İstedigim tek şey o bebekti sarı sapsarı saçları pembe mor yeşil kıyafetleri olan o bebekti
O bile ne kadar imkansız gibi geliyordu.
oyuncak olan genelde hep bendim annesiyle alışveriş yapan her istedegimi alan bir babam yoktu
renkli bir hayatım olmadı
Benim hayatım yoktu benim caresizligim yoksullugum acizligim yanlızlıgım vardı
Bazen kör olmak istedigimi söylerdim herkese
Görmek istemezdim annemin hayrışlarını babamın borçları yüzünden intihar ettigini ablamın bir lokma ekmek için kendini kullandırdıgını ... Bunu söylemeye ne kadar utanmasamda ablam bir ... Sesim titredigini hissediyorum araya hıçkırıklarımı serptim koştum nefesim kesilene kadar koştum huzura . Huzur sandıgım şeye koştum
Gözlerimi bir hıcımla actım omuzuma vuruyordu ' Uyan aptal çayımı getir çabuk yine mi uyuyorsun ' gözlerim acıyordu ayaga kalktım nefesini hissediyordum biraz sitemli biraz çaresiz ' tamam ' cıktı dudaklarımın arasından
Nazlı...
Okulun sorunlu kızı annesinin babasını öldürdügünü duymuştum bu yüzden bu hırçınlıgı
Kantine girdim biraz baygın yürüyordum arkamdan gelen sesle irkildim " Beril ! "
İstemeyerek arkamı döndüm yine oydu
Hakan
Bana dogru gelmeye başladı aramızda bir karış kalacak kadar yaklaştı geri çekildim biraz
Sesim biraz boguk şekilde ' ne var ' deyiverdim
' Yine hamallık mı yapıyorsun beril ?'
' Bu seni ilgilendirmez hakan işin mi yok ' arkamı döndüm bir adım atmadan kolumdan tuttu kendine çekti
' Yapma şunu '
Yüzümde renk denen bişiy yoktu solgundum halsiz
'Sanane bırak kolumu '
Derin bir nefes aldı etrafına bakındı sonrada bana baktı koyukahve gözleri beni oldukça rahatsız ediyordu göz göze gelmemek için başımı önüme egiyordum hareketsiz durduk onun hala yüzüme baktıgını hissediyordum sonra daha hızlı kolumu cekmeye başladı o koşturuyordu beni de zorla çekişitriyordu ' bırak kolumu napıyorsun hakan bırak dedim ne istiyorsun ' aynı şeyleri tekrarlayıp durdum zemin kata iniyorduk o katta genelde kullanılmayan okul eşyaları kırık sıralar vardı ışık yoktu merdivenlerden indikçe karanlık dahada artıyordu sonra durdu duvara ittirdi beni sırtım duvara öyle çarptıkı acısından yüzümü buruşturdum elini sag omuzumun üzerine koydu sonra digerini sola nefesini yüzümde hissettim hızlı soluk alıp veriyordu burnu burnuma degecek kadara yaklaştı başımı saga dogru cevirdim.' Bırak beni hakan gitmek istiyorum '
Öylece bakıyordu sadece gitmek için ne kadar zorlasamda buna izin vermiyordu
'Sana yapma dedim beril başkalarının isteklerini yerine getirmeye ugraşma bıkmadın mı artık aşşalanmaktan ' kaşlarımı çatmıştım isteksiz bir biçimde ' bu seni ilgilendirmez hakan '
' seni böyle görmekten nefret ediyorum ' kafamı kaldırdım gözlerine baktım bir anda sonra hemen kaçırdım gözlerimi
neden diye sorulurmuydu acaba genelde nefret cümlesini senden nefret ediyorum derken annemin agzından babama derken duyardım ' Ne-neden ?'
' çünkü seni sev-düşünüyorum '
Beni düşünüyormuydu bunlar bana garip geliyordu alnımda oluşan terleri hissedebiliyordum elini çekti bir anda kafamı kaldırdım merdivenlere dogru ilerledim arkamı dönüp ' beni düşündügün için teşekkür ederim ama ben böyle yaşamaya mahkumum hayat bana hiç gülmedi artık bende ona gülmek istemiyorum ' bu kadar uzun cümle kurdugumu hatırlamıyorum merdivenleri hızlıca cıktım koridor da nazlının bana dogru geldigini fark ettim yanıma geldi ' çayım nerde pis sürtük !'
'Be-ben şey şimdi getiriyorum
Arkamı hızla döndüm döner dönmez hakanla göz göze geldik acıyormuş gibi bakıyordu yanından geçtim peşimden baktıgına yemin edebilirim bazen onun delici gözleri beni fazlasıyla etkiliyor