Kavuşma

3.2K 203 15
                                    


Gece bir uyuyup bir uyandığım için sabah kalktığımda akşamki halimden daha kötüydüm. Kolumu kıpırdatacak kadar halim yoktu ve yatakta olmayan abime bile kalkıp bakamamıştım. Akşam Aydoğan'la konuşabilme fırsatını kaçırdığım aklıma gelince gözlerim dolmuştu yine. 

Yatakta öylece sağ tarafıma dönmüş cenin pozisyonunda yatıyordum ve bir gözümden akan yaş diğer gözüme girdiği için gözüm yanıyordu.(en  nefret ettiğim olay dfksjdjfsa)

Mutfaktan gelen seslerle abimin kahvaltı hazırladığını anladım. Gece yastığımın altına koyduğum telefona uzanıp saate baktım.

10.47

Bu saate kadar yatmış olmama şaşırdım sorsanız toplam 1 saat uyumamışımdır diye düşünmüştüm. 

Aydoğan'dan bir ses yoktu ama yine de sohbete girip dün yazdığım mesajlara baktım. Yazdıklarımın hepsinin mavi tık olduğunu görünce hızla yerimden doğruldum. Ne yani hepsini görmüş ama küçücük bir iyiyim bile yazmamış mıydı?

Kızgın olup olmayacağını düşündüm sonuçta günlerdir haber alamamıştım ondan fakat beni aradığında evimde parti verdiğimi öğrenmişti belkide onu önemsemediğimi düşünmüştür diye aklımdan geçti fakat sonra elimdeki telefondan dün ve daha önce yazdığım mesajları düşündüm.

 Hayır, onun için endişelendiğimi o mesajlardan çok bariz bir şekilde anlayabilirdi. 

Onun için burda bu kadar endişelenirken beni takmamış olması kalbimi kırmıştı. Telefonumu yatağın üzerine fırlattım. Gerginlikle dudaklarımı dişlemeye başladım sonra dayanamayıp telefonu yeniden elime aldım. 

Bu sırada mutfaktan gelen birinin konuşma seslerini duyuyordum ama sanırım abim beni uyandırmamak için telefonla konuşurken sessiz olmaya çalışıyordu.

Aydoğan'ın ismine basıp telefonu kulağıma kulağıma götürdüğümde dış kapının sesini duymamla kaşlarım çatıldı. Abim beni uyandırmadan gitmezdi herhalde değil mi?

Kulağıma dolan "Aradığınız numaraya şuan da ulaşılamamaktadır " cümlesiyle telefonumu bu sefer daha büyük bir hırsla yatağın ucuna fırlattım.

"Mesalara bakıp yeniden mi kapattın yani telefonu insan bir iyiyim yazmaya tenezzül eder"

üzerimdeki yorganı tekmeledim sinirle 

 "tabi benim burada ne halde olduğum kimin umurunda"

Kapının ordan gelen gülme sesiyle sinirle o tarafa döndüm.

Gördüğüm her tarafı morluklarla dolu olan ama yine de bana gülümseyen yüzle donup kaldım.

Söyleyecek bir şey aklıma gelmiyordu ve ne yapacağımıda bilmiyordum sadece yüzüne bakabiliyordum öylece ve canının ne kadar yanmış olduğunu kafamdan geçiriyordum.

Benim tepki veremeyecek halde olduğumu fark eden Aydoğan yatağa yaklaşıp kenarına oturdu ve yorganı sıktığım elime uzadı, o ana kadar bu kadar kuvvetli sıktığımı fark etmediğim yorganı elimi gevşetip serbest bıraktım.

Uzandığı elimi alıp dudaklarına götürdü ve her zamanki gibi gülümseyerek avucumun içini öptü. O an aldığı darbeden dolayı morarmış ve şişmiş yarım açabildiği gözüne bakmasaydım belki gülümseyebilirdim bende ona ama şimdi tek yapabildiğim dudaklarımı birbirine bastırıp hıçkırığımı bastırmaya çalışmak oldu.

"Şşş ağlama Gök, Gökyüzüm"

İsmime eklediği sahiplik eki kendimi daha fazla tutmamı zorlaştırınca hıçkırıklarımı serbest bırakmak zorunda kaldım.

"Ağlama ne olursun seni böyle görmek inan beni daha çok yaralıyor"

Elini çeneme koyup yüzümü yüzüne kaldırdı "Güzelim canım hiç acımıyor inan ki acımıyor bu yaralar gelip geçici şeyler bir kaç güne yok olup gidecekler"

Canı yandığı için ağladığımı nasıl anlamıştı ki?

Kollarımı açıp kendimi üzerine doğru  bıraktım. Ağlamamı dindirmeye çalışırken konuştum. 

"Çok merak ettim seni nerdeydin, başına kötü bir şey geldi sandım"

Sonra o konuşmaya girmeden kendimi biraz geri çekip yüzüne baktım 

"Dün parti yapmıyorduk yemin ederim parti yoktu sadec..."

Beni yeniden kendine çekip sıkıca sarılmasıyla cümlem yarım kaldı.

""Biliyorum güzelim abin sabah bahsetti zaten mesajlarını görünce anlamıştım ne olduğunu başka bir açıklamaya gerek yok ve seni bu kadar merak ettirdiğim için özür dilerim"

Boynuma kokulu bir kaç öpücük bırakıp kollarını sıkılaştırdı.

"Haber verebilecek durumda değildim işler bi anda karıştı, rahatladığım ilk anda seni aradım ama denk düşemedik malesef ayrıca o telefonuna bakan dallama kimdi o lunaparkta ikide bir sana seslenen değil mi?"

Lunapark mevzusunu hatırlamasına oldukça şaşırmıştım ama şuan daha önemli bir şey vardı.

Kendimi geri çekip telaşla sordum "abimle mi tanıştınız?"

Ondan uzaklaşmam pek hoşuna gitmemiş yüzünü buruşturup beni kendine iyice çekmiş neredeyse kucağına oturtmuştu.

 "Evet sabah ben geldim kapıyı çaldım abin açtı önce yüzümü gözümü inceledi bi an beni içeriye almayacak sandım çünkü benim kardeşimin kapısına böyle yüzü gözü yamulmuş bi tip gelse ben içeri almazdım şahsen"

Anlatırken gülüyordu ve onun gülen yüzüne bakmak benimde gülmeme sebep olmuştu. Onu böyle bir şeyler anlatırken ve mutlu görmek ruhuma çok iyi gelmişti. Dayanamayıp parmak ucumla yüzüne dokunmaya başladım yaralarının üzerinden çok hafif geçiyordum. O da çok kısa bir an duraksayıp yüzüme bakmış sonra gülümseyerek devam etmişti.

"Ama abin oldukça anlayışlı birisi çıktı bana gülümseyip sen Aydoğan mısın kardeşim kaç gündür çok merak etti seni neden onu merakta bırakıyorsun diyip kenara çekilip beni içeri aldı"

"Cidden böyle yumuşak bi tepki beklemiyordum şaşkınlıkla içeri geçince de Gök gece hiç doğru düzgün uyuyamadı bırakalım biraz daha uyusun bizde o sırada kahvaltıyı hazırlayalım olur mu? Sonra ben sizi yanlız bırakırım dedi"

Aydoğan abimin ılımlı tepkisine oldukça şaşırmıştı anlaşılan. Gülümseyip abimin şimdi nerde olduğunu sordum.

"Aslında seni görmeden gitmeyecekti ama Jess diye biriydi sanırım telefon gelince apar topar çıkmak zorunda kaldı seni arayacakmış öyle söylememi istedi"

Kafamı sallayıp anladığımı belli ettim, kokusuyla mayıştığımı hissediyordum ve çok güzeldi. 

"Hadi kahvaltı hazır abinle birlikte hazırladık"

"Ya biraz böyle kalalım nolur çok özledim seni"

Söylediğim şey beni biraz utandırmıştı açıkcası ama umurumda değildi.

"Bende seni çok özledim güzelim bu yüzden güzelce kahvaltımızı yapalım sonra bütün gün güzelce sevip özlem gidereceğim seninle"

Söylediğiyle kalbim hızlanmaya başlamıştı bile, bu sefer itiraz etmeden kafamı salladım ve kucağından kalktım" banyoya uğrayıp geliyorum hemen" 

Kafasını sallayıp yataktan kalktı o da. Gülüyordu.

Banyoya girerken kendime saydırıyordum. "Hevesli olduğunu bu kadar belli etme Gök"




Moon in the sky (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin