-GEÇMİŞ 4 SENE ÖNCE-
Selammm oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Düşünceleriniz benim için değerli.Sabah gözümü açar açmaz köprüye gitmek için yola koyulmuştum. O kızla konuşmam gerekiyordu. Gerçekten bir kehanetçiyse,köprüye gideceğimi de bilebilirdi herhalde. Dün gece düşünmeye epey vaktim olmuştu. Artık bazı şeyler yavaştan kafamda oturmaya başlıyordu. Annemin bayıldığı o günden sonra bir tuhaflık olduğunu anlamıştım. Benden bir şeyler saklıyordu ve bugün o şey neyse öğrenmeye kararlıydım.
Derin bir nefes aldım. Sakinliğimi korumalıydım. Sonunda köprüye geldiğimde tahmin ettiğim gibi beni orada bekliyordu. Rüzgar, siyah pelerininin ucunu ve saçlarını hafifçe kaldırmıştı.
Ona doğru yaklaştım.
"Günaydın, Diana!" Neşeli ses tonu sinirlerimi bozmuştu.
"Bu kadar hızlı olman beni şaşırttı" dedim, ellerimi pelerinimin cebine sokarken."Yeteneğimin bir parçası diyelim." dedi,hiç de mütevazi olmayan bir tavırla.
"Bugün fazlasıyla beyaz gözüküyorsun. Uzaktan buraya doğru geldiğinde tanrının bana gönderdiği bir melek zannettim seni. Neyseki yakınlaşınca
sen olduğunu anladım" dedi. Gözleriyle baştan aşağı beni süzdü.Beyaz pelerinim, sarıdan çok beyaz gibi gözüken saçlarım ve beyaz tenimle birlikte gerçekten de dünya dışı bir varlık gibi gözüküyordum.
Sırıttım.
"Şaşırtıcı. Bugün buraya beyaz pelerinimle geleceğimi görmedin mi yoksa?"
Gözlerimi hafifçe kıstım ve gelecek cevabı bekledim.
"Kelebek etkisini hiç duymadın mı? Geleceğimiz, seçimlerimize göre değişir. Bugün bembeyaz giymene sebep olan şeyde bu. Yani kelebek etkisi. Gördüklerimi değiştirmek senin elinde. Senin ve seçimlerinin."Gözlerimi kaçırdım ve dudağımı dişledim.
"Dün gece bir şeyler görebildin mi?"
Gülerek ona doğru bir adım attım."Bunu neden soruyorsun, zaten bilmiyor musun? Yoksa yeteneklerini mi kaybetmeye başladın?"
Kollarını birbirine kavuşturarak gözlerini devirdi.
"Dün annenin senden saklamaya çalıştığı o şişeleri gördün." Dedi, ukala bir yüz ifadesiyle. "Ha ayrıca" diye devam etti. "Sarhoş kardeşini yatağına kadar da taşıdın. Bu kadar detay senin için yeterli mi? İstersen biraz daha detay verebilirim. Mesela sabaha kadar korkudan uyuyamadığın ve kabuslarını süsleyen aynadaki kızı."
İstemsizce gözlerim kocaman açıldı. Sözleri beni rahatsız hissettirmişti. Lanet olsun bu kız kabuslarımı nereden biliyordu. Kendimi toparlamaya çalıştım."Pekala bu kadar yeter" dedim sinirle. "O şişelerde ne var? Ne biliyorsan bana anlat. Artık gizemden sıkıldım."
Başını salladı, derin bir nefes alarak bana baktı."Başlamadan önce Diana, anlatacaklarımın kulağa saçma geldiğinin farkındayım ama her şeyi sana kanıtlayabilirim. Sadece bana inan-"
Hışımla sözlerini böldüm. Artık sabrım kalmamıştı.
Sinir tüm bedenimi ele geçirmişti. Parmağımı havada salladım."Artık lanet olası kelimeleri ağzından çıkar beklemekten ve senin sürekli saçama bir gizem yapmandan sıkıldım."diye patladım. "Gerçek neyse bilmek istiyorum."
Nazikçe elimi tuttu ve benimle beraber kendi de taş köprünün üzerine oturdu.
Gözlerini karşıya doğru dikti."Bundan yıllar önce ay kıralı dünaya açılan geçitleri kapattı ve yasakladı. Ne bir aylı vatandaşı dünyaya ayak basacak ne de bir dünyalı aya ayak basacaktı. Ancak, bazıları aynalar aracılığıyla bir geçit açmayı başardı ve insanların bedenlerine çalmaya başladılar. Böylelikle aramızda tüm dünyadan habersiz yaşayabileciklerdi. Onların adı Ruh Hırsızı. Hepsinin buraya bir gelme amacı var. Ama hiç biri iyi niyetli değil. Amaçlarının ne olduğunu henüz öğrenemedim ama tek bildiğim milyonlarcasının bu dünyada olduğu ve bunu durdurmanın bir yolunu bulmamız gerektiği."
Ağzımdan tek çıkan sözcük "Ayda hayat mı var?" olabildi.
"Elbette."
"Na-nasıl ya-yani?" Dedim şaşkınlıkla. Neredeyse küçük dilimi yutacaktım. Duyduklarım bana imkansızmış gibi geliyordu.
"Hani şu internette gördüğümüz ay resimleri var ya. Onların hepsi yalan. Ay bir gezegen. Tıpkı dünya gibi içinde yaşayan insanlar var.Gülen, konuşan, yürüyen, kalbi olan, duyguları olan aynı bize benzeyen varlıklar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Şehrin Avcıları
FantasyDiana, annesi ve ikiz erkek kardeşi ile birlikte Karanlık Şehirde yaşıyordu. Avcılık yaparak geçimlerini sağlıyor, ne kadar onlara sunulan olanaklardan memnun olmasalar da bir şekilde mutlu olmaya çalışıyorlardı. Ta ki Diana ve kardeşi Apollo'nun y...