1: The Worst Thing About Falling In Love

1K 90 21
                                    

Genç adam elindeki dalı döndürürken gözlerini yere dikmiş, yıldızların ışıltısından kaçmaya çalışıyordu.

Her şey nasıl olmaması gerekiyorsa öyle yaşanıyordu.

Hemen yamacındaki diğer genç göz ucuyla onu süzüyordu. Onu düşünceleriyle baş başa bırakmak ile kurtarmak arasında kalmıştı ama ağzını açmaya da cesaret edemedi. Çünkü biliyordu ki, buna ihtiyacı vardı.

"Neden dönüyor ki?" Siyah saçlı sinirle konuşurken hemen yamacındaki sarışın bıkkın bir nefes verdi. Başını yeniden ona çevirdiğinde dolu gözlerle ve kasılmış bir çeneyle karşılaşmayı beklemiyordu. "Sikeyim, neden dönüyor ki?"

Yumruğunu oturduğu banka gömdü siyah saçlı. Diğeri hala aynı anlayış dolu bakışlarıyla onu izliyor ama tek kelime etmiyordu çünkü arkadaşının içini dökme zamanı gelmişti. Chifuyu uzun zamandır bu anı bekliyordu, itiraf edemese de.

Oysa Takemichi bunu uzun zamandır hissediyor, hissetmekten ziyade biliyordu. Bu yüzden Chifuyu'nun içini dökmesini bölmek istemedi.

Geçen 4 yılda onun ne kadar acı çektiğini, yalnız hissettiğini biliyordu.

Chifuyu, Baji için asla birinci seçenek olmamıştı. Bunu her şeyden çok istemesine karşın bunu dile getirmemişti çünkü Baji'nin yanında olması bile onu ziyadesiyle mutlu ediyordu.

Oysa Baji gittiğinde Chifuyu'nun göğsünde oluşan o koca boşluğu aradan geçen 4 yıl bile kapatamazdı.

Ve Takemitchi bunun abi-kardeş ilişkisi olmadığını biliyordu. Bir keresinde Chifuyu'nun çekmecesindeki mektupları bulmuştu çünkü.

Baji için yazılmış aşk mektupları. Ve hiçbirini ona göndermemişti. Gönderemeyeceğinden değil, kalbi sıkıştığı için.

Ve her gün Chifuyu'nun o saatte mektup yazmaya devam ettiğini de biliyordu. Ama bunu ona hiçbir zaman söylemedi.

Chifuyu'nun yumruğunu banka savurmasıyla kendi düşüncelerinden ayrıldı sarışın.

"Yine beni aptal yerine koyup siktir olacak." Kendi kendine konuştuğu için sarışın araya girmek istemedi. "Belki beni hatırlamıyordur bile."

İkisi de bunun mümkün olmadığını bilmesine rağmen karşı çıkma gereği duymadı. Chifuyu da bunun imkansız olduğunu biliyor ama içindeki öfkeye engel olamıyordu.

Şimdi istediği gibi içini dökmesi gerekirdi çünkü onu karşısında gördüğünde çocuk gibi ağlamak istemiyordu.

Onu her şeyden çok istemesine rağmen, umursanmamış olmak gururunu öyle bir kırmıştı ki toplaması ancak 4 yılını almıştı. Hala toplayabildiği söylenemezdi.

Onu her şeyden çok istiyordu ama terk edilmişti. Canını en çok yakan da aralarında ne olduğunu bilmeden terk edildiğiydi.

Kabullenmesi zaman almıştı ama, Baji onun için bir ağabey değildi. Olmamıştı da.

Düşünceler kafatasını zorlamaya başladığında hırsla ayaklandı ve yanında oturan arkadaşının bileğinden yakalayıp çekelemeye başladı.

"Şu pembe kafaya gidiyoruz."

Takemichi anlamayarak başını salladı. "Akkun mu, ne alaka şimdi?"

Chifuyu omzunun üzerinden ona bir bakış atıp yeniden önüne döndü ve onu sokakta sürüklemeye devam etti. "Saçımı boyayacak."

"Bence bu iyi bir fikir de-" Takemichi bir an duraksayarak kaşlarını çattı. Saç boyatmak mı? Ne işti şimdi? "Ne alaka?"

"Baji-san'ın beni böyle görmesini istemiyorum."

Takemichi anlamamakta özel bir gayret gösteriyor gibiydi. Bu yüzden Chifuyu sokağın ortasında durdu ve arkasına dönüp oğlanın alnına bir fiske atıverdi. "Onun yasını tuttuğum için saçlarımı siyaha..."

Düşündü. Yalan değildi, herkes de bunun farkındaydı sonuçta. Mikey onu bir hafta sonra böyle gördüğünde anlamış ve konuşmaya çalışmıştı. Chifuyu ise dinlememişti onu, Mikey de kendi ağabeyini kaybettiğinden tolerans göstermişti.

Ama Baji, Chifuyu'nun ağabeyi değildi.

Ve şimdi Chifuyu saçlarını boyarsa herkes anlayacak ve durum gittikçe absürt bir hal alacaktı.

"Siktir!" Hemen yanı başındaki çöp konteynerını tekmeleyip yere serdiğinde sarışın endişeyle ona bakıyordu.

Chifuyu'nun daha önce böyle davrandığını kim görmüştü ki? Kafayı yemiş gibi davranıyordu. Bileğindeki eli de sıkılaşmıştı ama Takemichi bunu dert etmedi.

Sonrasında Chifuyu'nun kollarını onun etrafına dolayıp ağlamaya başladığında da dert etmedi.

Chifuyu'nun göğsünün içinde büyüyen fırtına sonunda kafasına kadar tırmanmış, genci saf dışı bırakmıştı.

Ne kırılan kalbinin atışlarını yavaşlatabiliyor ne de kafasındaki düşünceleri bir sıraya koyabiliyordu.

İçindeki bu kargaşayı bitirmesi uzun bir zamanını alacaktı.

****

Merhabaa! Uzun zamandır zırıl zırıl ağladığım için en azından kendimi rahatlatayım dedim

Okuyan olur mu bilmiyorum, okuyan varsa da hoş geldiniz ve iyi okumalar, görüşlerinizi alırsam çok mutlu olurum<33

late spring | bajifuyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin