Uzun ve tutkulu bir öpüşmenin ardından ayrılırlar. İkisi de gülümsüyordur. Utanıp gözlerini kaçırırlar. Mesut Selin'i kolunun altına alır tekrar. Orda öylece otururlar. O kadar huzurludurlar ki geçen saatlerin farkında bile olmazlar. Zaman çok hızlı geçer. Güneş ufukta görünüyordur bile.
Selin:Farkında bile olmadan geceyi burda geçirdik.
Mesut:Öyle oldu. Kalkalım mı artık yavaştan?
Selin:Olur. Hadi o zaman, şurayı toplayalım hızlıca.
Ortalığı toplar ve araca binerler.
Selin:Direkt eve mi?
Mesut:Bakıyorum eve gidesiniz yok Selin Hanım.
Selin:Yok canım, ondan değil de..
Mesut güler.
Mesut:Seni bırakayım, ordan da eve geçerim ben de. Biraz dinleniriz, saat gelince tekrar gelir seni alırım ben. Beraber merkeze geçeriz. Bugünlük bu kadar olsun.
Selin:Derken? Daha çook yaparım böyle jestler mi diyorsun?
Mesut:Yani, belki. Çok da alışma ama sen.
Selin:Belli olmaz bana diyorsun.
Mesut:Aynen.
Selin güler.
Selin:Şey bu arada, almaya gelmene gerek yok. Ben kendim geçerim. Yolunu uzatma boş yere.
Mesut:Ne uzatması kızım ya? Gideriz işte beraber.
Selin:Ya gerek yok işte. Ne o, özler misin yoksa hemen?
Mesut:Hıım. Hasret kalırım 2 saat göremezsem. Ölürüm hasretinden. (!)
Selin vurur hafiften.
Selin:Gıcık.
Mesut güler. O gülünce Selin de güler. Bir süre sonra Selin'in evine gelirler. Mesut Selin'i bırakıp ordan eve geçer. İkisi de üstlerini değiştirip birkaç saat uyumak üzere yataklara girerler. Güzel bir gece olmuştur. Hatırlayıp hatırlayıp gülümsüyorlardır.
Selin:Sen nasıl bir adamsın böyle.. İki günde, beraber iki yıl geçirmişçesine nasıl hissettirebilir bir adam, bir kadına...
Der. Yorgunluğuna daha fazla karşı koyamaz ve uykuya dalar kısa süre sonra.
Mesut da birkaç saatlik uykunun ardından merkeze gitmek için hazırlanmış, Selin'i de almak için evine gitmiştir.
Bir müddet kapıyı çalar ancak açan olmayınca telefonla arar. Selin açar telefonu.
Selin:Alo.
Mesut:Kızım kapıda ağaç oldum ya.
Selin:Ne kapısı Mesut?
Mesut:Senin evin kapısı işte. Beraber işe gideriz diye geldim ama..
Selin:Mesut ben geldim zaten.
Mesut:Ne?
Selin:Merkezdeyim ben.
Mesut:Ha anladım. İyi, ben de geleyim o zaman.
Selin:Ya Mesut, ben saat ilerledi sen de gitmişsindir diye öyle habersiz geldim valla kusura bakma.
Mesut:Yok yok ne kusuru, geliyorum ben de. Hadi görüşürüz.
Der ve kapatır.
Mesut merkeze geldiğinde Selin'in yüzüne hiç bakmadan çay alıp oturur.
Mesut:Usta günaydın, nasılsınız?
Hüsnü:Günaydın, ustacığım. İyiyiz, sen?
Mesut:İyi diyelim, iyi olsun. (Derken Selin'e ters ters bakar) Neyse.. Yok mu bir şeyler, olay molay gasp yaralama falan, canlı bomba.. Ha?
Hüsnü:Hayırdır, sen neye sıkıldın?
Mesut:Neye sıkılacağım ya ne sıkılması?
Hüsnü:Yok yok senin canın sıkılmış belli. Suratın asık.
Selin:Bana abi, o bana sıkılmıştır.
Hüsnü:Heeğ, anladım ben. E iyi o zaman, ben bir bakayım var mı bir şeyler olay molay..
Mesut:Bak seni bi bak.
Hüsnü ikisine yan yan bakarak kalkıp gider.
Selin:Trip mi atıyorsun sen bana?
Mesut:Yoo, ne tribi?
Selin:İşte sen geldin ya benim eve, beraber merkeze geçmek için beni almaya. Ben çoktan gelmiştim tabi, bozuldun sen de haklı olarak.
Mesut:Yaanii, öyle çok da önemli değil canım.
Selin:Önemli önemli. (Birkaç saniye durur) Mesuut, ya ben düşünemedim senin gelip beni alabileceğini. Tamam, arabada söylemiştin de ben de gerek yok dedim yani. Gelmezsin sandım. Sen de geliyorum diye haber vermeyince öyle geliverdim İşte
Mesut: (Gülerek) Haklısın haklısın.
Selin de güler.
Selin:İyi miyiz? Sıkıntı yok dimi?
Mesut:E olmasın bakalım sıkıntı. Şş, iyi bozdun ama beni. Öyle kaldım kapıda, gelen geçen baktı bana.
Gülerler.
Selin:Yaa, kıyamam sana. Bak işte sen de geleceğin zaman haber verirsin artık.
Mesut:Her zaman vermem.
Selin:Aa niye?
Mesut:E sürpriz de mi yapmayalım?
Selin:Yap, yap da sürpriz yapacağım diye kapıda kalmayasın mazallah. Senin için diyorum yani ben. Koskoca Mesut Komiser rezil mi olsun bütün apartmana, bir sürpriz uğruna?
Mesut:Ağzına da iyi laf verdik ha.
Selin:Yaani. Valla hiç kusura bakma, ben böyleyim. Laf düşürmeyeceksin bana. Ama cidden öyle de olur.
Mesut:Halbuki bir anahtarım olsa, yani açabilsem kapıyı.. Sen evde olmasan bile ben anahtarla eve girebilsem, orda öylece kalakalmasam rahatça yapabilirim mesela sürprizi.
Selin:Benim evin anahtarı mı?
Mesut:Hıım, evin anahtarı. Süpriz için evde değilsen falan. Sadece o yüzden yani. Başka ne olabilir ki zaten. Tek derdim sürprizler bozulmasın.
Selin:Hı, anladım.
Der gülerek. Mesut da sırıtıyordur.
Selin:E peki madem. Sırf yani sürprizlerine yazık olmasın diye, ilk fırsatta anahtarın bir kopyasını çıkarttırırız.
Mesut:Dimi dimi? Şimdi o kadar heveslenmişim sürpriz yapacağım diye, bir anda öyle kalıvermeyeyim.
Selin:Hı hı. Aynen, aynen.
Gülüşürler.
Selin:Rıza Baba gelecek, fırça atacak ama bak. Tamam yeter bu kadar. Hadi kalk bi işin ucundan tut.
Mesut:Duyan da hiçbir işe yaramıyoruz sanacak.
Selin:Mesut öyle mi dedim ben? Genelleme yapmıyorum ki, anlık olarak söylüyorum ben. Hadi, kalk. Şu dosyanın incelenmesi lazım. Bak, orda bir kopyası daha var. Al, incele onu hadi.
Mesut:Tamam kızım ya, tamam. Bir rahat ver de, çayımızı içelim bari. Ne bu işkoliklik?
Selin:İyi, iç madem. Beni düşünen yok tabi. Neyse, ben kendim alırım.
Diyerek kalkar.
Mesut:Girme hemen triplere. İki adım yer, kendin alsan nolmuş.
Selin:Düşüncesiz.
Gidip çay alır o da. Dosyayı incelerler birlikte ekibi beklerken. Hüsnü gelir.
Hüsnü:E hadi bakalım. Gözünüz aydın. Size devriye yolları göründü.
Mesut:İyi biz çıkıyoruz o zaman.
Hüsnü:Bakıyorum da dünden razıymışsın ha. Gören de evine yatmaya gidiyor sanar.
Selin:Yeterince tatil yaptık biz zaten abi ya.
Mesut:Aynen aynen, çıkalım biz.
Hüsnü:İyi bakalım, hadi kolay gelsin.
Selin ve Mesut sokakta devriye atıp aynı zamanda geyik yapıyorlardır.
Mesut:Simit ister misin?
Selin:Kahvaltı etmedin mi sen ya?
Mesut:Ettim de midem kazındı işte.
Selin:İyi, al bakalım.
Mesut:Demek ki sen de farklı değilmişsin.
Selin:Yaani. Ben sadece sana eşlik etmek açısından olur dedim.
Mesut:Tabii canım.
Selin:Gıcıklık yapmasana ya.
Mesut güler. Selin de güler.
Mesut gidip kendine ve Selin'e birer simit alır. Selin'e simidini verecekken yanlarındakini bir kadının cüzdanı bir genç tarafından çalınır. Selin görüp direkt gencin peşinden koşar. Kadının bağırdığını Selin'in de koştuğunu gören Mesut da Selin'in arkasından koşmaya başlar.
Bir sokağın başına geldiklerinde Mesut Selin'i göremez ancak genç önünde depar atıyordur. Hızlanıp yetişmeye çalışır. Genç sokağın köşesinden dönecekken Selin önüne geçer ve genç ters yöne gidecekken Mesut yakalar.
Mesut:Ulan gerizekalı, utanmıyor musun bizi böyle peşinden koşturmaya ha?!
Selin:Gözü emeği olmayan paralardayken utanmıyor da bizi koşturmaktan mı utanacak bu?
Mesut:Yürü lan yürü!
Kapkaçın yapıldığı alana geldiklerinde emniyet görevlilerine devredeler suçluyu ve araçlarına atlayıp caddelerde devriye atmaya devam ederler.
Mesut:Şş.
Selin:Hı?
Mesut:Çok iyiydin ha.
Selin:Ya, öyle mi dersin?
Mesut:Hıı.
Selin:E olalım o kadar da. Kaç yıldır polislik yapıyoruz burda.
Mesut:Vay be. Daha düne kadar kapılarınızda korumalık yapıyorduk Selin Komiserimm.
Selin:Hahahaha. Eee Mesut Komiserim, başımıza mı kakılıyor şimdi yani?
Mesut:Yok canım, Estağfirullah.
Selin güler.
Selin:Hadi hadi, önüne bak önüne.
Mesut:Bakıyoruz işte kızım.
Devriye sakin geçer. Akşam çıkarlar beraber.
-SelMes Araba-
Selin:Sen beni bıraktıktan sonra direkt eve mi geçersin?
Mesut:Hıım. Niye ki?
Selin:Ben de diyordum ki belki yukarı çıkarsın sen de. Ne bileyim birer kahve içeriz, sohbet ederiz falan. Ya da ne bileyim belki film falan izleriz..
Mesut:Ha, öyle mi dersin?
Selin:Dedim bile. Sen ne dersin?
Mesut:Olur, olur derim.
Selin güler.
Selin:Ben de öyle tahmin etmiştim.
Selin'in evine gelirler.
Selin:E sen film seç o zaman, ben de mısır falan patlatayım bir şeyler hazırlayayım ha?
Mesut:Olur, tamam.
Selin:Bak şu çekmecede DVD'ler var, ordan bir şeyler bakabilirsin. Hoşuna giden olmazsa internetten izleriz.
Mesut:Oo Selin hanım DVD'ler falan, nostaljik takılıyoruz ha?
Selin:Ee, eskiden topladığım harçlıklarla alır alır biriktirirdim. Atmaya da kıyamazdım. Duruyor işte. İzlerim arada hala. Ama tek başına pek tadı çıkmıyor işte.
Mesut:Kıyılır mı hiç ya?
Selin:Sen de ilgilisin bakıyorum?
Mesut:Tabii tabii, bizim zamanımızda da popülerdi kızım bunlar.
Selin güler.
Selin:Tamam, sen seç ben geliyorum hemen.
Mesut:Tamam tamam.
Selin gider. Mesut film DVD'lerine bakar biraz. Orda, DVD'lerin olduğu çekmecede ikiye katlanmış bir fotoğraf görür. Arkasındaki aralarında kısa çizgi olan tarih ve sonsuzluk işareti karşısında merakına yenik düşer. Bakar fotoğrafa. Bozulur mu desem, kötü hisseder mi desem.. Hoşuna gitmeyecek bir fotoğraftır işte.
SON
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZEL KORUMA (Hayali Senaryo)
FanfictionSelin Demirci bir mit ajanıdır. Gizli görevde açığa çıkmış ve şuan hayatı tehlikede, korunmaya ihtiyacı olan bir mit ajanı. Onu koruma görevi ise Mesut Güneri'ye verilmiştir. Mesut başta sadece korumadır, evet ama sonra anlarlar ki aslında onlar bir...