neden diye sorma

12 2 0
                                    

Sakince sırama geçip oturdum. Telefonumla ilgilenirken sınıfa bir öğretmen girdi. Ekranımı kapatıp telefonumu sıramın altına koydum. Gelen rehber öğretmeniydi.
"Selam çocuklar şimdi hepiniz neden burada olduğumu düşünüyorsunuz uzatmadan anlatmaya başlayacağım. Biliyorsunuz ki biz sıradan bir anadolu lisesi değiliz. Ve yeni bir şeyler deneme kararı aldık. Bundan sonraki öğrenim hayatınız boyunca her gün bir stajyer öğretmeninizle ekstra bir dersiniz olacak." Sınıftaki herkesin ekstra dersi duyunca yüzü asılmıştı. Selim elini kaldırdı.
"1 saat daha fazla duracağız yani okulda?"
"Hayır, diğer derslerinizi 5 dakika kısalttık sadece. Çıkış ve geliş saatleriniz yine aynı."
"Peki hocam neden böyle bir şey yapıyoruz?"
"Hepinizin ilgi alanları farklı ve herkes tek bir hocadan anlayamıyor. Bizim yetişemediğimiz noktada stajyer öğretmenleriniz yetişecek. Haftanın 4 günü ders göreceksiniz diğer 1 gün ise serbest aktiviteler yapacaksınız."
"Hepimiz birlikte mi olacağız?"
"Sınıf mevcudunuz kaç?"
"35"
"Hayır, 7 kişilik gruplara ayrılıp 5 farklı öğretmen ile ders göreceksiniz. Şimdi elimdeki torbada 1'den 5'e kadar yazılı 7'şer rakam var. Sırayla çekin. Kağıdı ben söyleyene kadar açmayın." Tüm sınıf sırayla kağıtlarımızı çekmiştik.
"Şimdi kağıtlarınıza bakın ve 1 olanlar elini kaldırsın, sırayla isimlerinizi söyleyin not alacağım." Demet ile aynı sınıfta olacağımız için sevinmiştim. Tanımadığım birkaç kişi isimlerini söyledi.
"Hocanız Aleyna Kumaş, diğer ders son kata çıkın, sınıflarınız belli zaten. Şimdi 2"
Birkaç kişi daha elini kaldırıp isimlerini söyledi.
"Stajyer hocanız Ali Aktaş. Son kata çıkın. Evet, 3" Elimi kaldırdım ve sınıfa dönüp baktığımda Demet, Melisa, Ala, Yavuz, Selim ve Furkan elini kaldırmıştı. Şaşkınlıktan güldüm. Ve neden bilmiyorum birden benim bile şaşırdığım bir cümle kurdum.
"Hocam grup değiştirebiliyor muyuz?" Yavuz konuşmaya başladı.
"Hocam lütfen grupları değiştirmeyelim." Dönüp soru sorar gibi bir bakış attığımda Yavuz bana bakmıyordu.
"Değiştiremiyoruz zaten Yavuz'cum. İsimlerinizi söyleyin şimdi."
"Demet Yalın"
"Yavuz Çamlı"
"Batuhan Altıntaş"
"Nur Siya"
"Selim Sönmez."
"Melisa Ay"
"Ala Yıldız"
"Eveet, sizin de hocanız Melek Yıldırım. Son kata çıkarsınız. 4 olanlar elini kaldırsın." O gruptakileri de not aldı.
"Hocanız Kasım Gencer." O ismi duyduğum an başımın dönmeye başladığını hissettim ve gözlerim karardı. Demet koluma dokundu.
"Nur iyi misin?" Kekeleyerek konuştum.
"Sınıftan çıkabilir miyiz, lütfen."
"Hocam çıkabilir miyiz? Nur iyi değil."
"Çıkın." Nur elimden tuttu ve lavaboya indik. Cebinden küçük bir şişe kolonya çıkarıp parmağına döktü ve koklattı. İyi gelmişti.
"Nur iyi misin?"
"Şuan daha iyiyim."
"Ne oldu?" Demet'in telefonundan ardı arkası kesilmeyen bildirim sesi geliyordu.
"Sadece bir an başım döndü ve gözlerim karardı."
"Neden?"
"O ismi duymak kötü hissettiriyor bana."
"Eski sevgilin mi?" Bildirim sesleri gelmeye devam ediyordu.
"Demet şu telefonunu sessize alır mısın?"
"Yavuz"
"Ne olmuş Yavuz'a?"
"Seni soruyor beş yüz tane mesaj atmış. Benim yüzümden mi diyor hastaneye gidelim Nur'u da al sınıfa gel diyor."
"Onunla ilgili olmadığını çıkıp ona söyler misin?"
"Tek bırakmam seni."
"Bak susmuyor sabahtan beri, ben kantine inip kahve alacağım. Sen de git konuş sonra istersen yine yanıma gel. Lütfen."
"Peki tamam o zaman."

Kulaklıklarımı takıp kantine indim. Müzik de dinlemiyordum aslında. Sadece kulaklıklarım takılıyken kimse bana bir şey sormuyor. Sade bir kahve alıp cam kenarındaki masaya oturdum. Demet'in köşeden geldiğini gördüm. Yanında diğerleri de vardı. Yavuz diğerlerinden önce hızlı adımlarla gelip yanıma oturdu.
"İyi misin?" Kulaklıklarımı çıkardım.
"Evet."
"Emin misin?" Kimse yokken bir şey sormak istedim.
"Beni neden umursuyorsun bu kadar?"
"Mesele sen değilsin benim yüzümden sana zarar gelsin istemem."
"Anladım." Diğerleri masaya geldi.
"Noldu anlatmak ister misin?" Diye sordu Ala.
"Aynı isimde vefat eden bir yakınım var, adını duymak kötü hissettirdi. Daha fazla soru sormazsanız sevinirim." Masada birkaç dakikalık bir sessizlik oldu. Birden camın önüne yavru bir kedi geldi. Hızlıca camı açıp ellerime aldım.
"Ya ne güzel şeysin sen tipe bak ısıracağım." Kediyi öptüm. Yavuz konuşmaya başladı.
"Çok var."
"Ney?"
"Okulda yani, çok fazla kedi var her yerde karşılaşabilirsin."
"Gerçekten mi?"
"Gerçekten." Elini uzattı ve birlikte kediyi seviyorduk. Birden Melisa'nın telefonunun flaşı patladı. Yavuz ve ben şaşkın şaşkın bakarken masadaki biz dışındaki herkes gülüyordu.
"Şey, ben kedinin fotoğrafını çekiyordum."
Gülmemek için dudağımın kenarını ısırdım.
"Sorun değil."
"Bakabilir miyim o fotoğrafa"
"Bakamazsın Yavuz."
"Neden?"
"Galerimde özel şeyler var çünkü." Ala ayağa kalktı.
"Melisa hadi gel kahve alalım biz, sade alıyorum herkese şeker atar isteyen." Melisa ve Ala kahve almaya gitti. Masaya sınıftan bir çocuk geldi.
"Nur konuşabilir miyiz?"
"Olur tabii." Masadan kalktım. Ve köşeye yürüdük.
"Adın neydi?"
"Fırat."
"Ne oldu?"
"Şey sınıf öğretmenimiz sınıf grubu konusunda biraz katı ve yeni gelen biri olunca eklenmediğinde sorun çıkarıyor da. Numaranı verebilir misin sınıf grubuna ekleyeceğim."
"Olur tabii ki, ama neden bunu masadayken söylemedin?" Masaya doğru bir bakış atıp gözlerini bana çevirdi.
"Gizem iyidir ya."
"İstersen numaranı söyle arayayım eklersin sen."
"Olur." Telefonumu elime aldım. Numarasını yazıyordum. Duymak için kafamı kaldırdım. Fırat'ın çok uzun boylu olduğunu fark ettim.
"Sen neden bu kadar uzunsun ya, süt mü yedin?"
"Süt yemek?" Dediğim şeyin saçmalığını anlayınca gülmeye başladım. Fırat da gülüyordu.
"6 yaşına kadar anne sütü içtim evet, yemiş de olabilirim."
"Yuh, az olmuş ya."
"Sorma sorma." Numarasını aradım ve çalınca kapattım.
"Teşekkür ederim."
"Rica ederim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 02, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ruhumun ikiziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin