. sonunda bulundu"

"kimmiş?" sormadan edememişti. aylardır kimin yaptığını bulmaya çalışıyorlardı.

"sen. şansa bak katsuki. aylardır aradığımız kişi senmişsin."

sinirlendiğini hissediyordu. o böyle bir şey yapmamıştı ki? "saçmalıktan başka bir şey değil. benim yaptığıma dair herhangi bir kanıtınız var mı?"

toshinori ufak bir kahkaha attı sinirden. "şuna bak! şu videoya bak katsuki! bu ben değilim diyebilir misin ha?!"

haklıydı. eğer o gün ne yaptığını hatırlamasaydı o ben değilim diyemezdi. fakat katsuki, o günü saniyesi saniyesine hatırlıyordu ve o değildi. yutkundu ve itiraz etmeye hazırladı kendini. "sikik beyinleriniz algılamayacak belki ama o ben değilim. o olmadığıma dair bir kanıtım yok belki. lakin tüm kariyerim üzerine yemin ederim ki o ben değilim."

"katsuki bu işler yeminler ile yürümüyor biliyorsun. senin yapmadığına inanmak istiyorum ama kanıtlar var. eğer bu kanıtlar sahteyse bile kanıtlaman gerekiyor kendini. bu yüzden ceza almadan kovuluyorsun. üzgünüm elimden bir şey gelmiyor. şimdi rozetini ve silahını verip çıkabilirsin."

pekâlâ, kanıtlamam gerekiyorsa kanıtlarım dedi kendi kendine. silahını bıraktı yavaşça masaya. rozetine baktı usulca, yıllarını vermiş onun için. canı yansa da yavaşça ayağa kalkıp çıktı odadan.

bunların arkasında kim olduğunu biliyordu. kesinlikle bu sözde oyunun yöneticisi yapıyordu. fakat katsuki'den ne istiyordu?

fark etmeden karakoldan çıkmış ve demir kapının önünde dikilirken bulmuştu kendini. fazla mı düşünüyordu acaba? tam ilerleyecek iken omzunu saran parmaklar ile durdu ve parmakların sahibine baktı.

"patron sizinle görüşmek istediğini söyledi. lütfen zorluk çıkarmadan gelin."

beline dayanan silah ile inkar etme şansı yoktu. silahı olsaydı karşılık verebilirdi belki. tamam bir sürü dövüş tekniği biliyordu ama şuan işe yaramayacağının da farkındaydı.

"patron dediğin kişi kim?" adam sırıttı. "soru sorma ve gel sadece."

omzundaki parmaklar ensesine ilerlemiş ve sertçe arabaya doğru ittirmişti. kendisini neyin beklediğini bilmiyordu, bilmek istediği de söylenemezdi gerçi. sadece başka şansı yoktu.

oy atın vala ısırırım götünüzü. 😾😾


AAAA KURGUYU TEKRSR YAYİMLİYORUM CÜS😍😍🥳🌹🌹🌹

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

AAAA KURGUYU TEKRSR YAYİMLİYORUM CÜS😍😍🥳🌹🌹🌹


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 10, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

oyun | bakudekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin