Bölüm 12 ~zabıta ~

710 37 64
                                    

Hemen devam ediyorum. İyi okumalar. Bu arada sonunu haycanlı yapmaya çalıştım ama ihşallah olmuştur.

Berk ile bir anda ayrıldık. Çünkü gelen kişi abimdi. Ayrılmamız ile Berk'in yüzüne yumruk yemesi bir oldu.

Oğulcan salağı Berk'e aralıksız vuruyordu ama iç sesinde dediği gibi hüzünlü kekimiz Berk Oğulcan'a hiç vurmuyordu. Aslında boks oynayan Berk şimdi sadece sırıtıyordu.
Berk gülerken dudağı patladığı için ağzından kanlar akıyordu.

Ben dayanamadım ve "Oğulcan! Bırak Berk'i!" Diye bağırdım ama Oğulcan beni takmadan "bu dudaklar la mı öptün kardeşimi!?"
diyordu.

Berk sırıtarak "evet, hem de bu ilk değil. Bu arada yaptıklarımdan pişman değilim yine olsa yine yaparım." Dediği an yeniden bir yumruk yedi.

Oğulcan sinirle " bir de ilk değil diyor! Son sözünü söyle lan,son sözünü söyle! " dedi ardı ardına yumrukları devam ettirirken.

Berk "Aybike'nin ruju hangi aromalı biliyor musun?" dedi yine o pişmiş kele gibi sırtımasıyla.

Oğulcan " hala ne diyor ya!" dedi ama Berk omuz silkip yine gülerek "Ben söyleyeyim, kiraz aromalı ruju dudaklarımda hissetmiştim o yüzden sende anlamışsın ki Oğulcancım, kirazlı. Ve sevgilim diye demiyorum çok güzel boynu var." dedi.

  Oğulcan bana yüzünü döndü ve  "Birde boynunu mu öptü! Yuh Aybike! Eve gidince senin de bacaklarını kıracağım!" değip tekrar Berk'e döndü.

Ben sinirlenerek "medeni ol az! Dağdan mı indin!" dedim sitemle ve hala daha Oğulcan'ı Berk'in üzerinden almaya çalışırken.

Berk "Sen bana vuruyorsun ya, aslında çok yanlış yapıyorsun. Çünkü Aybik beni öper ve her şey geçer. O  yüzden dudağıma çok vurma. Senin için söylüyorum." dedi.
Of, bu çocuk eceline susamıştı herhalde. Oğulcan'ı zar zor Berk'in üzerinden Alp' inde  yardımı ile aldık.

Alp, Oğulcan ı arabasına bindirmeye çalıştı. Oğulcan çok kez beni de arabaya bindirmeye çalışsa da yere çocuklar gibi oturdum ve kalkmadım.
Alp de Dilekle, Oğulcan ı polislerin suçluları bindirdiği gibi arabaya bindirdiler ve gittiler. Yerde yatan, ağzı yüzü dağılmış Berk'in yanına gittim. Elimi uzattım ve " Senin boks oynaman bir işe yaramadı galiba" dedim. Berk elimi tuttu ve ayağa zar zor kalktı. Berk " kayınçom diye elemedim. Yoksa benim altın madalyam bile var Aybik. Neyse ne arabada peçete falan var. Onlar la hallederiz. Eve varınca da pansuman yaparsın. Ben de seni izlerim. Ya da pansuman a gerek yok sen öpsen geçer. Ama yarıda kalmasın."  Diyerek arabanın üzerindeki kahve bardaklarını bagaja koydu, şoför koltuğuna geçti. Bende yanın da ki koltuğa utanarak geçtim.

Arka koltuk da olan ıslak mendili aldı ve bana uzattı. Bende bir şey demeden ıslak mendili aldım. Dudağından çenesine akmış kuru kanı temizlerken elim aşağıya, boynuna doğru indi. Badem elması nefes alıp verirken ne kadarda güzel oluyordu. Bir an duraksadım ve sertçe yutukdum. Boynunu temizlemeye devam ederken  bir anda elimin üzerinde bir sıcaklık hissettim. Berk elimi tutuyordu. Ben elimi hemen çektim. Berk sırtmaya başladı.Bana doğru döndü ve " Aybike, İstanbul a yarın gidelim mi? Bugün otelde kalırız." Dedi kedi suratıyla.

Of bu çocuk niye çok şeker oluyor . Hem de yüzü gözü perişan olmuş halde. Ama olmaz, bir gün daha kalırsak Oğulcan bizi öldürür. Ben düşüncelere dalmışken , Berk " O zaman ben bizim otelden birini çağırıyorum. O sürsün arabayı, sende o sırada... diyerek bana yaklaştı ve "bana pansuman yaparsın. İstanbula gidene kadar." Sesi çok heycanlı çıkıyordu. Bunları dedi ve geri çekildi.

Ben Berk'e az yaklaşıp kulağına "merak etme İstanbul da vereceğim öpücüğünü." değip geri çekilirken Berk'in yanağından öptüm.
Berk'in şaşkınlığı her halinden beliydi.

Çocukluk Aşkım AyBer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin