Üç kişi büyük bir caddeye girdiklerinde sokağın başında ki tabelaya çevirdiler bakışlarını. O sırada emlakçı evli çifte mahalle hakkında bilgi vermek üzere konuşmaya başladı.
"Şuan ki girdiğimiz yer, size gösterdiklerimden daha farklı ve en pahalı ücrete sahip evler var. Dikkatinizi çektiğini düşünüyorum ki, tabelada ki isim belki bir kaç kez duymuş olduğunuz eski bir sanatçıya ait isim."
Dikiz aynasından arkada oturan çifte baktı. Her ikisinin de gözü sokakta geziniyordu. Genç adam kadının söylediklerini dinlemiş olmalıydı ki merakla sordu.
" Sanırım bilmiyoruz. "
Kadın gülümseyerek yola indirdi bakışlarını.
" Babaannem fazla bahsederdi. Lee felix 70'lerin en iyi tiyatrocusu olduğunu. Bir çok kızın kalbini çalan güzelliğe ve iç ısıtan bir gülümsemeye sahip olduğunu söylüyordu. Bir çok kişi tarafından tanındığı yıllarda kaybolmuş."
Dikkatle dinleyen çift kaşlarını çattı. Kadın eşinden önce tepkisini vermişti.
" ah.. Bu çok kötü. "
Sözlerini başıyla onaylayan emlakçı ise arabayı kenara park ettiğinde arkasını dönüp gülümseyerek çifte baktı.
" Hazır mısınız? Çok güzel bir ev ile tanıştıracağım sizi."
İkili başıyla onaylarken çoktan kemerlerini çözmüş inmekte olan genç kadını takip etti. Sokak tamamen 70'li yıllara özgü eski havasıyla insanı geçmişe götürüyordu. Bazı anılar korunmalıydı. Bu eğer bir çok kişinin çok sevdiği birisinin ismine ait bir yer ise, her şey aynı kalmalıydı.
Genç çift değişik bir atmosfer içindeymiş gibi derin bir nefes alıp verdi. Az önce ki evlere göre daha farklı bir yerdi. Bu da insanı istemsiz garip hissettiriyordu. İlerledikleri ev, büyük ve şu eski kraliyet ailelerine ait gibi görünüyordu. Etrafında ki bir çok eve göre fazla sadece ve nostaljik havası vardı. İçi kim bilir nasıldı?
Açılan giriş kapısıyla içeriden bir kaç yarasa güneş ışığı ile korkup uçarak çıkmışlardı. Olanları algılamaya çalışan üçlü bir süre sakinleşmek için oldukları yerde durdular.
"Ah, uzun süredir kimse bu sokağa ev bakmak için gelmemişti. İlk çift sizsiniz."
Kaşları çatılan çift hızlıca diğer evlere göz attı.
"Burada kimse yaşamıyor mu yani?" soruyla genç kadın duraksadı. Dürüst mü olmalıyım yoksa yalan mı söylemeliyim arasında düşüncelerine dalan kadını bir başka yarasa kendisine getirmişti. Başının üzerinden uçup giden yarasaya bakıp başıyla yanıtladı çifti.
" En azından sadece bakalım. " genç adam eşine hitaben konuştu.
İçeri giren emlakçı karanlık odanın diğer ucunda ki ışıkları yakmak için yanında ki düğmeye bastı. Açılan ışıklar ile 'en azından bu iyi durumda' diye düşünmüş, arkasında ki çiftin yanına gelişini gülümseyerek izlemişti.
Etrafta ki bir çok eşyanın üzeri açıktı. Tozlanmış ve örümceklerin yuva kurduğu duvarlar ikili için beklenen bir şeydi. Bulundukları büyük salonun sağ tarafında yukarıya çıkan merdivenler varken, diğer sol kısımda kolidor bulunuyordu. Emlakçı hızlı bir şekilde camların bulduğu kısma doğru ilerleyip başka bir odanın olup olmadığına baktı. Merdivenlerin altında bulunan bir kapı vardı. Bodrum katı olmalıydı. Orayı daha sonra bakmak için bırakmış. İkilinin yanına geri dönmüştü.
"İlk nereden başlamak istersiniz?"
Genç kadın eşinin elini tutarak merdivenleri gösterdi. Gülümseyerek önden ilerleyen emlakçı tozlu merdivenleri çıkarken kendisini sessizce takip eden çifte arada dönüp bakıyordu. Üst katta bir çok kapı bulunuyordu, tek tek içlerini gezen çift son girdikleri büyük odaya üçü birlikte gezdiler. Oda da üstü örtülü tablolar ve yarım kalmış tozlu bir resim vardı. İkili odanın sonunda ki uzun kolidora ilerlerken emlakçı üstü açık resme baktı. Eski ev sahiplerine ait bir resim olmalıydı. İlerleyen çifte yetişip tekrar önde ilerledi.
Uzun kolidor merdivenler ile ilk girdikleri salonun solunda ki kolidorlu yere getirmişti üçlüyü. İki oda büyüklüğünde ki mutfak ile genç kadın derin bir iç çekerek etrafını izledi. Eşi bile onun burayı beğendiğini fark etmişti.
"Çok güzel. Tanrım böyle mutfak her evde olmaz. Burada yaşayanlar çok şanslıymış."
"Bodrum da var sanırım, bakmak ister misiniz?"
"Bu benim için çok iyi olur. Kendine ait çalışabileceğim bir alan istiyordum."
dediğinde genç adam, kadın gülümseyerek onları gördüğü merdiven altında ki kapıya götürdü. Açtığı kapının yanında ki ışığa bastı. Karanlık kolidora aydınlandığında merdivenleri indiler.
Büyük alan da tek bir kapı dışında büyük boş bir alan vardı. Genç kadın eşinin eliyle boş alanı gösterirken aklında ki planı anlattı.
"Burayı çocuklar için oyun alanı yaparız, sende şurada ki odayı kullanırsın."
"Evet, ama ciddi bir temizlik gerekiyor burada. Bir şeyler ölmüş gibi ağır bir koku var." koluyla burnunu kapatan genç adam ileride ki kapıya ilerledi. Arkasından da eşi ilerleyip açtıkları kapının ardından ışıkları yaktılar. Kadın eşinin bedeninden dolayı göremediği içeriye girmek istese de eşi onu uzaklaştırdı. Ardından arkalarında onları izleyen emlakçı ile göz göze geldiler. Teni atan adam üç kelime söylemişti.
"Burada ceset var."
***
Bodrum katına gelen ekipler tabutun başında duvara yaslı duran iskeleti ve tabutun içinde ki daha yeni çürümeye başlamış olan cesedi inceliyordu. Üçlü ise olayın şokundan çıkamamış, sorulan sorulara zar zor cevap veriyordu.
Başlarında dikilmiş, yanında not alan genç adam vardı. Emlakçı elinde ki suyundan bir yudum alırken karşısında ki iki adama bakarak soruyu yanıtladı.
"Evi gezdirmek için geldik. Fakat şirketim bu eve hiç gelip bakmamıştı."
Söylenenleri yazan genç başını kaldırıp yanında ki şefine baktı. Kollarını göğsünde bağlamış başka bir soru sormadan başıyla kadını onaylanmıştı.
"Gitmeden önce, evin anahtarlarını ekiplere bırakın. Daha sonra ihtiyacımız olduğunda sizleri çağıracağız. Geçmiş olsun."
Genç adam olay yerine ilerlerken, arkasından gelen genç ise merakla konuştu.
"Bay Lee bu yaptıkları şuç değil mi?"
Lee Minho omzunun üzerinden kısaca bakıp önüne telrar döndüğünde çoktan merdivenlerin başına ulaşmıştı. İnerken soruyu yanıtladı.
"Evet." dediğinde yanındakin den bir 'puff' sesi çıktı. Cevabından memnun değilmiş gibiydi.
İşlerini yapan ekiplerin başına geldiğinde bilgi almak için kıcasa bekledi. Geldiğini fark eden genç bir kadın hızla yanına geldi. Elinde ki eski defteri ve bir kaç tane resmi şefine uzattı.
"Bunu tabutun altında bulduk." genç kadının uzattığı resimleri eldivenli eliyle alıp incelemeye başladı. Çok eski görünen resimleri incelerken sordu.
"Kim olduklarına ait bir şey buldunuz mu?"
"Evet. Defterde adı geçen iki isim var. Birisi Lee Felix, diğeri Hwang Hyunjin." dediğinde not alan genç başını hızla kaldırıp resimleri inceleyen şefine baktı.
"Lee mi?" şaşkın çıkan sesiyle şefinin bakışlarını üzerine çekmişti genç.
"Lee soyadında bir çok kişi var."
Jisung bir süre daha şefini izledi. Başını hafifçe sallarken, mantıklı diye fısıldadı. Genç kadın arkasını dönüş gidecekken durdu. Bir şey söylemek üzere aralanan dudaklar hemen birbirine bastırıldı. Vazgeçmiş gibi işinin başına döndü. Genç adam elinde ki defterin sayfalarını hızlıca karıştırdı.
"Ben geri dönüyorum. Burada ki işin bitince gelirsin. Olabildiğince çabuk istiyorum sonuçları."
***
29 ağustos 2021
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lover's death - hyunlix -
Short Story"Yanımda yürümenizi engelleyen şey nedir bayım?" *** [Düzenlenecektir. Yazım yanlışı var gibi boş yorumlar yapmayın.] Not : bu hikayenin bir sonu yoktur.