5-Kılıç Dansı

60 8 1
                                    

 Multimedia: Vincent

Gözleri anlam veremediğim o ifade ile parlıyordu. Ağzımdan deminki çıkanlara inanamıyordum ve muhtemelen o da aynı durumdaydı. Ben sadece içimden geleni söylemiştim, düşündüğümü, asıl olanı ve gerçekten bizim için bir umut, bir gelecek varsa bu gece vereceği kararla belli olacaktı.

O lanet olası resim defterim hala elindeydi ve kaldırıp tekrar baktı. Aklından geçirdikleri gayet normaldi ama insan durumu tam anlamadan gözü kapalı birini öldürmezdi değil mi?

"Muhafızınla gereğinden çok daha fazla samimisin, yarı çıplak resimlerini çiziyorsun ve gecenin bu saati birde üzerinde gecelik varken odanda." Söylediği her argümanda bana doğru adımlar attı. Gerçekten sesi sakin olmasına rağmen nasıl insanı bu kadar korkutuyordu.

"Sen kendine inanır mıydın?" bir an için durdum. Haklıydı. Buna kimse inanmazdı lakin tuhaf bir biçimde gerçek görünenin tam aksiydi.

"Hayır. Ama lütfen sen inan." Gözlerimden dökülen damlalar eşliğinde devam ettim. "O bana kardeşimden daha yakın."

Gözlerime baktı gerçeği orada arıyordu. Bense kendime küfür edip duruyordum. Neden bunu düşünememiştim, neden Richard'ı sabah çağırmamıştım, neden Vincent'ın samimiyetimizi yanlış anlayacağını aklımdan geçirmemiştim. Şöyle bir baktığımda hatamı da görüyordum ya neyse. Ben bu evlilik meselesine ciddiye almamıştım ki, kabullenememiştim ve bu yüzden de kendimce Vincent'ı yok saymıştım. Onu küçümsedim ve hata yaptım.

Hatam yüzünden arkadaşımın ölmesiyle başa çıkabilir miydim? Bunu sindirebilir miydim ki! Bir şey yapmalıydım, ağlayarak yalvarmak bir dereceye kadar işe yarardı evet ama onu durduracak kadar etkili olabilmesi için bizim çok daha yakın olmamız gerekirdi. O yüzden gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim. Ben bu kadar zayıf değildim, bu kadar güçsüz değildim.

Dudaklarımı araladım ama benim sert yüzümü göstermeme gerek kalmadan o davrandı. O lanet adama başıyla çıkmasını işaret etti. Ardından da Richard'a. Sevgili dostum açıkça kendi için değil benim için korkmuş bakışlarla odadan çıkıp kapıyı da kapattı. Evet artık şeytanla baş başaydım.

Vincent odanın bir ucuna doğru ağır ağır yürüdü. Bunu yaparken de elindeki defteri karıştırıyordu ve ben tuhaf bir biçimde mahremime girilmiş gibi hissediyordum. Yani içinde Richard'ın birkaç resmi dışında sakıncalı bir şey yoktu ama yine de rahatsız olmuştum. Bir başkası olsa buna asla izin vermezdim ama arkadaşımı öldürmediği için ses etmemeye çalıştım. Tabi birde yaşadığım şokun etkisindeydim.

Bir süre ne yapmaya çalıştığını izledim ama tek yaptığı yavaşça volta atıp defterimi incelemekti. Bu sessizlik beni gerdiği için dikilmekten vazgeçip yere düşürdüğüm kılıcımı almak için arkamı döndüm ve ben bunu yaparken odada ki ayak sesleri bir anda kesildi. Kılıcı sağ elimle sıkıca kavradım ve ona hiç bakmadan masanın üstünde duran kınına yerleştirdim. Bakışlarının üstümde hissetsem de umursamadan solum da duran askılara yöneldim ve kılıcı bıraktığım anda sesini işittim.

"Onu gerçekten kullanmayı biliyor musun ki?" hemen kafamı çevirdim. Bakışları ve yüzü sertti ama sesinde bir parça alay vardı. Tabi bende sinirlenmeyi beklediğimden hemen parladım.

"Şüphen varsa üzerinde kullanmaktan büyük mutluluk duyarım!" sesim yüksek değildi ama demin ağlayan kıza ait de değildi.

Vincent bu gece sıkça yaptığı gibi üzerime doğru yürüdü ve ben yine gerildim. Bir adımlık mesafede durdu ve bana defterimi uzattı. Yüzünde daha evvel hiç görmediğim ifadeyle gözlerime baktı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 16, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kara PrensHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin