5: Say Something Dangerous Like "I Love You"

571 76 85
                                    

O konuşmadan sonraki kısım Chifuyu için işkence gibi geçmişti. Hatta o kadar işkence gibi geçmişti ki çatı katından ne ara çıktı da mekandan ayrıldı hatırlamıyordu bile. Tek hatırladığı göğsünde hissettiği ağırlık ve onu taşıyamadığıydı.

Motorunu park ettiği boş otoparka vardığında kendini motorunun yanı başına bıraktı.

Güneş çoktan batmıştı, Ay da yavaş yavaş nöbetinin başına geçiyordu. Mavi ile lacivertin karıştığı noktanın üzerinden deprem bulutları geçiyordu. Sokak lambaları yanmaya başlamıştı bile.

Chifuyu sırtını motosikletine yaslamış bir şekilde karşısında kararan günü izliyordu. Ne düşündüğünden bile emin değildi. Öyle ki bir çeyrek saat boyunca boş boş göğe baktı.

Kendine gelebildiğinde ceketinin iç cebindeki sigara ile çakmağı aldı. Ateşi yaktıktan sonra bir bir tüm dalları yakmaya başlamıştı. Tek tek sönen sigaraları önüne serdi. Bir süre sonra koku onu rahatsız etmeye yüzünü buruşturdu.

Hiçbirini içmemişti çünkü Baji içmemesini söylemişti ve içmeyecekti.

Kutuyu da sigaraların yanına gönderdikten sonra ayağa kalktı. Ama bu yetmemiş olacak ki bir hışımla da çakmağı yere fırlatıvermişti.

Aynı hışımla da kaskını çıkarmış ve başına geçirmişti.

Hiç yıldız yoktu.

''''''''

Eve vardığında kendini yatağa atıp gözlerini yumdu. Uyuyacağından değil, gözyaşlarını tutmak istiyordu bir süre daha.

Neler olduğunu anlamıyordu. Hala fazla toydu.

Bacağında hissettiği baskı ile başını yastıktan kaldırdı ve omzunun üzerinden baktı. "Şu an oynayamam, Peke."

Kedi bir süre onun bacağını yoğurduysa da sahibini oynamaya ikna edememiş ve sonunda hemen yanı başına kıvrılmıştı.

Hep böyle olurdu. Chifuyu çocuk gibi ağlamak istediği zamanlar kedisine sarılırdı. Kedi de yaşlanmıştı tabii ama bu bir engel değildi. Çoğu zaman tek sorun yere kusulmuş tüy parçaları olurdu. Yumak demek daha doğruydu gerçi.

Kedisine sarıldığında gözlerini yeniden kapamış ve sıcaklığını hissedince gülümsemişti.

Ne zaman büyüyeceğimi merak ediyorum.

Fakat sonra dank etti.

Baji'nin annesi ile arasında birkaç kat fark vardı.

Ve Baji annesinin yanına dönerdi muhtemelen.

Ondan kaçtıkça daha da dip dibe geliyorlardı ve her seferinde kalbinin ritmi bir öncekine göre daha hızlı atıyordu.

Her şeyi mahvetmek üzere olduğunu fark etti.

Yatağın öbür tarafındaki telefon tiz bir sesle çalmaya başladığında kedi sıçrayarak yere atlamış, Chifuyu da gözlerini kırpıştırmakla yetinmişti. Eğer önemli bir şey olabileceğini düşünmese muhtemelen de açmazdı.

Muz Kafalı Arıyor...

Bir an onu neden böyle kaydettiğini düşünürken buldu kendini. Bu esnada da telefon kapanıvermişti tabii. Geri arama tuşuna basarak bir süre hoparlörde bekledi telefonu.

late spring | bajifuyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin