*-* [50] *-*

1.1K 14 0
                                    

Kapının önünde bekliyordu. Bavullarımı aldı elimden, otogara gitmek için otobüs beklemeye başladık. Durakta otururken konuşmadık pek. Sigaramı yaktığım an gelecek otobüs, dedim çakmağımı yakarken. Güldü. Lanet bu. hep öyle olur, dedi. Sigaramı yaktım, otobüs gelmedi. Gelsin istiyorduk, ikimizde. Konuşmak istemiyorduk. Gidiyordum çünkü. Bitiyordu ne olduğunu bilmediğimiz bu aptal hikaye. Sonra geldi. Paldır küldür bindik. Pencere kenarına ben oturdum, o da yanıma. Tanıdıklar vardı otobüste. Sevgili sıfatımız olmadığı için pek fazla yakın duramıyordum Ona. Utanıyordum belki, bilmiyorum. Elimi tuttu, dayanamadım başımı omzuna koydum ben de. Aslında şimdi şehirlerarası bi otobüste olmalıydık, ikimiz. Bavullarda ikimizin de eşyaları olmalıydı, birlikte gitmeliydik dedim. Nereye giderdik peki diye sordu. Dönmeyeceğimiz bir yer seç, başka türlüsü güç dedim. Güldü, Turgut Uyar dedi. Biz böyle boş konuşurken otogara geldik. Otobüsümün kalkmasına yarım saat vardı. Aslında otogarları severim, ama bu kez onu orda bırakıp gidiyor olmak beni tüketiyordu. Üstelik döndüğümde orada olmayacaktı. Anlaşmıştık zaten, ben otobüse bindiğim an bitecekti bu iş. Sigara üzerine sigara yaktık, konuşmuyorduk, gece konuşmuştuk çünkü her şeyi ve halka açık alanlarda ağlamam yasaktı.
Sonra otobüs geldi. Sarıldık. Sanki kaburgalarım kırılacaktı, öyle sıkı sarılmıştık. Sanki sonunda tekrar yanımda olacakmış gibi sarılmıştık. Sanki ayrılmak istemiyormuş gibi sarılmıştık. Ben istemiyordum zaten, ama o da istemiyor gibiydi. Boynunu öptüm sonra, gözlerini kapattı. Ben onu öperken gözlerini huzurla kapatmasına bayılıyordum. Hoşçakal, diyecektim olmadı. Yutkunamadım o an. Kafamın içinde kelimeler öyle hızlı dönüyordu ki birini yakalayamıyordum. En sonunda ağzımdan yarım yamalak bi görüşürüz, kendine iyi bak çıktı. Hemen arkamı döndüm, otobüse bindim. Eşyalarımı koyup, yerime oturdum. Pencere kenarına. Sağ taraftaydım, 12 numaralı koltuk. Aşağıdaydı, bakıyordu bana. Gülümsedim, tutamadım kendimi ağlamaya başladım. Yüzünü buruşturdu, sanki onun da yüzünde acı vardı. O acı çekmemeliydi. Üzüldüm yine. Baktım, çok zayıftı. Bu kadar zayıf bi adam görmemiştim daha önce. Bilekleri, benim bileklerim kadar inceydi. Yine üzüldüm. Ben böyle düşünürken, mesaj geldi telefonuma. Binerken görüşürüz dedin. Camdan güldüm. rastgele söyledim, bir şeyler demem gerekiyordu. Mesajı okudu kafasını hayır anlamında salladı, içinden geleni söyledin ve ben de bunu istiyorum. başka birine nasıl dokunabileceğimi düşündüm bi an, sana da oluyo mu? yazdı. Ağladım, ağladım, ağladım. Yol bitene kadar ağladım, güneş batana kadar ağladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 18, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Uzun Mesajlar İyi Hissettirir. :3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin