Jongin'in pipişkosundan çıkma minik fetüsler

114 13 0
                                    

Bir sürü bölüm ismi buldum ama hiçbirini bunun kadar beğenemedim, iyi okumalar  ♥

Baekhyun ve Chanyeol de gittikten sonra koskoca evde yalnız kalmıştım. İnadımdan iştahım da kaçmış, doğru düzgün yemek de yiyememiştim. Mutfaktan bir şeyler tırtıkladıktan sonra yalnızlıktan istifade Jongin'in odasına sızdım. Yatağında uyumama hiç izin vermezdi. Ancak korktuğum zamanlar benim yatağıma gelirdi, kendi yatağına yine izin yoktu. Küçükken sağanak yağmurun ortasında gözümün önünü göremeyip annemi kaybetmiş, çocuk aklıyla annemi ararken yanlışlıkla bir arabanın önüne atlamıştım. Son anda tanımadığım adamın birisi beni görerek yolun ortasına atlayıp kendine çekip kurtarmıştı. Çocuktum ama her şeyi çok net hatırlıyordum. Bu da travma olarak kalmıştı. Yağmurlu havalarda asla yalnız uyuyamazdım, uyusam da o günü kabus şeklinde görürdüm. Yağmurlu havalarda düz yolda yürümeyi bırak dışarı bile çıkamazdım. Duyanlar inanmıyordu ama travma olmuştu bir kere bende. Jongin ve Baek olmasa ne halt yerdim bilmiyordum, ikisi haricinde kimseye gıkımı çıkaramazdım bu konuda. Bir de annem vardı ama o yanımda değildi tabii. 

Odasına girmemle Jongin'in o tatlı, tarif edemediğim kokusu doldurdu burnumu. Huzur kokuyordu benim için Jongin. Ona her ne kadar kızgın olsam da seviyordum. Kokusunun verdiği rahatlıkla kendimi yatağına attım. Herkesin dibinin düştüğü koskoca herif hala ayıcıklı nevresimlerle uyuyordu. Bu nevresimin tam üç rengi vardı onda. Başkasını hayatta kullanmazdı. Dışarıda büyüklük taslardı ama böyle çocuk gibi şeyleri de vardı işte. Jongin'i düşünerek yatağında ne kadar süre boş boş pineklediğimi bilmedikten sonra yapacak bir şey bulamayıp kırk kez izlediğim ama asla bıkmadığım "me after you" filmini açtıktan sonra iyice sokuldum Jongin'in yatağına, o kokuyordu çünkü. Çikolatalı sütlerimi almayı da unutmamıştım. Romantik filmleri bayıla bayıla izlerdim,  Jongin de vıcık vıcık deyip dalga geçerdi benimle. Zevksizlik yapıyordu. Filmde William tekerlekli sandalyeye mahkum bir adamdı ve Clarke da bakıcısıydı. Her gün William'a ihtiyaçlarını karşılmasında yardım ediyordu. William hayattan ümidini kaybetmiş bir adamdı ve Clarke ona yaşama isteği veriyordu. Ben buna erirken Jongin ne var bunda der dururdu. Zorla ona da izletmiştim. İzletmiştim çünkü  Clark'ın arı desenli çorapları vardı, ben de istiyorum diye tutturmuştum ama almamıştı. Ara sıra hala şansımı denerdim, almazdı. "Ne yapacaksın arı desenli çorabı, çocuk musun sen?" derdi hep. Clark da çocuk değildi, tatlıydı işte. Filmin sonlarına gelirken aşağıdan kapının çalınmasıyla kıpırdandım. Saat çoktan on bire geliyordu, Baekhyunlar bu saatte gelmezdi. Gelen kesinlikle Jongin'di. Apar topar tüm eşyalarımı toplayıp tüm eşyalarımı rastgele yerlere fırlatırken zili çalmaya devam ediyordu. Neyse ki odalarımız yan yanaydı da oradan vakit kazanıyordum. Hızla yatağını da düzelttikten sonra ardıma bile bakmadan koşarak merdivenlere yöneldim. Merdivenlerde ayağım bir kaysa popom sizlere ömür olurdu. Sağ Salim merdivenleri de atlattıktan sonra hâlâ çalan kapıyı açtığımda Jongin'in yanında Sooyoung'u görmeyi beklemiyordum. Sooyoung, Chanyeol'ün kız kardeşiydi ve bizim üniversitede Uluslararası İlişkiler okuyordu, henüz birinci sınıftı. Aynı zamanda Jongin'le aynı ajanstaydı. Ara sıra uğrardı ama gecenin bu saatinde ne işi vardı diye düşünmeden edememiştim.

"Hiç açmasaydın kapıyı."

"Duşa girecektim, geç duydum. Koşa koşa geldim bir kere. Geliyorum diye haber verir insan." diye çemkirdim ben de ona. Zaten sinirliydim iyice tepemi attırıyordu pis herif. Jongin'le sonra hesaplaşacaktım. Laflarımdan sonra Jongin tek kaşını kaldırarak tehditkar bir bakış atmıştı. Geçmeleri için kapının önünden çekilerek onlara yol verirken konuştum. "Hoş geldin Sooyoung. Seni beklemiyordum."

"Yurtta sular kesikti, ben de abime bu gecelik sizde kalıp kalamayacağımı sordum. Jongin de ajansta olunca onunla geldim. Umarım rahatsız etmiyorumdur."

ışıl ışıl her yer sanki pavyon | sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin