bölüm on, pantolon askıları //final

1.3K 186 525
                                    

arkadaşlar... bu hikaye artık hepimizde farklı bir yer edindi sanırım. geçen bölümün yorumlarında çok duygulandım. sizleri çok seviyorum <3

1 Şubat 2011

"Off." diye iç çekti Harry. "Louis n'apıyoruz biz burada?" Sinemanın önünde başında ponponlu beresi ve soğuktan kızarmış burnuyla dikeliyor, kendisini zorla son seansa yetişebileceklerini iddia ederek sinemaya, saçma sapan bir aksiyon filmine getiren en yakın arkadaşını eve dönmeye ikna etmeye çalışıyordu.

"Sinemaya ne yapmaya gelinir Haz?" dedi Louis, Harry'nin sorduğu sorunun saçmalığına gülerek, biraz gergin bir gülüş gibiydi ama Harry bunun üzerinde durmadı. "Film izleyeceğiz tabii ki!" Louis, Harry'nin anlam veremediği kadar heyecanlı, Harry ise doğum günü olmasına rağmen bir aydır içinde olduğu depresyonun etkisiyle aşırı sıkkındı. "Ya Lou boşver, eve gidelim hadi, istemiyorum ben film falan-"

Louis başına geçirdiği kapüşonlusu ve aşırı heyecanlı tavrıyla Harry'nin sözünü kesti. "Harry; depresyondasın canın sıkkın tamam, doğum gününü kutlamak istemedin yine tamam, pasta aldık çocuklarla bir dilim yedin bıraktın ona da ses etmedim ama artık doğum gününde bari şu evden bir çık ya!" diye isyan etti. Harry onun haklı olduğunu bildiğinden bir şey demeyip gözlerini ayaklarına dikti. "Bugün senin doğum günün, kutlamak istemiyor olabilirsin ama lütfen benimle şu filme gir ve en yakın arkadaşımın 17. doğum gününü odasında ağlayarak geçirmesine izin verdim diye suçlu hissetmeme engel ol!" diyerek arkadaşının kolunu yakaladı. Harry el mahkum Louis'nin kendisini sinemanın içine sürüklemesine izin verdi. Louis biletleri alırken arkasında kollarını kavuşturarak dikeldi, ardından 'bari mısırları ben alayım' dedi ama Louis onun doğum günü olduğunu söyleyerek buna da izin vermedi.

Sekizinci salona girip kendi koltuklarına oturduklarında henüz film başlamamıştı. Harry montunu çıkartsa da başında bereyle oturmaya devam ediyordu çünkü saçlarını yapmamıştı. Louis de üzerindeki kapüşonlu hırkayı çıkarttı, gömleği ve pantolon askılarıyla kaldı. Reklamlar başladığında Harry keyifsizce kucağındaki küçük kutudan mısır yiyor, arada bir ne yaptığına bakmak için gözlerini Louis'ye dikiyordu çünkü Louis günün başından beridir epey tuhaf davranıyordu. Mısırına hiç dokunmamış, bir şeyi bekler gibi gergin bir şekilde perdeye bakıyordu ama karanlıkta bile rengi belli olan mavi gözleri sürekli hareket halindeydi. Birkaç dakika sonra reklamlar bitti, ekran karardı ve ışıklar kapandı. Film başlıyordu. Louis alt dudağını dişlerinin arasından kurtarırken kendine hadi, dedi. Cesaretini toplamak için birkaç kez soluklandı, son kez derin bir nefes alıp Harry'e yaklaştı ve titrememesi için dua ettiği sesiyle kuşağına fısıldadı. "Seni seviyorum."

Louis bunu yapmayı bir ay gibi bir süredir planlıyordu. Harry'e hislerinin olduğunun neredeyse altı aydır farkındaydı, öncesinde bir şeyler sezse ve gay olduğundan şüphelense de hep inkar etmiş, br türlü kabullenememişti. Ama bir noktadan sonra Harry'li ıslak rüyalar, kızlarla öpüşmekten daha çok sertleşmesine sebep olmaya başladıkça ve Harry'nin bukleleri daha dokunulası, sırtı daha sarılası gelmeye başlayınca durum inkar edilemez bir hal almıştı. Ama bunu kendi içinde kabullense de alacağı tepkiden ve en yakın arkadaşını kaybetme korkusundan dolayı hep susmuştu. Ta ki şu Kendall olayıyla Harry yıkılana kadar. Çocuk çok mutsuzdu ve bunun direkt olarak Kendall'la alakası bile yoktu. Harry sevmek ve sevilmek istiyordu. Birinin ona aşık olmasını. Louis de onun kırmızı çizgilerle çevrelenen yeşillerine kıyamadığından artık Harry'e hislerini açmaya ve "ne olursa olsun" diye düşünmeye başlamıştı. En azından sevildiğini bilsin. Kendini sevilemeyecek biri gibi görmeyi bıraksın. Sadece bunun için iyi bir an arıyordu.

dear santa, give me true love » larryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin