bölüm 2

17 2 0
                                    

Sedyeye oturmuş ağlıyordum. Doktor bana su vermişti. Ellerim titreyerek suyu içiyordum.
"Belki yanlış aramışsınızdır olamaz mı?"
Kafamı salladım.
"Kahretsin ki doğru! Onun sesiydi. Arıyorum açmıyor. Başka numara olunca açıyor ama. Hep bir bahanesi vardı; toplantı , yemek... Hep böyleydi. Ben ona kondurmak istemedim ki. Beni seviyordu. Oğluna aşık bir insandı o."
Yanıma oturdu. Taha'yı kucağına aldı.
"Kalabileceğiniz bir yer var mı eviniz dışında?"
"Var... Arkadaşım da kalabilirim."
Kafasını salladı. Ona döndüğümde hem bana üzgünce bakıyor hemde tahaya alkış yaptırıyordu. "arkadaşını ara istersen geçerken bırakayım bende çıkacağım şimdi sizinle." Telefonu titreyen ellerimle cebimden çıkaramıyordum. Kibarca bana yaklaştı ve hırkamın cebinden telefonu aldı. Ekranı açtığında oğlumun gülerken ki resmi vardı. Gülümsedi. Rehbere girdi. "Ece.. Ece de kalacağım." Rehber de E harfine inerken çağrı geçmişi gözüme çarptı. 27 defa 'aşkım' kişini aramışım. Ama o bana  bir defa bile donmemisti. Gözlerimi sıkıca yumdum. Doktor telefon çalarken bana uzattı. Konusamayacagimi anlayınca hoporleri açtı.
"Alo Songül kuzum ne oldu bu saatte?"
"Merhaba Ece" dedi tonlamasi güzel bir şekilde.
" Ben sağlık ocağından doktor Güney Acar. Şuan Songül ve oğlu yanımda. Acaba müsait misin size getirebilir miyim? Taha'nın biraz dinlenmesi gerekiyor da."
"Tabi! Tabi olur. Ben adres atayim yine de. Bir sıkıntı mi vardı acaba güney bey?"
"Yok yok. Arkadaşınız sizinle görüşecektir iyi günler."
Telefonu kapatıp cebime attı. Gülümsedim.
"Songül... Adım Songül."
Kafasını salladı.
"Gidelim mi? Pıtırcık da uyuyacak yer arıyor."
Burukca gülümsedim tekrar ve ayağa kalktım. Taha'yı tutuyordu hâlâ. Anahtarlarını telefonunu alıp odasından çıktık. 
Araba Ece'nin evinde durunca ona döndüm.
"Cidden teşekkür ederim kimse sizin yaptığınızı yapmazdı. Hele bu saatte. "
"Aksine ben teşekkür ederim bu yakışıklıyı tanıdığım için. Taha bey yine gel ziyaretime."
Arabadan inip taha'yı kucagima aldım. Işıkları yanan evin ziline bastım. Ece hemen kapıyı açtı. İçeri girdim. Koltuğa oturdum.
"Bitanem ne oldu sana. Doktor ne alaka?"
"Taha... Ateşlendi. Doktora götürdüm. Ateslenmis."
Taha'yı kucağına aldı. Oturma odasında Taha için bir beşiği vardı. Oraya yatırdı.
"Kuzum ya... Ee mert nerde?"
Alayla gülümsedim.
"Sevgililerinin yanında."
Anlamsızca yüzüme baktı.
"Anlamadım ne sevgilisi?"
"Defalarca aradım Ece! Ama Allah'ın belası telefonumu açmadı bile. Açmadı! Güney bey dedi ki arayalım isterseniz. Dedim ki yabancı numara ya açar açtı da! Arkadan aşkım gibi bir şeyler döndü. Kıza güzelim dedi Ece! Allah'ın belası beni aylarca aldattı ama ben hiçbirini ona kondurmadim. Konduramadim ki. Güvendim. Yemin ediyorum kendimden çok ona güvendim ben Ece. Ama o beni aldatmakla meşguldü!"
Ece yanıma oturup bana sıkıca sarıldı.
"Canım arkadaşım o adama asla güvenmiyordum ben. Seni kırmak istemedim."
"Desen de ben yine onu sevecektim ki Ece. Ben onu seviyordum.." telefonum çaldı. Göz ucuyla baktım. 'aşkım' yazıyordu. Ellemedim telefonu.
"İşi bitmiş demek ki şerefsiz köpeğin." Dedim sessizce. Ece sırtımı sıvazlıyordu. Telefon susmak bilmiyormuşçasına çalıyordu. Art arada gelen mesajlara bakıyorduk Ece ile.
"Aşkım uyudun mu?"
"Uyumazdın ki sen ben gelene kadar"
"Canım iyi misin?"
"Bitanem açar mısın ne oluyor?"
"Songül cidden anlamıyorum ne oluyor?"
"Songül! Aç şu telefonu."
Sinirle tekrar çalan telefonu açtım.
"Ne var!?"
"Songül aşkım ne oluyor?"
"Ne var mert ne! Söyle işte!"
"Ben... Geliyorum da yemek uzun sürdü. Biraz zorladılar ama ortak olacaklar bize."
Sinirle güldüm.
"Ortak ha? İyi ortaklarınla sevişmeye devam et sen!"
Telefonu yüzüne kapadım.
Ve yine art arda gelen mesajlar...
"Songül ne diyorsun ne sevişmesi?"
" Bak bak eğer o arayan sensen bir yanlış anlaşılma var."
"Ben seni çok seviyorum neden böyle bir şey yapayım sana Songül?"
"Songül ne olur eve gel konuşalım."
"Songül beni biraz da olsa sevdiysen gel konuşalım ne olursun."
Ece bana döndü.
"Ne yapacaksın?"
"Sende kaldığımı söyleyemem. Gideyim ne yalan uyduracak merak ediyorum. Taha burda kalsın."
Kafasını salladı. "ben ona bakarım. Ama ne olursun onun yalanlarına inanma."
Gülümsedim ve evinden çıktım.
Saat gecenin 3üydü. Ve ben tenha sessiz yollardan evime gidiyordum.
O her güzel anının olduğu evin kapısına tiklattirdim. Kapı hemen açıldı. Mert bana direkt sarıldığında kollarım hareket edemiyordu. Ne sarilabiliyordum ne de itebiliyordum. "bırak..." Dedim sessizce. Mert geri çekilip bana baktı. "Songül ne olur dinle beni." İçeri girdim. Her yeri dagitmisti. Keşke biri de senin yüzünü dagitsa.
"Yemek de çok kaçırmışım kutlama içkisini. Sevmiyorsun biliyorum haklısın da."
Yüzüne igrenirmişçesine baktım.
"Ve.. ve o asla istemediğim şey oldu. Sana ihanet ettim. Ama sevgilim yemin ediyorum bir hataydı."
"Bende seni aldattım Mert. Hemde iki gün önce biliyor musun?"
"Ne diyorsun Songül sen!?" Dedi hayal kırıklığı ve sinirin karışık duygusuyla.
"Hataydı ama canım. Biliyorum hataydı. Nasıl ama çok güzel değil mi!?" Dedim alayla. "sakın!" Dedim parmağımı göğüsüne ittirirken. "sakın beni arama sakın bana yaklaşma. Sakın bana bir daha bulaşma mert. Defol git o aldattigin kızlara. Beni ve oğlumu rahat bırak." Dedim yanından ayrılırken. Evden çıktığım ilk dakika da göz yaşlarım akmaya başlamıştı. Ben ona aşıktım. Ama o beni sadece oğlunun annesi olarak görüyordu belki de.
Aşk bana uzak bir kavramdı bunu bir defa daha anlamıştım.

2.BoyutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin