O gözlerin aklımdan çıkması imkansızdı...İlk defa gri gözleri olan bir kedi görmüştüm. Birden bire karşıma çıkınca korkmuştum tabi ki.
Tüyleri kömür kadar siyahtı bu yüzden bu zamana kadar onu gören olmamıştı , çünkü raflardan düşen gölgeler onu çok iyi saklamıştı. Bu kedi hakkında asıl merak ettiğim Kütüphaneye nasıl girebildiğiydi.
Ona biraz yaklaştığım da tam kaçacaktı ki, kitaplardan kaçamadığı için tuttum. Ah ben bununla ne yapacaktım şimdi sokağa da atamazdım, evi olmadığı için kütüphanede saklanmıştı muhtemelen, ama onun yeri burası değildi, burası olmazdı.
Kısa bir düşünmenin ardından evime götürmeye karar vermiştim. Kedileri çok severdim ama ailemle birlikte yaşadığım için eve hiç kedi alamamıştım.
Kucağımdaki kedi ile birlikte aşağı kata indim.
Kenarı koyduğum sırt çantamı alıp kütüphanenin kapısına doğru ilerledim o kadar yorgundum ki kucağımdaki kediyi zor taşıyordum.Kütüphanenin kapısını açıp dışarı çıktım. Cebimdeki anahtar ile kapıyı kilitlediğimde kediyi iki elimle daha sıkı tuttum. Her an kaçabilecek gibi duruyordu.
Evr geldiğimde kediyi salondaki halı'nın üzerine bıraktım.
Kütüphane de acıkmış olmalıydı mutfağa geçip tezgaha bir kap süt koydum ve içine biraz ekmek doğradım. Yarın okul çıkışı ona kedi maması alacaktım ama şimdilik süt ve ekmek ile idare etmek zorundaydı.Salona geçtiğimde halının üzerinde beni bekliyordu minik patileri halının içine gömülmüştü. Kül rengi gözleri beni bulduğunda mırıldanmaya başladı. Acıkmıştı.
Önüne bıraktığım karışımı büyük bir iştahla yemeye başladı. Ben de acıkmıştım mutfağa geçip kendime sandviç hazırladım.
Salona geri geldiğimde kedi tabağını bitirmiş tüylerini temizliyordu. Kediler'in çok temiz hayvanlar olduğunu bir dergi de okumuştum.
Sandviç'im bittiğin de üstümdeki yorgunluk uçup gitmişti. Biraz film izlemek için bilgisayarı açtığım da bildirim yağmuruna tutulmuştum, yaz tatili için otel önerileri yapan sitelerden gelen bildirimler birikmiş bir yığın oluşturmuştu.
Bu yıl tatil yapabileceğimi hiç zannetmiyordum, yaz tatilinde bile ders çalışacaktım galiba. Bu konuları aklımdan geçirdikçe moralim bozuluyordu.
Bu düşüncelerden sıyrılmak için en sevdiğim filmlerden birini açtım. Kedi ise hala halının üstündeydi kıvrılmış uyuyordu, rahatsız etmemek için uyandırmadım uyanık olsaydı yanımdaki koltuğa getirirdim belki.
Her bir saniyesini ezbere bildiğim film' i keyifle izledim. Uyku düzenim gittikçe garip bir hâl alıyordu bir iki saat önce hiç uykum yoktu şimdi ise uykusuzluktan yerimden kalkamıyordum...
Bilgisayar'ı kapatıp ayağa kalktığımda. Bir zombi gibi evin içinde odamı bulmaya çalışıyordum. Evde 3 oda vardı ve salona açılan bir mutfak.
Yavaş adımlarla mutfak tezgahı'nın yanından geçerek koridorun sağındaki odamı buldum. Bugün çok fazla terlediğim için sürekli su içiyordum.
Yatağımın kenarındaki sürahiden bir bardak su kattığımda, uyku göz kapaklarımı kapatıyordu.
Suyumu içtikten sonra yatağımın üstüne uzanmıştım gözlerim kapandığında geriye gecenin sessiz bağırışları ve görünmez karanlığı kalmıştı...
3 GÜN ÖNCE
PUSAT'IN ANLATIMIYLA...-Baba nereye böyle
-Eşyalarımızı toplamaya başla Pusat taşınıyoruz...
-Peki bundan neden benim en son haberim oluyor ?
-Her şey çok hızlı gelişti oğlum bir an önce bu şehirden taşınmalıyız biliyorum düzenin bozulacak. Buradaki okulundan kaydını aldırdım gittiğimiz yerde daha iyi bir okula gideceksin.
Her şey çoktan ayarlanmıştı uçak biletleri, okul kaydı ,nakliye araçları... İstanbul'dan Eskişehir'e taşınıyorduk ve bunu taşındığımız gün öğreniyordum lise son sınıftım ve üç senedir okuduğum okuldan mezun olmak istiyordum.
Çok hızlı gelişen taşınma sürecimizde yolculuğumuz uçak ile dört saat, araba ile yaklaşık bir saat sürdü...
Evin önüne gelmiştik aslında ev denemezdi iki katlı kocaman peyzajlı bir bahçesi olan bir binanın önündeydik ama önemli olan ev değil evin içindeki sıcak bir aile olmalıydı...
Tüm umutlarım tükenmişti benim asla bir evim ve bırakın sıcak aileyi benim ailem bile olmamıştı ve olmayacağından emindim. Babam sürekli çalışırken ben evde dadımla beraber oturuyordum. anne sevgisini tatmamış zavallı bir çocuktum. Düştüğüm zaman kaldıran babam olmamıştı hiçbir zaman ya da ağladığım zaman sarılan bir annem.
Pusat Lavin' in hayatı böyleydi işte bir şekilde büyümüş ve hala varlıklı bir iş adamının oğlu olarak liseyi bitiriyordu. Üniversite'ye geçince hem şirketini yönetecek hem de okulunu okuyacaktı. Çok sıkıcı bir hayat
Evin üst katındaki odamı bulduğuma sevinmiştim bütün gün odadan çıkmamayı planlıyordum babamdan arabada öğrendiğime göre koleje gitmeyecektim çünkü dikkat çekmemem gerekiyordu kolejde olursam diğer iş adamları babamın bu şehre geldiğini duyardı, eninde sonunda öğreneceklerdi ama şimdi zamanı değildi.
Odama eşyaların tamamını yerleştirdikten sonra yatağın üzerine uzandım, yarın okula gidecektim uykum gelmişti ve erkenden uyumak için gözlerimi kapattım. Ve her zaman gördüğüm o rüyayı film gibi seyretmeye başladım.
Küçük bir kız vardı... Masum minik elleriyle bir kedi yavrusu tutuyordu kucağında.
kül gibi bir gri vardı kedi'nin gözlerinde... O gözleriyle boşluğa bakıyordu sanki bir kaçış yolu arar gibi. Arkasında beyaz bir boşluk vardı ama sonsuz olanından... Küçük kız kedinin kulağına bir şeyler fısıldadı. Kedi onu anlamıştı.Birlikte büyümeye başladılar kedinin patileri büyüdü, kuyruğu uzadı. Kız kendisine bakıyordu ne ara büyümüştü bu kadar, çok güzel bir genç kız olmuştu. Saçları uzamıştı. Kedi hala kucağındaydı ama bu sefer tam tersine çok memnundu. Zamanla her şey değişiyordu düşüncelerimiz, duygularımız, görünüşümüz ve hayatımız sanki hepsi kalıcı gibiydi ama bir anda her şey değişivermişti....
-
umarı okumuşsunuzdur bölüm bu kadardı yazma isteği geldikçe yazıyorum önümüzdeki bölümleri de okursanız çok mutlu olurum oy kullanıp yorum yapmayı unutmayın iyi okumalar :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İçinden
FantasySizde Defne ve Pusat hikayesini okumaya varmısınız? Bir kütüphane koridorun da karşılaşan Defne ve Pusat olacaklardan habersizdi...